İzmir Barosu'ndan 20 Haziran Dünya Mülteci Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, İzmir'in, gerek Ege Denizi kıyısında Avrupa'ya geçiş güzergâhında olması, gerekse son varış noktası olarak mağdur insanlara kucak açması yönünden binlerce yıldır mültecilere ev sahipliği yapan bir kent olduğu vurgulandı. Kentte resmi rakamlara göre 142 binin üzerinde mültecinin yaşadığı belirtilen açıklamada, “Bu kişilerin başta iş, eğitim ve sağlık olmak üzere temel ihtiyaçlarının evrensel ilkelere uygun biçimde çözülmesi gerekiyor. Ancak çoğu geçici koruma statüsü ile ülkemizde bulunan mültecilerin kendi hayatlarını güvenle kurabilecekleri, çocuklarını büyütebilecekleri, geleceğe dair planlarını yapabilecekleri şartlar oluşturulmadıkça mülteci sorununun önümüzdeki yıllarda derinleşerek büyümesi de kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor” denildi.

Kimliksiz yaşam

Gönüllü geri dönüş gibi toplumsal kaygıları düşürmeye yönelik söylemlerin gerçeği yansıtmadığı, bu sorunu on yıllardır yaşayan başka pek çok ülkede üçüncü ve hatta dördüncü kuşak mültecilerin doğup hayatlarını kimliksiz olarak sürdürmek zorunda bırakıldıklarına dikkat çekilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Bu durumun içinden çıkılmaz yeni sorunlar yarattığını yetkililere ve kamuoyuna hatırlatmak istiyoruz. Yaşanılan krizin çözüm yolu, sorunun tüm paydaşlarının ortak akılla üreteceği yöntemlerden geçmektedir. Ülkemizde doğup büyüyen ve okullarımızda eğitim alan yüzbinlerce mülteci çocuk artık bu ülkenin de çocukları olmuşlardır. Bu çocuklara eşit bir gelecek hayali kurdurmak görevi hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu anlamda gerçeklikten kaçmak yerine meselenin ciddiyetle ele alınıp ülkemiz mülteci politikasının orta ve uzun vadeli olarak yeniden şekillendirilmesi gerekmektedir.”