Haber / Didar DEMİRCİ

Mardin’in Nusaybin ilçesinde doğup büyüyen Turan Kayık, yaşamı boyunca kadınların karşılaştığı şiddet ve haksızlıklara şahit oldu. Bu haksızlıkların temelinde eğitimsizliğinin yattığına karar veren Kayık, önce bir kitap yazdı. Ancak ‘Yeşil Bölge Savaşı’ adını verdiği kitabıyla yeterince kişiye ulaşamadı. Kayık, başka ne yapabileceğini araştırdığı bir dönemde film çekme hayali peşinde koşan tiyatrocu Gülcan Gündoğdu ve güvenlik firması sahibi olan eşi Uğur Gündoğdu ile tanıştı. Üç arkadaş hayallerini ve yapmak istediklerini paylaşınca yeni plan da ortaya çıkmış oldu. Kızların eğitimi konusunda farkındalık yaratacak bir film çekeceklerdi. Turan Kayık, Nusaybin’den ve daha sonra tanık olduğu birçok hayat hikayesinden biliyordu ki, kızlar yaşadıkları hayatın zorluğuna inat, daha büyük bir güçle okumak ve mücadele etmek de istiyorlardı. Bunu senaryoya döküp, film yapabilirlerdi. O yüzden ‘7 kızın okuma hayallerini’ konu alan bir film yapmaya karar verdiler. Hemen işe koyulup senaryoyu yazdılar.

ÇIKAR YOKSA SPONSORLUK DA YOK!

Senaryo yazılmış ve filmde oynayacak oyuncular belirlenmişti. Ancak eksik olan bir şey vardı, o da finansman… Bir çok film yapımcısı gibi onlar da doğal olarak sponsorluk dosyası hazırlayıp, film için maddi destek alabilecekleri kişi ve kurumların kapısını tek tek çalmaya başladılar. Uğur Gündoğdu, film çekme maceralarının bu bölümünde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Öncelikli olarak belediyeleri düşündük. Filmimizin konusu zaten belli ‘7 kızın okuma hayalleri’. Atatürk ilkelerini de A’dan Z’ye senaryomuza işledik. Dedik ki, belediyeler oyuncuların konaklama, yemek hizmeti vs. konularında bize destek çıkar. Onun dışında da oyuncuların ücretlerinin ödenmesi için bir firma buluruz diye düşündük. 2017 yılında başladık. 2018’in Nisan ayına kadar bir mücadele verdik. Sonra filmi beraber çekelim diye bir Engelliler Derneği ile bağlantıya geçtik. Filmin geliriyle de engellilere yardımda bulunmak istiyoruz, dedik. Filmin gelirinin yarısı engellilere yarısı da okumak isteyen kızlara ayrılacaktı. Biz kendimiz için bu işten maddi kazanç beklemedik. Bizim tek hedefimiz; Türkiye’nin bir yarasına dikkat çekmek ve o yarayı gerçekten herkesin görmesini sağlamaktı. Ancak ne yazık ki destek bulamadık. Dosyayı verdiklerimiz ilgili göründü ama sonra ses çıkmadı. Biz filmimizi yaparken siyaseti karıştırmak istemedik. Zaten filmimizde siyaset yok. Ancak siyasetçilerden destek istediğimizden de buradan çıkar sağlamaya çalıştılar.”

'FİLM EŞİMİN HAYALİYDİ'

Film çekmenin eşinin en büyük hayali olduğunu belirten Gündoğdu, “Eşim tiyatrocudur. Onun en büyük hayallerinden biriydi bir senaryo yazıp, film çekmek. Sonra Turan ile konuşurken biri öğretmen, biri tiyatrocu ve biri de güvenlik şirketi sahibi, üç kişi oturup bu filmin senaryosunu yazmaya karar verdik ve yazdık. Genç kızların okumasına destek olmak benim de hayallerimden biriydi. Filmi çekebilseydik benim de bu hayalim gerçek olacaktı” dedi.

EK İŞE BAŞLADILAR

Ancak bütün bu engellere rağmen üç arkadaş film çekme hayalinden vazgeçmemiş. Her birinin kendi işi var. Ancak filmin finansman ihtiyacını karşılamak için üç arkadaş da fazla mesai yapıyor, ek işler buluyor ve para biriktiriyorlar. Üçünün birbirine ve okuma hayali olan kızlara verdikleri bir söz var; O film çekilecek.

Kadınların önünden çekilin

Kadınların eğitimiyle ilgili mücadeleyi neden bu kadar önemsediğini anlatan ‘Yeşil Bölge Savaşı’ kitabının yazarı Turan Kayık, “Biz kadını savunmayı hep kadının önünde durup korumak olarak gördük. Aslında kadını savunmak demek kadının önünden çekilmek demektir. Kadınların arkasından gitmesi gereken bizleriz. Biz kadınları korumayalım kadınlar bizi korusun. Çünkü korunmaya muhtaç olan kadınlar değildir aslında biziz” diyor.