Haber/ Özge GÜNERKEN

İzmirli mimar Polat Taşkın (50), yaklaşık 5 yıldır Bostanlı’da bir takı mağazası işletiyor. Eşinin takı tutkusu nedeniyle 14 yıl önce bu sektöre girdiklerini söyleyen Taşkın, mağazasının önünde 3 yıldır sokak kedilerine bakıyor. Bir yandan yavru kedilere bakarken zaman içinde onları sahiplendirmeye de başlayan Taşkın, yaklaşık 9 ay önce dükkanının önüne kafesli özel bir alan yaptırıp, önüne de “ücretsiz yavru kedi” tabelası koydu. Bu yöntemin çok ilgi çektiğini ve dükkanın önünden gelip geçen çocuğu, genci, yaşlısı herkesin kedileri sevmek için durakladığını söyleyen Taşkın, kendisinden sahiplendirme desteği isteyen hayvanseverlere de yardımcı olduğunu anlattı.  

Başlattığı gönüllü harekete “Ah Bir Kedim Olsa” sloganını da bulan Taşkın, Facebook ve Instagram üzerinden hesap açarak daha çok hayvansevere de ulaşmayı başardı.  

Hikaye soğuk bir kış günü başladı 

Şu anda iki köpeği olan Taşkın; kedilerle olan hikayesinin nasıl başladığını ise şöyle aktardı: “Takı dükkanını açtığımız ilk yıllarda şu an iki köpeğimden biri olan Paris’i sahiplendim. Paris ilk iki yıl bizimle akşama kadar dükkanda duruyordu. Herkesin sevgilisi olmuştu. Onun için dükkanın önüne bir kulübe yaptırmıştık. Soğuk bir kış günü dükkana geldim ve kulübenin içinde bana bakan 10 tane gözle karşılaştım. Anne kedi 5 minik yavrusunu soğuktan korumak için Paris’in kulübesine taşımıştı. O zamana kadar kedilerle ilgili pek bir bilgim yoktu. Ama madem ki buradalar, ben bu kedilere bakarım dedim. Tabii karınları doyduğu ve sevildikleri için kediler de dükkanın önünde büyümeye başladılar. Bu arada Paris de temelli olarak eve taşındı, çünkü kedilerle arası iyi değildi.” 

Taşkın 5 yavrudan bugün sadece bir tanesinin hayatta kalabildiğini belirleterek, “Eskiden dükkanımın önünde kafesli, korumalı bir alan yoktu. İlk 5 yavru kedimiz özgürce dolaşırlardı. Bir yavruyu FIP denilen hastalık nedeniyle kaybettik. Bir diğer yavru sanırım ve umuyorum ki çalındı. Çok güzel bir kediydi. Yine bir başkası kayboldu, bir daha izine rastlayamadık. İki kedimiz, Asil ve Panda kalmıştı geriye. Onlar burada büyümeye başladılar. 1.5 yaşına geldiklerinde Asil’e araba çarptı. Veterinere götürdük ve bir ayağı aksak da kalsa hayatını kurtarmayı başardık. Maalesef Asil de yaklaşık 1 yıldır ortalarda yok. Şu an Panda hala bizimle. Kedilerle aranızda bir sevgi bağı oluştuğunda ve bu bağ güçlendiğinde onları kaybetmek gerçekten sizi çok üzüyor” diye konuştu.  

