Alkollü sürücünün kullandığı otomobilin çarpması sonucu 16 yaşındaki oğlunu kaybeden ve bu süreçte kazaya ilişkin topladığı delilleri yargıya teslim eden baba Osman Aşçılar, kazanın oluşumunda oğlunun "asli kusurlu" olduğuna dair rapor veren bilirkişinin gerekli yeterliliğe sahip olmadığını söyleyerek, iddia ettiği belgeleri mahkemeye sundu. Baba Aşçılar, bilirkişinin 701 sayılı KHK ile ihraç edildiğini iddia ederek, “Oğlumu, kusurlu bulan, 701 nolu KHK ile ihraç edilen bir bilirkişinin raporunu asla kabul etmiyorum. Mücadeleme devam edeceğim” diyor.

Olayı inceleyen bilirkişinin raporunu kabul etmediğinizi söylüyorsunuz. Bunun sebebi nedir?

Kaza sonrasında, işin analizini yapabilecek biri istediğimizi talep ettik. Fakat, savcı, talebimizi kabul etmeyerek, kendi atayacağı bilirkişinin olayı analiz edeceğini söyledi. Atanan bilirkişinin ismi A.A. olduğunu öğrendik. Bu kişi yazdığı raporda, oğlum Bora Aşçılar’ı ‘Asli kusurlu’ bulduğunu beyan etti. Bu beyanından sonra kendisinin bilirkişiliğinden şüphe ettim ve araştırmaya başladım. A.A., 1993 yılında, Açıköğretim Fakültesi İşletme Mezunu bir bilirkişi. Emekli polis memuru. Hayatında meslek hayatında bir gün dahi trafikte çalışmayan bir kişi. 2016 yılında, 6754 sayılı bir Bilirkişilik Kanunu ortaya çıkıyor. Bu kanuna göre, bir kişinin bilirkişi olması için bazı özellikler isteniyor. Bu özelliklere göre; bilirkişinin alanında uzman olması gerekiyor. Resmi kurumların vermiş olduğu belgeler ile bu uzmanlığın ispat edilmesi gerekiyor. Çalışmış olduğu kurumda resmi veya özel 5 yıl aralıksız süre ile çalışmış olması gerekiyor. İşte 2016 yılında böyle bir yasa çıkıyor. Bilirkişi olmak isteyenler başvuruyor. Bu özellikleri taşımadığı halde, Adalet Komisyonu, onu bilirkişi yapıyor. Bu şekilde bilirkişi olanların arasında A.A. da var.

Yani, siz olayı inceleyen bilirkişinin, alanında uzman olmadığını iddia ediyorsunuz.

Evet. Üstelik, bu şahsın adli trafik bilirkişiliğinde uzman olması gerekiyor. 1996 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından açılan araç ve sürücü kursu eğitimi ve 2007'de özel sürücü kurslarının vermiş olduğu 'Trafik ve Çevre Bilgisi Projelendirme Kursu'ndan aldığı belgelerle bilirkişilik yapıyor. Bu 2 belgeyle bilirkişilik yapması imkansız. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapmış olduğumuz araştırmada ilgili yasaya bağlı bu kişinin 5 yıl süreyle trafik polisi olma zorunluluğu var. Davadaki bilirkişi bir gün bile trafik memurluğu yapmamış. A.A.’nın, 2018 yılında, bilirkişi başvurularında reddedilenlere dair listede ismi yer alıyor. Bu olay bir hasta bakıcının kalp ameliyatına girmesine benziyor. Bilirkişi, olayda hakimden sonra kararı en çok etkileyen kişi.

Öyle ki 29 Eylül 2017 tarihinde son keşfini yapıyor, 88 gün sonra 26 Aralık 2017 tarihinde 2018 yılı bilirkişiliği için müracat ediyor, ancak bilirkişiliği yetersiz olduğu gerekçesiyle reddediliyor.

Kaza anına geç gelen polisler hakkında, suç duyurusunda bulunduğunuzu söylemiştiniz. Bilirkişi hakkında da suç duyurusunda da bulundunuz mu?

