Haber/ Didar DEMİRCİ

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, Konak Eski Sümerbank önünde toplanarak, 6’ncı dönem toplu sözleşme görüşmelerinde hükumetin yaptığı teklife tepki gösterdi. KESK Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, hükumetin zam teklifinin kamu emekçisini aşağılayan bir oranda olduğunu dile getirerek, kamu emekçilerini ve sendikaları birleşmeye davet etti. Güven, “İktidarın sunduğu ‘Yoksulluk Teklifi’ne karşı birlikte hareket etmekten başka çare kalmadı” dedi.

HAYAL KIRIKLIĞI

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından açıklanan teklif karşısında 20 milyonu aşkın insanın hayal kırıklığına uğradığını dile getiren Güven, enflasyona vurgu yaparak, “Tüm emekçi kesim, yıllardır hedeflenen resmi enflasyon verilerinin temel alındığı maaş artışları ile daha fazla yoksullaştırılmış, reel geliri eritilmiştir. Bu erimeyi çarptırılmış, takla attırılmış TÜİK verilerinde görmek artık mümkün değildir. Bunun yerine yaşadığımız gerçek hayat pahalılığını yansıtan döviz ve altın fiyatlarına, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine bakmak yeterlidir” ifadesini kullandı. Ücretler belirlenirken yoksulluk sınırının esas alınmasını gerektiğini söyleyen Güven, “Eşi çalışmayan, iki çocuklu en düşük maaşı alan kamu emekçisinin eline geçen tutarın söz konusu yardımlar ve ikramiye ile birlikte 2022 Ocak itibari ile 10 bin 400 liraya çıkarılmasını teklif ettik. Buna göre tüm kamu emekçilerinin maaşlarının yardım, ikramiye kalemlerinin dışında yüzde 43.5 artırılmasını talep ettik” diye konuştu.

ENFLASYONUN ALTINDA

Hükumetin teklifinin TÜİK enflasyonunun altında kaldığını vurgulayan Güven, sözlerine devam etti: “2022 yılında kriz daha da derinleşecektir! Dolayısıyla iktidarın 5.5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine yaptığı teklifin adı 'Toplu Sözleşme Teklifi' değildir. Açlık sınırının 3 bin, yoksulluk sınırının 9 bin 500 lirayı bulduğu, yaşanan gerçek hayat pahalılığının yüzde 40’ı aştığı koşullarda yapılan aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye yapılan teklifin adı sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklifidir. Hiç kimsenin bu teklife değer yükleme çabasına girmeye, 'maaş artışlarının üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür' yaklaşımı sergilemeye, kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeye hakkı yoktur. Kim kendini nasıl nitelerse nitelesin her süreçte olduğu gibi bu süreçte de asıl 'yetki' sizlerdedir. Bugüne kadar sizin adınıza ‘yetkili’ olarak masaya oturanların yaptığı yanlışların, eksiklerin faturasını maaşlarınızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme ile ödediniz. Artık yeter demenin vakti çoktan gelmiştir.”