Her hafta çarşamba günü Karşıyaka Çarşı İskele girişinde üyeleriyle birlikte, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlerinden ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine geri dönmesi için oturma eylemi yapan Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube, 159’uncu haftada da hükümete çağrıda bulundu. Konuya ilişkin basına açıklama yapan Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Veysel Beyazadam, şu şekilde konuştu:
“Bundan dört yıl önce 686 sayılı KHK ile işlerinden ihraç edilen birçok arkadaşımız oldu. Bu dört yıl boyunca arkadaşlarımızı korkutarak ve sindirerek yola getireceğini zanneden yolsuzlar oldu. Bu dört yıl boyunca sesimizi kısmak isteyen basiretsizler oldu. Bu dört yıl boyunca arkadaşlarımızın başını eğik görmek isteyen zavallılar oldu. Bu dört yıl boyunca zulme doymayan bir iştahla insanlığını yitirenler oldu. Bu dört yıl boyunca en temel hak olan yaşam hakkına göz diken gözü dönmüşler oldu. Bu dört yıl boyunca tabiat ananın tüm canlılara armağanı olan "ağaçları ve kökünü" çer çöp görenler oldu. Çok değil görülecektir ve çok yakındır ki; tüm bu kesimler, tarihin çöplüğüne gitmeye mahkumdur ve öyle de olacaktır.

İlk ihraç olan arkadaşlarımızın süreci dört buçuk yıl olsa da 07 Şubat 2017'deki o büyük ihraç furyasının içerisine yoldaşlarımızı da kattılar. İhraç arkadaşlarımızın deyişiyle; parasız eğitim ve parasız sağlık dedikleri için, demokratik bir toplumu savundukları için, eşit yurttaşlık hakkını ve barışı önemsedikleri için, en önemlisi de AKP iktidarının yanlışlarını eleştirdikleri için ihraç edildiler. On binlerce kamu emekçisinin ihraç edilerek siyasi manevra alanına döndürüldüğü o süreci dönemin en yetkili ağızları "Allah'ın bir lütfu" olarak nitelemişti. Darbe girişiminin lütuf olarak görülmesi şimdi anlaşılıyor ki kendilerinin ve yandaşlarının kasalarının doldurulması içinmiş. Vatan, millet, bayrak söylemlerinin kendi bekalarına bariyer yapılması içinmiş. Kindar ve dindar ülküsü içerisinde kimliksizleştirilmeye, edilgenleştirilmeye, tebaa haline getirilmeye çalışılan gençlik hedefi içinmiş. Ancak Anadolu'nun kadim halkları olarak diyoruz ki emeğimizle, sevgimizle, birlikteliğimizle yoğurduğumuz bu toprakları çar çur ettirmeyiz. Ne verilecek bir lokmamız vardır ne de kaybetmeye tahammül edeceğimiz bir hakkımız, ne sahipsiz ortak vatanımız vardır ne de başı eğdirilecek gençliğimiz! Emek ve demokrasi güçlerinin bileşeni olarak bir kez daha uyarı görevimizi yapıyoruz. Halklara hizmet için seçilmiş olanlar, halklara karşı duramazlar. Toplumun şimdilerde içerisinde bulunduğu kutuplaştırmanın kimseye özellikle sizlere de faydası yoktur. Unutmayınız ki rüzgar eken fırtına biçer. Gün gelir çıkardığınız bu köhne zihniyetin köhne kanunları sizleri yargılar. Gelin toplumsal barışı bir an önce hakim kılın. Aksi durum zaten mümkün değildir, sürdürülebilir değildir. Toplumsal uzlaşının ve barışın ilk koşulu dört buçuk yıl önce yaptığınız hukuksuzluğu düzeltmenizdir. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunu lağvedin ve komisyonun aldığı tüm ret kararlarını iptal edin. Arkadaşlarımızı derhal işlerine iade edin. Önünde sonunda olacağı budur. Biz haklıyız, işimize geri döneceğiz!”