İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, basının toplumun aynası olduğunu, toplumda ne varsa basının da onu yansıttığını söyledi.

85. Dil Bayramı kapsamında düzenlenen 14. İzmir Türkçe Günleri etkinliği Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Karşıyaka Belediyesi ve Dil Derneği tarafından düzenlenen “Basında Dil Devrimi- Sokak Basın İlişkisinde Türkçe'nin Görünümü” konulu panele, İGC Başkanı Dikmen'in yanı sıra CHP İzmir Milletvekili, Gazeteci Mustafa Balbay katıldı.
İGC Başkanı Misket Dikmen, basının toplumun aynası olduğunu, toplumda ne varsa basının da onu yansıttığını vurgulayarak, “Toplumlar önce dillerini kaybederler. Basında etik kuralların bozulması toplumsal ahlakın bozulmasıyla etkileşim halindedir” dedi.
Latin harflerine geçiş sürecinde Türk Basını'nın da önemli bir görev üstlendiğini belirten Dikmen “O dönemde en önemli iletişim aracı olan Cumhuriyet, Hakimiyet-i Milliye, İkdam, Milliyet gibi gazetelerin yeni yazının tüm halka benimsetilmesi için önemli bir görev üstlenmiştir. Gazeteler bir yandan yeni yazıyı kendileri öğrenip uygulamaya çalışırken bir yandan okurlara öğretmek için çabalamışlardır. Adeta bir okul olmuşlar yeni harflerle okuma yazma seferberliğine büyük destek vermişlerdir” dedi.
Eskiden gazetelerde bir tashih servisi bulunduğunu musahhihlerin de dil bilimcilerden, edebiyatçılardan oluştuğunu ancak günümüze doğru ne yazık ki basında her alanda dil yanlışlarından geçilmediğini de söyleyen Dikmen, 12 Eylül darbe döneminde Türk Dil Kurumu'nun kapatılmış olmasının da dildeki bozulmayı hızlandırdığını belirtti.

Karşı devrim hızla devam ediyor

“Türkçe çok iyi bir felsefe ve bilim dilidir” diyen Dikmen, “Anlam açısından sözcüklerin değeri kökten türüyerek yeni anlam kazanıyor. Türkçe'den sesleme sırasındaki vurgulama ile onlarca anlam çıkartabilirsiniz. 'Bir ulusu yok etmek isterseniz ona önce dilinden' başlayın diyen bilgeyi hatırlatmakta fayda var. Dildeki yozlaşmaya bir şekilde dur demek lazım” dedi.

panel2

Sokağın dili yok
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da, bir ulusun oluşumunda en önemli etkenin dil gücü olduğunu söyledi. Ulusların dil gücünü kurması halinde pek çok sorunu yenebileceğini vurgulayan Balbay, “Bugün Türkiye'de sokağın dili yok, sokak sağır, konuşmuyor, dilsiz, naralarını içine atıyor. Türkiye böyle bir tablo ile karşı karşıya. Ne olursa olsun bu bizi umutsuzluğa sürüklememeli. Nasıl dili hiçbir zaman yok edemedilerse sokaktaki insan da ne konuşacağını biliyor. Dili düzeltirseniz, kendi aranızdaki sorunları konuşabilirsiniz, halkın ne dediğini anlarsınız, halk da sizin ne dediğinizi anlar. Çözüm bundan sonra oluşur. Dilin anlatım gücü, tüm sorunların anlaşılmasını sağlayacak bir gerçekliktir. Dil böylesine önemlidir” dedi.

Türkçe dünya dilleri arasındadır

Konya'da Mevlana araştırması yapanların yüzde 80'inin, Türkiye'de Türkoloji araştırması yapanların yüzde 70'inin de yabancı olduğunun altını çizerek, “Biz tarih boyunca, devletler kurmuşuz, uygarlıkların içinde yer almışız bunları yaparken de bir dilimiz olmuş ve bu dil ile varolmuşuz. Anadolu'daki tüm kültürlerden payımızı almışız. Türkçe dünya dilleri arasındadır. Türkçemiz 100 bin sözcükten oluşuyor. TBMM'de ise 300 sözcük ile konuşuluyor. Ortada bir eğitim sorunu olduğu açık. 2 ayda bir kitapevine giden ve günde bir gazete alana okuryazar deniyor. Türkiye'de bu yüzde 5, Finlandiya'da yüzde 65. Hariçten gazel okumak, bildiğini okumak biz de daha önde. Atatürk'ün dil devrimi ile başlattığı o devrim erozyona uğramış olsa da sapasağlam durduğunu biliyorum. Bu dönemi Türkçe'yi iyi kullanarak daha çok üreterek aşacağımıza inanıyorum” diye konuştu.