Röportaj/ Özge GÜNERKEN

İzmir’de Leshmiana hastası dogo argentino cinsi köpeğin yasaklı olduğu için barınağa kapatılması ve gerekli tedaviyi alamadığı için hayatını kaybetmesinin ardından, geçen hafta açtığımız “Yasaklı ırklar” dosyasına bu hafta kaldığımızdan yerden devam ediyoruz. İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Üyesi ve HAYTAP Temsilcisi Avukat Senem Demirel Acar ile suçsuz canların mağdur edildiği bu kötü tablonun nasıl değiştirileceğini konuştuk.

Sorun köpeklerde değil yetiştirende diyoruz ancak yine de ırklara yasak getirilmiş durumda. Bir hukukçu olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi vardır. O beyannamenin 1. maddesinde “Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkında sahiptir” der. 5199 sayılı yasamızın 4. maddesinde de “Bütün hayvanlar eşit doğar ve kanun çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir” ibaresi vardır. Bu maddeler zaten sonradan getirilen “yasaklı ırk” maddesi ile çelişiyor. Kanunun amacını anlatırken “bütün hayvanlar eşittir ve yaşama hakları vardır” diyoruz ama sonradan bazı ırkları hariç tutuyoruz.

Bazı köpek cinslerini yasaklı ilan ederek her şeyden önce biz kendi kanunumuzun ve taraf olduğumuz hayvan hakları evrensel beyannamesinin temel amacına aykırı bir düzenleme yapmış oluyoruz.

Peki, tehlikeli ırk tanımı yasanın temel anlayışına bu kadar tersken neden bu durum düzeltilmedi?

Ben tehlikeli ırk ibaresini, hem yasanın hem de yasayı yapan meclisin ayıbı olarak görüyorum. Biz bu yasa düzenlemesi ile sadece belli bir ırktan oldukları için canların özgürlüklerini yaşam boyu ellerinden alıyoruz. Bu hayvanları el koyuldukları takdirde ölene kadar belediye barınaklarına hapsediyoruz. Örneğin Amerika’da pitbull’lar bebek bakıcısı olarak eğitiliyor ve besleniyor evlerde. Ama maalesef bu hayvanları kötü kullanan, kötü yetiştiren art niyetli insanlar yüzünden bizde ırk olarak yasaklandılar. Bu ayıbın bir an önce düzeltilmesi ve tehlikeli ırk ibaresinin kaldırılması gerekiyor.

Nasıl bir yasa yapılmalı ki, hem saldırganlık vakalarını bitirmeli hem de hayvanlar ırkından dolayı acı çekmemeli?

Yeni yasada ırk yasaklaması değil sahibe yasak getirilmesi gerekiyor. “Tehlikeli sahip” ibaresi getirilebilir örneğin. Ve bu hayvanları art niyetle kullanan, dövüştüren, saldırgan yetiştiren kişilere bir daha hayvan sahiplenemeyecekleri cezalar getirilmelidir. Caydırıcı cezalar verilmelidir. Para değil hapis cezası olmalıdır. Siz bir hayvanı silah gibi yetiştirip kullanıyorsanız, bunun cezası da o oranda olmalıdır.

5199 sayılı yasanın düzeltilmesini uzun süredir bekliyoruz. Yeni yasa tasarısı düzenlendi ancak Meclis’e hala getirilemedi. O taslakta yasaklı köpeklerle ilgili nasıl bir düzenleme var?

Evet 10 yıldır, yeni yasa için bekliyoruz. Yeni tasa taslağında tehlikeli ırk yasaklamasının kaldırılması için büyük mücadele veriyoruz. Duyumlarımız da bu taslakta kaldırılacağı yönünde. Hayvanları yasaklamak yerine, kötü niyetli sahiplerini engellemek üzerine bir çalışma var, bizim de istediğimiz ve desteklediğimiz gibi.

Yasanın çıkması sadece yasaklı köpekler için değil tüm hayvanların yaşam haklarının korunması açısından çok önemli. Bu yasanın çıkması için kamuoyu yaratılmalı. Biz toplum olarak üzücü olaylar olduğunda buna hemen tepki veriyoruz ama sonrasında çabuk unutuyoruz. Hayvana şiddet olaylarını sürekli gündemde tutmamız ve hep birlikte bu yasanın çıkması için baskı yapmamız gerekiyor. Daha çok baskı, daha çok gündem yaratarak bu süreci hızlandırabiliriz.