Yargıtay kararıyla bozulan Çarşı davası ile İstinaf Mahkemesi'nin bozduğu Gezi Parkı davasının birleştirilmesinin ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan ilk duruşmaya, tutuklu sanık Osman Kavala SEGBİS yöntemiyle katıldı. 20 sanık ve avukatlar duruşma salonuna geldi.

Toplam 51 sanıklı davanın bu ilk duruşmasında, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile çeşitli ülkelerin konsolosluk yetkileri ve Kavala'nın eşi Ayşe Buğra Kavala izleyici olarak yer aldı. Sanık yoklaması ile başlayan duruşmada, sanık avukatları usule ilişkin beyanda bulundu.

"DAHA ÖNCE BERAAT ETMİŞ BİR KİŞİYİ YARGILAYACAKSINIZ"

Tutuklu sanık Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar, "Müvekkilim 4 yıldan beri hukuksuz bir şekilde tutukludur, hak ihlali kararı olmasına rağmen. Siz 4 yıldır tutuklu olan ve daha önceden beraat etmiş bir kişiyi birleşme kararıyla birlikte yargılayacaksınız. Birleştirmeyle birlikte 51 sanık oldu. 51 sanığın baştan savunmalarının alınması günler sürer" dedi.

"BİRLEŞTİRME KARARI HUKUKA AYKIRI"

Diğer sanık avukatları da "Birleştirme kararı hukuka aykırı" dediler ve dava dosyalarının ayrılmasını istediler. Avukatların taleplerinin alınmasının ardından görüşünü açıklayan duruşma savcısı, Gezi ile Çarşı davalarının ayrılması isteminin reddini talep etti.

“ÇARŞI AVUKATLARI SALONU TERKETTİ”

Mahkeme başkanı, müzakere arası verdiğini açıkladığında konuşan Çarşı davası sanıklarından biri, “Biz tribüncüyüz ya bizi kimseyle birleştirmeyin, ayırın dosyamızı. Bu davadan dolayı işimiz gücümüz kalıyor, evde ailemiz bekliyor" dedi. Ayhan Güner’in avukatı Ali Rıza Dizdar ise “Biz bu celse vermiş olduğunuz kararları size atfediyor, salonu terk ediyoruz” dedi ve Çarşı davası sanık avukatlarından bir kısmı salondan çıktı.

MÜCELLA YAPICI: İKİ KEZ YARGILANDIM, İKİ KEZ BERAAT ETTİM, YİNE BURADAYIM

Ayşe Mücella Yapıcı ise duruşmadaki savunmasında, “Ben aynı iddianameyle iki kere yargılanan biriyim. Beraat ettim, kesinleşti, yine yargılandım, yine beraat ettim, yine buradayım. Sadece şunu söylüyorum; bu davayı hukuken, vicdanen, aklen ve ahlaken asla kabul etmiyorum. İddianameyi de kabul etmiyorum. Gerçekten Gezi'yi, bu davaları bu kadar karıştırarak Gezi’yi kriminalize edemezsiniz, Gezi onurumuzdur” diye konuştu.

CAN ATALAY: BİZ YOKMUŞUZ GİBİ BİR YARGILAMA YAPILIYOR

Duruşmada savunma yapan sanık Can Atalay, “Biz yokmuşuz gibi bir yargılama yapılıyor. Biz üzerimize gelmekte olan şeyi görüyoruz, fakat bu 'Savunmanızı verin' diyerek geçirilecek bir şey değil. Bu dosyada bizim sorgumuz tamamlanmamıştır. Gezi'nin suçlaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Gezi, bu toprakların eşitlik, özgürlük ve adalet umududur” dedi.

Çarşı davası sanıklarından Hakan Tezel de “Söylenecek bir şey yok. Cımbızla aradınız, cımbızla bulacaksınız hamdolsun” diye konuştu.

HÜSEYİN FİDAN: SÖYLEYECEK BİR ŞEY YOK, SİZ SORUN BİZ YARDIMCI OLALIM

Davanın sanıklarından Hüseyin Fidan, “Söyleyeceğimiz hiçbir şey yok hâkim bey. Siz sorun bir yardımcı olalım” demesi üzerine mahkeme başkanı, “Bu şekilde savunma yapılmaz, siz bilirsiniz” dedi.

Çarşı davasının diğer sanıkları da avukatlarının salonda olmamasını gerekçe göstererek, savunmalarını gelecek duruşmada yapacaklarını söyledi.

Çarşı davası sanıklarının ardından tutuklu sanık Osman Kavala'nın savunması alındı.

Duruşma savcısı, suçunun vasıf ve mahiyeti sebebiyle Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

TUTUKLULUĞUN DEVAMI KARARINA BİR HÂKİM MUHALEFET ŞERHİ KOYDU

Mahkeme, oy çokluğuyla sanık Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, savunma yapmayan sanık ve avukatların savunmalarının alınması ve eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 26 Kasım'a erteledi. Üye hakimlerden biri, Osman Kavala'nın tahliyesi yönünde görüş bildirerek, karara muhalefet şerhi koydu.

AYŞE BUĞRA KAVALA: ACAYİP BİR ŞEY YAŞANIYOR, HEP AYNI SORULAR SORULUYOR

Osman Kavala'nın eşi Ayşe Buğra Kavala, duruşma sonrasında adliye önünde açıklama yaptı. "Ben kendimi bir duruşmadan çıkmış gibi hissetmiyorum" diyen Kavala, şunları söyledi:

"İddia makamının hiçbir şey merak etmediğini görüyorum ve bu beni çok üzüyor. Ayrıca bu iddianameyi hazırlayan savcıların kendisini sorguya çekmemiş olmasını anlayamıyorum. Acayip bir şey yaşanıyor burada ve avukatlar sürekli aynı soruyu soruyorlar. ‘Hangi somut delillerden bahsediyorsunuz, hangi eylemle suç işlendiğine dair, hangi delilden söz ediyorsunuz?’ Bu soruya cevap vermiyorlar. Soru sorulmadığı gibi cevap da verilmiyor. Her seferinde aynı şey söyleniyor; ‘Delillerin durumu göz önünde bulundurularak, üzerine atılı suçun mahiyeti düşünülerek tutukluluğun devamını…’, hep bunu işitiyorum. Ben artık bunu duruşma olarak göremiyorum."