 Tam 353 kediye yuva buldu 

 Taşkın, yavru kedileri sahiplendirme macerasının üzücü bir olay sonunda başladığını da belirterek şöyle devam etti: “Çevremizde birçok kedi ve yavru kedi var. Kedilerden ancak yakalayabildiklerimizi götürüp kısırlaştırabiliyoruz. Hepsini kısırlaştırmak mümkün olmuyor. Buraya gelenlere 5 yıldır zaten hep elimden geldiğince bakıyordum. Dükkanımın önünde olmayanları da akşamları besleme bölgelerine giderek besliyorum. Bir gün yine dükkanımızın önüne gelen bir yavru kediye sahip çıktım. Adını Pamuk koydum. Yan apartmanımızda kapıcının kızı Pamuk’u çok sevince ona ‘istersen al sen bak’ dedim. İlk sahiplendirdiğim kedidir Pamuk. Ama Pamuk dükkana o kadar alışkındı ki, kaçıp buraya gelmeye devam etti. Bir gün önümüzdeki caddeden geçerken araba ezdi ve Pamuk hayatını kaybetti. Çok üzüldük, eşimle günlerce ağladık. Bu cadde maalesef kediler için çok tehlikeli. Büyük olan kediler sokaktaki özgür hayatlarına alışkın, onların serbestçe dolaşmasına engel olamayız ama yavru kediler için bir şeyler yapabiliriz dedik. Ve ben dükkanımın önüne gelen veya bana getirilen yavru kedileri sahiplendirme işini ciddi şekilde yapmaya karar verdim. Pandemi döneminin başında kedileri sahiplendirene kadar caddeden ve diğer tehlikelerden korumak için geniş bir kafes yaptırdım. Pandemi öncesinde 20-30 kedi sahiplendirmiştim ama burayı yaptıktan sonra büyük ilgi gördü ve yaklaşık 9 ay içinde yuva bulduğumuz kedi sayısı dün itibarıyla 353’e yükseldi.”  

 Patili dostların ailelerini bulmasına aracılık ediyor 

Hayvansever Polat Taşkın, “Artık beni tanıyan, bilen birçok insan yavru kedileri bana sahiplendirmem için getiriyor. Ben de onlara yuva buluyorum. Aslında bir nevi aracılık yapıyorum. Yavru kediyi bana getirenlerle sahiplenen kişileri Whatsapp üzerinden tanıştırıyorum. Kedinin bundan sonraki takibini onlar yapıyor. Bana da ara sıra durumları hakkında bilgi veriyorlar. Yavru kedileri sahiplendirene kadar tüm bakımlarını, aşılarını yaptırıyorum. Sağ olsun semtimizdeki veteriner hekimler de bana bu konuda destek veriyorlar. 

Bu arada herkese kedi sahiplendirmiyorum. Özellikle çok küçük çocukları olan ailelere sahiplendirme yapmamaya çalışıyorum çünkü tırmalama gibi olaylar sonrasında kedilerin sokağa atılmasını istemiyorum. Hayvan sahiplenmek büyük sorumluluktur, dolayısıyla o sorumluluğu alabileceğine inandığım insanlara sahiplendirme yapıyorum” dedi.  

Ünlü oyuncular yavru kediye aşık oldu 

Ünlü oyuncu Ebru Cündübeyoğlu ve Hakan Yılmaz’ın da yolu Ah Bir Kedim Olsa Grubu ile kesişmiş. 

Polat Taşkın şöyle anlatıyor: 

“Yaklaşık 1 yıl önce, yağmurlu bir günde araba motoruna girmiş ağlayan bir yavru kediyi saatlerce uğraşıp kurtarmıştım. Sarı tüylü masmavi gözlü çok güzel bir kedicikti. Kuruladık, temizledik. Ertesi gün de, dükkanda küçük bir kafesimiz vardı oraya koyduk. O gün de Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’na bir oyun için Hakan Yılmaz ve Ebru Cündübeyoğlu gelmişlerdi. Gergedan Yapım’ın organize ettiği bir oyundu. Oyundan önce dükkanımın hemen yanındaki restorana yemek yemeye geçiyorlardı. Ebru hanım yavru kediyi görünce dayanamadı, ‘bir süre restoranda benimle durabilir mi’ diye sordu. ‘Tabii ki dönerken bırakırsınız’ dedim. Ama 2 saat olup da gelmeyince ben gideyim dedim. Ebru hanımın koynunda mışıl mışıl uyuyordu. Kıyamamış uyandırmaya. Sonra bana teslim ederken, ‘Biz bu yavruyu Gergedan Yapım olarak sahiplenelim’ dediler. Böylece sarışın yavruyu sahiplendirdik. Yavrunun adı Zyrtec oldu. Meğer Ebru hanımın kedi tüyüne alerjisi varmış ve oyun boyunca gözleri akmış. Alerji ilacının da adı Zyrtec olunca, yavruya da bu ismi vermişler. Hala İstanbul’da Gergedan Yapım’ın ofis kedisi olarak yaşamını sürdürüyor.”