Haber/ Didar DEMİRCİ

Dünya klasikleri arasında yer alan Debbie Macomber’ın ‘Küçük Mucizeler Dükkanı’ isimli romanı, iki kez beyin tümörüne yakalanmış ve kanseri yenmiş Lydia isimli kadının hikayesidir. Lydia’nın kanseri yendikten sonra yolu dahi olmayan, inşaat halindeki bir mahallede açtığı örgü dükkanı, hayatla bağları kopmak üzere olan 4 kadını yeniden hayata bağlayan mucizelere tanıklık eder. İşte bu romana benzer bir hikaye bu kez kurgularla değil, gerçek olaylarla Buca’daki küçük bir kafede yaşanıyor.

Dışarıdan baktığınızda eşi Doğu ile ekmek mücadelesi veren Zehra Sever isimli genç kadının hikayesinin çok azını görebiliyorsunuz. Ancak siz de benim gibi tesadüfen o kafede yaşanan büyük dayanışmaya şahit olduğunuzda esas mucizeyi görüyorsunuz.

KAFEYİ AÇTI PANDEMİ BAŞLADI

Yaklaşık 10 yıl muhasebeci olarak profesyonel mesleğini sürdüren Zehra Sever, kendi işini kurmaya karar verdiğinde 2019’un yaz aylarıydı. Uzun yıllar kafasında kurduğu şirin kafeyi, tasarlayıp hayata geçirdikten birkaç ay sonra Kovid-19 pandemisi kabus gibi dünyanın üzerine çöktü. Ancak o zor günlere rağmen Zehra Sever, kafede sıcak dostluklar kurduğu üniversite öğrencilerinden bazılarının, istemeden de olsa hayat zorluklarına da ortak oldu.

ŞALVARLA ÇAPA YAPACAKTI YA DA...

Sever, düzenli olarak kafesine ders çalışmaya gelen genç bir kızın yüzündeki umutsuzluğu fark edince ona ilgisiz kalmadı. Güneydoğu’nun bir ilinden İzmir’e okumaya gelen genç kız, zehir gibi zekasıyla çift dal yaparak, iki bölüm birden okuyordu. Ancak, aynı zamanda da çalışıp hem kendisine hem de memleketteki ailesine bakmak zorundaydı. O yüzden Elektrik Elektronik Mühendisliği ile Bilgisayar Mühendisliği gibi çok zor iki bölümü okurken, aynı zamanda da yarı zamanlı çalışıyordu. Ya dönüp memleketinde ailesi ile birlikte çapa yapacak, ya da bu zorlu mücadeleye katlanacaktı. Bütün bunları düşünerek uykusuz bir gece geçiren Zehra Sever, sabah iş yerini de bu dalgınlıkla açtı. Kafenin müdavimlerinden bir doktor bunu fark edip sorunca o da bu hikayeye ortak oldu. ‘Kızımız dersleri ile ilgilensin ben burs veririm’ dedi. Bu cümle, Zehra için küçük bir mucize gibiydi. Ancak bir mucize daha yaşanacaktı. Aynı gün öğleden sonra olan bitenden habersiz, kafe müdavimi başka bir öğretim görevlisi Zehra’ya gelip, ‘Bir öğrenciye burs vermek istiyoruz, sen çocukları iyi tanıyorsun. Referans olabileceğin biri var mı’ diye sordu. Bir günde iki burs bulan Zehra, çift dal yapan genç kızı bu bursları almaya zor ikna etti. Çalışma mecburiyeti ortadan kalkan genç kız, işe gitmeye son verdi ve tamamen derslerine odaklandı. Elbette başarı da gecikmedi. Genç kız, not ortalaması üzerinden belli bölümlere burs veren Türkiye’deki ünlü bir holdingin bursunu almaya hak kazandı.

BURSLARI ARKADAŞINA DEVRETTİ

Çift dalda eğitim yapan genç kız, bunun üzerine Zehra Hanım’a gelerek, ‘abla artık bu burslara ihtiyaç yok, ihtiyacı olan başka birisine mi versek’ dedi. Öyle de yaptılar, o burslar bu kez başka bir genç kıza devredildi. Bu kez hukuk öğrencisi başka bir genç kız bu dayanışma ile geçim derdini unutup, derslerine dört elle sarıldı. Onun da hayatı hızlı bir şekilde iyileşmeye başladı. Ders notları yükseldi, yetmezmiş gibi bir avukatın yanında asistan olarak çalışmaya da başladı.

SMA HASTASI İÇİN KAMPANYA

Zehra hiçbir zaman ‘küçük bir esnafım, ne yapabilirim’ demiyor. Türkiye’nin de tanıdığı SMA hastası Umut bebeğe de ilgisiz kalmamış. Umut bebek için de kampanya düzenleyen Zehra, bir hafta içilen tüm kahvelerin ücretini o kampanyaya bağışlamış. ‘Kahve içmeye vaktim yok, ücretini ödeyeyim, vakit bulunca içmeye gelirim’ diyenler olmuş. Anlaşılan o iyilik zinciri bir kere yürümeye başladı mı, kolay kolay kopmuyor. Küçük bir esnafın başlattığı o dayanışmanın daha kaç kişinin hayatına mucizevi bir şekilde dokunacağı bilinmese de ‘küçük mucizeler dükkanı’ iyilik zincirini örmeye devam ediyor.

ZEHRA’NIN BEYİN TÜMÖRÜ

Ünlü romanda olduğu gibi maalesef Zehra’nın öyküsünde de bir beyin tümörü bölümü var. Kafede bütün bu küçük mucizeler yaşanırken Zehra Hanım’ın bir gün ani başlayan baş dönmeleri, beyin tümörü teşhisi ile sonuçlandı. Bu kez Zehra için zor günler başladı. Defalarca gidilen hastaneler, doktorlar derken 5 saat sürecek ameliyat günü gelip çattı. O 5 saatlik ameliyatın ardından yoğun bakımda haftalar geçiren Zehra, doğal olarak aylarca kafesinden uzak kaldı. Ancak o küçük mucizeler kafesi, pandemi yasakları dışında hiç kapanmadı. Kafenin müdavimleri ile bu kafede hayatı değişen üniversite öğrencileri, Zehra’dan dükkanın anahtarını alıp, karşılıksız şekilde çalışarak aylarca kafeyi açık tuttular. Kimi kahve, kimi servis yaptı. Kimi kafenin temizliğini üstlendi. Böylece küçük mucizeler dükkanı hiç kapanmadı.