Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Güldal’ın 3 Temmuz tarihinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ziyaret etmesinin ardından kamuoyuna resmi bir açıklama yapılmamasına karşın 8 Temmuz'da bir gazeteci görüşmenin detaylarını köşesinde açıklamıştı. Bunun üzerine Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, bir açıklama yaparak; Basmane Çukuru'nda özel mülkiyete geçirilen hisselerin hileli olduğunu belirterek, tüm hisselerin İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmesi gerektiğini açıklamıştı. Bugün yaşanan gelişmede, Güçbirliği Holding iddialara dair  açıklama yaptı.

İşte o açıklama; 

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Muhiddin Günal’ın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yaptığı ziyaret sonrası, bir internet sitesinde yayınlanan kulis yazısında, Basmane Meydanı ile ilgili bir pazarlığın yapıldığı ifade edilmişti.

Bu yazı üzerine Şehir Plancıları Odası’ndan gerçekleri tüm açıklığıyla yansıtmayan, hukuka ve vicdana sığmaz ifadelerle dolu bir açıklama gelmiştir.

İlk olarak; TMSF ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden, konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmemesine rağmen, Şehir Plancıları Odası gibi resmi bir kurumdan, kulis bilgilerine dayanarak yapılan bu açıklamayı yadırgadığımızı ve manidar bulduğumuzu ifade etmek isteriz.

Kamunun hukukundan bahsedenler, öncelikle kamu hukukunu bilmelidir. Kamu hukukunu koruduğunu ifade eden Şehir Plancıları Odası’nın, Basmane Meydanı ile ilgili yaptığı ve Güçbirliği Holding’i hedef alan beyanları, gerçek dışı ifadeler, iftira ve hakaret içermektedir. İzmir’deki meslek odalarının her zaman İzmirli saygın avukatları olmuştur. Ancak, beyanları büyük yanlışlıklarla dolu olan Şehir Plancıları Odası’nın, bu açıklamayı hukuki görüş almadan yaptığı açıkça ortadadır. Yanlış gözlemlerle beyanda bulunan oda, hem kamu hukukunu, hem herhangi bir şirket hakkındaki olumsuz beyanlarının tazminat yükümlülüklerini, bunun sorumlularının da yönetim kurulu üyeleri olduğunu bilmelidir. Oda Yönetimi ancak böylece, açıklama yaparken hakaret etmemeyi öğrenecektir.

Bilindiği gibi belediyeler komün idareleridir. Yani yerel halkın idareleridir. Yerel halkın, siyasi partilerin temsilcilerinin oluşturduğu belediye meclislerinin kararı ile imar vs. eylemleri yaparlar. Böylece yerel halk temsil edildiği üyeleri vasıtası ile imar vs. hareketlerini onaylar veya reddeder. Bu hususu öncelikle Şehir Plancıları Odası’nın bilmesi gerekir. Zira bu meslek odasının da işlerinin dayanakları imar planlarının yapılması sürecinde de böyle oluşturulur. Yani bir meclis kararı olmadan inşaat sözleşmesine gidilemez, sermayeye arsa vs. gibi unsurlar peşkeş çekilemez, bununla da bitmez. Yasa gereği, yapılacak işin devlet ihale kanununa uygun olarak ihaleye çıkarılması zorunludur. Şunun altını çizmek gerekir ki, resmi ihalede Şehir Plancıları Odası’nın peşkeş kavramı ile ifade etmiş olduğu her hangi bir imtiyaz olmaz. Basmane Meydanı ihalesi kamu idaresi sayılan belediye tarafından yapılmıştır. Şimdi buna “yasal dayanağı yok” diyebilen Şehir Plancıları Odası’nın görüşünün, yasal dayanağı nedir? İşte bu iftira beyanı mesuliyetlerinin kaynağıdır.

Güçbirliği 3 bin ortaklı bir birleşimdir

Basmane Meydanı Proje ihalesini kazanan iş ortaklığı’nda ortaklardan Güçbirliği, adeta bir kooperatif mantığıyla 3000 ortakla kurulmuş ve adını da bu birleşimden almıştır. İş Ortaklığının diğer şirketi halka açık bir şirket olan EGS Gayrimenkul Yatırım’dır. Bu şirketler, bu günlerde sıkça basında adı geçen belli bir sermaye grubuna ait imtiyaz sahibi diye olumsuz nitelendirilebilecek kuruluşlar değildir. Yani sermayeye peşkeş çekilme iddiası, odaya yakışmamış olup, müvekkil şirketlere de hukuki yönden zarar verici bir beyandır.

Diğer yandan bu ihale sonucu yapılması zorunlu olan kat karşılığı inşaat sözleşmesi iş ortaklığı’nın bileşenleri olan Güçbirliği ile EGS Gayrimenkul Yatırım iken, Şehir Plancıları Odası basına yaptığı beyanlarda kasıtlı olarak sadece Güçbirliği’ni hedef almış, pazarlık usulü ile sözleşme yapıldığı yalanını öne sürmüş ve şirketimize zarar vermiştir. Yukarıda da beyan ettiğimiz gibi yapılan ihale yarışma niteliğindedir. Asla pazarlık usulü değildir. İncelemeden

basına görüş açıklamak gerek Belediye gerekse iş ortaklığı olan taraflar bakımından iftira suçunu oluşturmaktadır.