Bulundum. Hazırlanan rapora itirazda bulundum. Adli Tip Kurumu ve İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü'ne de yollandı. Bu raporun, hukuksal, bilimsel ve maddi gerçeklere dayanan bir dayanağı yok. İsmi, 701 sayılı KHK ile ihraç edilen listenin arasında yer alıyor. Fakat, ihraç edilenlerin arasında ismi olmasına rağmen kurumda çalışmaya devam ediyor. Bilirkişinin sanık ile buluştuklarının duyumlarını alıyorum. Görenler söylüyor.

Bu iddialarınızın ispati için bir şeyler yapacak mısınız?

Ben her zaman deliller ile konuştum. Elimde dosyalar ile hukukun karşısına çıktım. İddialarımı ispat edeceğim. Mücadele etmeye devam edeceğim. Bilirkişi ayrıca sanığın 1,03 promil alkollü olmasını, tanık ifadeleriyle sabit olan sağ şeride makas atmasını, kazanın meydana geldiği yerde tramvay inşaatı nedeniyle 30 kilometre hız sınırı olmasına rağmen çok hızlı çarpmasını dikkate almayarak sürücüyü kusursuz bulduğunu savunmuştu.

Konu ile ilgili başka kişiler ile iletişime geçtiniz mi?

Geçtim. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştüm. 35 dakika beni dinledi. Sırtımı sıvazladı. ‘Haklısın, konunun takipçisi olacağız’dedi. Hikaye. Hiçbir şekilde yardımcı olmadı. Bölge Adliye Mahkemesi’ne eşim ile birlikte tazminat dava için gittik. Hakime, verilecek olan paranın beş kuruşuna bile dokunmayacağımı söyledim. “Her duruşmaya gelip giden bir baba var karşınızda dedim. Bu baba, oğlunun kanıyla bu parayı alacağınızı mı düşüyorsunuz?” dedim. Dava dilekçemde bir şerh var bu olmazsa olmaz diye konuştum. Bu davanın sonunda ne kasko şirketinin ne karşı tarafın vereceği bir kuruşu bile cebime sokmam. Verilen para ile, öğrenim göremeyen çocukları okutacağımızı söyledim. Bunun adı ceza olmasın, öyle bir ödül ver ki, Bora'nın arkasından yetişebilecek Boralar olsun dedim.

Mahkemeye eşiniz ile birlikte gittiğinizi söylediniz. Eşiniz yaşanılan durumlar karşısında ne hissediyor?

Ben her şeyi içimde yaşıyorum. Eşim benden daha kötü durumda. Şu an telefon açsam mutlaka Bora’nın yatağının yanındadır. Biz mezar demiyoruz. Bora’nın yatağı diyoruz. Her gün gidiyor neredeyse, onunla konuşuyor. Biz, oğlumuzu daha toprağa vermeden, sanık serbest bırakıldı. Bu durum, canımızı daha da acıtıyor. Türkiye’de insanların cinayet işleyebilmesi için silaha, topa, tüfeğe gerek yok. Biz, adalet dilenmiyoruz. Biz, oğlumuzu öldüren kişinin hak ettiği cezayı çekmesini istiyoruz.

Bilirkişi raporunun doğru olmadığını kanıtlamak için neler yaptınız?

Raporun doğru olmadığını ispat etmek için, Makina Mühendisleri Odası (MMO) İzmir Şubesi’nden de davayla ilgili dosyaları teslim edip rapor hazırlanmasını istedim. Makine Mühendisleri Odası yetkilileri de, sürücüyü asli kusurlu buldu. Araç sürücüsünün, aracı hız limiti üzerinde sürdüğü, kaza sonrasında polis tarafından tutulan Kaza Tespit Tutanağı’nda ciddi eksikliklerin ve hataların olduğu, kaza tutanağının sadece sürücü beyanı ile hazırlandığı, ve ana kusurlunun sürücü, Mehmet Emrah Kurtoğlu’nun olduğu gibi ifadeler yer aldı. Ben bir baba olarak konunun peşini bırakmayacağım çünkü bu davadan çıkacak cezanın emsal olmasını istiyorum. 788 gündür uyumayan ve adalet adına her türlü araştırmayı yapan bir babayım. Benim ve kamuoyunun vicdanını rahatlatmaları gerekiyor.

YARIN: Baba: Şaka Gibi Ceza