İzmir İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Bediha Salnur, şarbon hastalığı ile ilgili bildirimlerin anlık olarak takibe alındığını belirterek, "İzmir'de bugün itibariyle şarbon tanısı almış bir kişi yok" dedi.

İzmir Sağlık Müdürlüğü tarafından, Kamu Hastaneleri Birliği Halk Sağlığı Müdürlüğü'nde İzmir Tabip Odası ve İzmir Aile Hekimleri Derneği'nin de katkılarıyla düzenlenen panelde şarbon hastalığı konuşuldu. İzmir Sağlık Müdürü Uzm.Dr. Bediha Salnur moderatörlüğünde, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Hakan Bayrakcı ve il genelindeki aile hekimlerinin katılımıyla gerçekleştirilen panelde İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Salih Atakan Nemli 'Şarbon Hastalığının Tanı ve Tedavisi', Aile Hekimi Uz. Dr. Kürşad Akkaya 'Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Şarbon' ve Prof. Dr. Ali Osman Karababa 'Halk Sağlığı ve Şarbon' konulu sunum yaptı.

Açılış konuşmasını yapan İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Bediha Salnur, toplumu sıkıntıya sokan bulaşıcı hastalıklar konusunda doğru bilginin önemine dikkat çekti. Son günlerde şarbon hastalığıyla ilgili kendi ailesi de dahil olmak üzere toplum arasında bir korku yayıldığını ifade eden Salnur, "Sanki her tarafta şarbon hastalığı var ve insandan insana bulaşıyormuş gibi bir algı oluştu. Sosyal medya yanılsamalarıyla bir panik ortamının oluştuğunu gördük. Sağlık camiası olarak konunun derinliğine inmek istedik" dedi.

'HİÇBİR VAKADA ÜREME TESPİT EDİLMEDİ'


İzmir'de Kurban Bayramı sonrası bulaşıcı hastalıkların takip edildiği 'Bulaşıcı Hastalıklar Bildirim Sistemi' kurulduğunu ifade eden Dr. Salnur, şarbon hastalığı bildirimlerinin anlık olarak takibe alındığını kaydetti. 13.09.2018 tarihi itibariyle İzmir'de şarbon hastalığı tanısı konan hiçbir vaka bulunmadığının altını çizen Salnur, "Her gün bakanlığa konuyla ilgili bilgi veriyoruz. İlimizde ne karantinaya alınmış bir hayvan topluluğu var ne de şarbon tanısı almış bir kişi var. Panikle hastaneye başvuran tüm vakalar uzmanlar tarafından değerlendiriliyor. Ama şuan İzmir'de bugün itibariyle şarbon tanısı almış bir kişi yok. Biz doğru bilgileri etrafımıza verelim istiyoruz" dedi. Konu ile ilgili İl Tarım Orman Müdürlüğü ile görüşülerek herhangi bir hayvan şarbonu tespitinde müdürlüğe bildirim yapılmasının talep edildiğini söyleyen Salnur, şöyle konuştu:

"Bu süreçte, şarbon hastalığı şüphesiyle İlimizdeki sağlık kurum ve kuruluşlarına başvuran kişilerin hastanelerimiz mikrobiyoloji laboratuvarlarında mikroskobik incelemesi yapılmış, gerekli durumlarda Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarlarına kültür için örnekler gönderilmiştir. Mikroskobik incelemesi yapılan hiçbir vakada üreme tespit edilmemiştir. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarlarına gönderilen örneklerde de negatif olarak sonuçlanmıştır."

SON VAKA 2016'DA KAYITLARA GEÇTİ


İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Dr. Salih Atakan Nemli, şarbon hastalığına özellikle hayvancılığın yapıldığı Doğu ve İç Anadolu bölgelerinde sıklıkla rastlandığını belirterek tarım ve hayvancılıkla ugraşanların en önemli risk gruplarını oluşturduğunu söyledi. Dr. Nemli son dönemde deri lezyonlarıyla ilgili yoğun başvuru aldıklarını anlattı. Dr. Nemli, Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre en son 2016 yılında şarbon nedeniyle bir ölüm vakası yaşandığını söyleyerek şunları anlattı:

"Şarbon şüphesi duyan vatandaşların dikkat etmesi gereken bazı noktalar var. Öncelikle mutlaka bir temas öyküsünün bulunması lazım. İyi pişmemiş etler de risklidir. Çiğ etlere çıplak elle temas edilmemesi önemli. Kaynağı belli olmayan etlerin tüketilmemesini öneriyoruz. Hayvanların nasıl kesildiğini bilmek önemli. 15- 20 gün kuluçka dönemi var. Böyle bir temastan sonra 20 gün bir bulgu gelişmezse şarbon riski yok demektir."

MAVİ DAMGAYA DİKKAT

'Halk Sağlığı ve Şarbon' konulu bir sunum yapan Prof. Dr. Ali Osman Karababa ise şarbon hastalığının insandan insana buluşma riskinin çok zayıf olduğunu belirterek ağırlıklı olarak hayvandan insana bulaştığını anlattı. Dr. Karababa, et alırken dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili bilgiler vererek, "Hayvanların üzerinde mavi renkli mezbaha kesim damgası bulunur. Bu damgalar hayvanların mezbahada veteriner kontrolünde kesildiğinin kanıtıdır. Bu etlerin tüketilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır" dedi. DHA