Haber/ Didar DEMİRCİ

‘Mutluluk denince akla’ diye başlasam eminim hepinizi aklına çocukluğumuzdan beri severek tükettiğimiz ‘Eti’ markası gelir. Evet, Eti ürünleri 7’den 70’e hepimizin severek tükettiği bisküvi, çikolata gibi ürünleriyle karşımıza çıktı. Ancak, şimdi Eti’nin “Negro” isimli bisküvisi, adında ırkçı söylem barındırması nedeniyle ülkemize gelen siyahi vatandaşları üzüyor. Konuya ilişkin Eti’nin bu isimden vazgeçmesi ve yurt dışında olduğu gibi Türkiye’de de ‘Mola’ adıyla ürünün piyasaya sunması için change.org aracılığıyla kampanya başlatan Pazarlama Uzmanı Dr. Gizem Kurt, kampanya hakkındaki sorularımızı cevapladı.

Negro bisküvisindeki ırkçılığın ne olduğunu açıklar mısınız?

“Negro” kelimesi köken itibariyle Latin ve Yunan dillerinden türemiş olup tarihte Avrupa dışındaki “beyaz olmayan” toplumlar için kullanılmıştır. Sömürgecilik döneminde ise sömürgeci ülkeler aracılığı ile Afrika kıtasından alınıp köle olarak çalıştırılmış insanları tanımlamak için kullanılmıştır. Zamanla hakaret anlamını almıştır. Günümüzde, “Negro” kelimesinin kullanılması büyük tepkiler çekmekte ve siyahi insanlara yönelik ırkçı ve aşağılayıcı bir anlam taşımaktadır. Bu yüzden bir bisküvi markasının adının “Negro” olmasının da benzer anlamlar taşıdığını düşünüyorum. Dünyanın daha şiddetsiz bir yere dönüşmesi için dilin ve kelimelerin etkisini fark ederek yaşamanın önemi bence büyük. Gandhi’nin bir sözü var; “Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.” Bence bu söz dilin önemini ve etkisi çok iyi anlatıyor.

Neden bu konuyla ilgili bir kampanya üretmeye ihtiyaç duydunuz?

Bu kampanyayı başlatmama ilham olan kişi bir öğrencim. Türkiye’de yaşayan, okuyan ve çalışan bir Gana’lı. Bir vakıf üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. Yüksek lisans sınıfına verdiğim pazarlama dersinde söz alan öğrencim, markette Negro isimli bir bisküvi gördüğünü, çok üzüldüğünü ve nasıl olup da Türkiye’de bir bisküvi markasına ırkçı anlamı olan bu ismin verilebildiğine şaşırdığını söyledi. O anda ne cevap vereceğimi bilemedim. Ders esnasında konu ile ilgili araştırma yaparken, Eti firmasının 'Negro' bisküvisini Amerika ve Avrupa’da 'Mola' ismi ile piyasaya sürdüğünü gördük. Bu da bana firmanın bu ismin taşıdığı anlamın farkında olduğunu ve bu yüzden dış pazarlarda Mola ismini kullandığını düşündürdü. İsmin Türkiye’de de değişmesi için ne yapabilirim diye sordum kendime ve change.org üzerinden bir kampanya başlatmaya karar verdim.

Kampanyanıza şimdiye kadar kaç kişi destek verdi?

Şu anda 5300 kişinin üzerinde bir imza sayısına ulaştık. Umarım bu kampanya çok daha fazla imza sayısına ulaşır ve bir değişime öncü olur. Bu kampanyanın hedefi hem dildeki bazen farkında olmadan kullandığımız ırkçı anlam taşıyan kelimelerle ilgili bir farkındalık yaratmak hem de Eti firmasının kullandığı Negro isminin değiştirilmesini sağlamak.

Türkiye gibi turizmin büyük önem taşıdığı bir ülkede, neredeyse her marketin raflarında satışa sunulan bu ürünün, ülkemizin imajına da zarar verdiğini düşünüyorum. Kaldı ki konu ile ilgili araştırma yaparken, birçok internet mecrasında konu ile ilgili Türk ve yabancı birçok kişinin eleştirisine rastladım. Bir de konuya akademisyen gözlüğü ile baktığımda, böyle bir ürünün firmanın marka imajına da zarar verdiğini düşünüyorum. Öğrencilerime derslerde öğrettiğim temel şeylerden biri firmaların dünyaya ve toplumlara saygılı olmasının önemi. Kurumsal sosyal sorumluluk bağlamında düşünüldüğünde, iyi bir pazarlama iletişim stratejisi ile sunularak, Negro ismin değiştirilmesinin Eti’nin marka imajına olumlu katkıda bulunacağı düşüncesindeyim.

Irkçılığın dünya toplumunda yarattığı infiali nasıl değerlendirirsiniz?

İnsanlık tarihinin sonuçları en acı olan olgularından biri ırkçılık. Özellikle Afrika’daki yerli halkın köle olarak Amerika’ya ve Avrupa’ya götürülmesi ile sonuçları günümüze kadar ulaşan büyük dramlar yaşandı. Kültürel asimilasyon ve kölelik sistemi ile bu insanların temel insani hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının hiç bir etik değere sığdığını düşünmüyorum. Amerika’da ilk kez 2013 yılında ortaya çıkan Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Değerlidir) hareketi, George Floyd’un polis tarafından boğazına basılması sonucu hayatını kaybetmesi ile 2020 yılında da çok ses getirdi. Paris Saint Germain-Medipol Başakşehir maçında dördüncü hakemin Medipol Başakşehir takımının yardımcı antrenörü Pierre Webo'ya “negro” demesine tepki gösteren futbolcuların sahadan çekilmesi basında büyük yer aldı ve bence tarihe geçti. Tüm bunlar, günümüze kadar uzanan etkiyi açıkça gösteriyor. Irkçı söylemlerin dili, dini, coğrafyası olduğuna inanmıyorum ve ırkçı söylemlerden arınmış, barış dolu bir dünya hayal ediyorum.