İnşaat hukuki imkansızlık nedeniyle tamamlanamamıştır

İnşaatın öngörülen sürede bitirilemediği ifade edilmiş ise de; inşaat yüklenici şirketler nedeniyle değil, imar planlarını hukuka uygun yapamayan belediyenin kusurlu olması sonucu “Hukuki imkansızlık” nedeniyle bitirilememiştir. Yüklenici şirketler, belediyeye sözleşme gereği maddi ödemeleri süresinden önce yapmış, Kahramanlar Otoparkı’nı karşı edim olarak yapıp teslim etmiş ve çok ciddi bedellerle teminatlarının yıllık ödentilerine tahammül ederken, arsa sahibi belediyenin, imar planındaki hatalarının giderilmesine tahammülü devam etmiştir.

Üstelik Basmane Meydanı’nda tarafımızca yapılan proje ve inşaat masrafları, milyon dolarları bulan gelir kaybıdır. İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin de defaatle ifade ettikleri gibi imar planı sorunları çözülememiştir.

Yani Şehir Plancıları Odası’nın açıklamasında vurgulandığı gibi; Basmane Meydanı’nın Basmane Çukuru’na dönüşmesine neden olan süreçte, Güçbirliği Holding’e bağlı Güç Yapı şirketinin, maddi ve hukuki hiçbir sorumluluğu yoktur. Şunu da belirtmeliyiz ki, Basmane Meydanı ile ilgili olarak İş Ortaklığı PİLOT FİRMA’sı Güç Yapı Şirketi olarak, çözümcü yaklaşım olasılığı ile her dönemde belediyeye iyi niyetle bir çok alternatif çözüm yolu sunulmuş, ama hiç birinden sonuç alınamamıştır.

Güçbirliği’nin çok ortaklı yapısı yanında EGS GYO A.Ş.’nin halka açık olması sebebi ile onbinlere ulaşan ortak sayısı ile hukuki süreçte tartışılan kamu menfaati unsurunun esaslı olarak bu projenin bitirilmesi ile oluşacağı açıkça ortadadır. Nitekim bugün ortaklardan biri olan EGYO A.Ş.’nin Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu Başkanlığı’nca temsil ediliyor olması da projeye kamusal bir nitelik ve sorumluluk kazandırmış bulunmaktadır.

Gerçek dışı ve yanıltıcı bilgi verme (büyük yalan)

Şehir Plancıları Odası’nın beyanında belirttiği gibi 2001 yılında Güçbirliği’ne ait şirketlere TMSF tarafından el konulmamıştır. Bu beyan tamamen gerçek dışıdır. Bankalar yasasına tabi olmayan şirketlerin yönetimine, TMSF tarafından el konulması mümkün olmadığı gibi, müvekkil şirket hukuken ve fiilen halen ayakta olup, bu yalan beyanla çok sayıda ortağın edişelenmesi amacı güdülmesi suretiyle, şirket hukukuna verilen zararın sorumluları da doğru araştırma yapmadan basına beyanda bulunan oda yöneticileridir. Oda yöneticileri bu beyanla ticari itibar zedeleme suçu işlemişlerdir.

Bu meselede TMSF’nin mevcudiyeti , şirketimiz nedeniyle değil, EGS’nin yönetimini üstlenmiş olması nedeniyledir. Oda yöneticileri ise gerçeği araştırma zahmetine girmeden, Güçbirliği’ni hedef almış ve bu beyanlarıyla sorumlu olmuşlardır.

Öte yandan, TMSF’den Basmane Meydanı arazisini ihaleyle alan ve inşaata yasal sürede başlayamadığı için geçen yıl iade eden şirket, yaptığı ön ödemeyi, tüm masraflarıyla birlikte

geri almışken, İş ortaklığı taraflarının 30 yıl önce bu projeye yatırdığı büyük rakamların tek kuruşunu geri alamamış olması, tarafımıza yapılan haksızlığın boyutunu açıkça ortaya koymaktadır.

“Hukuksuz ve hileli bir evrak” gibi iftiraları, öne süren oda, bunları açıklayacak maddi bulgular gösteremeyeceği cihetle haklarında hukuken yapılacak olan gereğine katlanmak zorunda kalacaklardır.

“Gözü doymak bilmeyen sermaye” gibi bir hakarete maruz bırakılanlar, bu şirketleri oluşturan çok ortaklı yapılardaki vatandaşlardır.

Kamu idaresi elbette resmi ihale ile kurduğu hukuki ilişkinin gereği olan tazminatları ödemek suretiyle ki haklarında dava açılmıştır; ilişkiyi sona erdirme iradesine sahip olup, bir meslek odasının korumasına ihtiyaç duymayacaktır.

Ne acıdır ki, Şehir Plancıları Odası’nın açıklaması; resmi bir kurumun, resmi bir ihale sonucu kurmuş bulunduğu hukuki sözleşmeye ilişkin ödemenin önemli bir bölümünü aldıktan sonra, “Burada kamu yararı var” diyerek hiçbir bedel ödemeden geri almasını meşru kılacak bir tavrı desteklemektedir. Böyle bir tavrın, bir hukuk devletinde onay görmesi, mümkün değildir. Üstelik bu işin muhatabının, çok ortaklı halka açık bir şirket olması, yapılan haksızlığın geniş bir kitleye yönelik olduğu gerçeğini de doğurmaktadır.

İşbu gerçeklerin zorunlu olarak kamuoyuna açıklamak durumunda kalınması nedeniyle, yanıtımızı sunuyoruz.