Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979’da Nişantaşı’nda evinin sokağına girdiği sırada uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Mehmet Ali Ağca tarafından düzenlenen suikastın üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen, İpekçi’nin ölümünün üzerindeki sis perdesi bir türlü aydınlatılamadı, pek çok soru yanıtlanmayı bekliyor. 

Ne olmuştu?

Cinayetin ardından, 25 Haziran’da yapılan ihbar üzerine Beyazıt’taki bir kıraathaneyi basan polis, Kemal Mıhçıoğlu adına düzenlenmiş bir kimlikle Ağca’yı yakalamıştı. Ağca, cinayeti ülkücü arkadaşı Yavuz Çaylan’la birlikte işlediğini itiraf etmiş, Mehmet Şener’in cinayeti planladığını, Yavuz Çaylan’ın kullandığı bir otomobille olay yerine gittiklerini söylemişti. Maltepe Askeri Ceazevi’ne gönderilen Ağca, ölüm cezası istemiyle yargılanırken firar etti. Ağca, firarken gıyabında idam cezasına çarptırılmış, Yavuz Çaylan da üç yıl hapis cezası almıştı. Yıllar sonra Susurluk’ta yaşamını yitirecek ülkücü arkadaşı Abdullah Çatlı’nın evinde bir süre kalan Ağca, Oral Çelik tarafından İran’a kaçırılmıştı. Ağca sonrasında, Roma’da, Papa 2. John Paul’e suikast girişiminde bulunmuş, suçüstü yakalanmış, İtalyan mahkemelerince ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Ağca İtalya’dayken, Türkiye’de daha önce gıyabında verilen idam cezası, 1991’de çıkarılan infaz yasası gereği 10 yıl hapis cezasına dönüşmüştü. 

Çelişkili ifadeler

Ağca, ilk ifadesinde “İpekçi’yi tanımam. Toplumun şartları zorla silahı elime tutuşturdu ve üstün bir gazeteciyi öldürttü. Üzgünüm, pişman değilim” demişti. 11 Ekim 1979’da sıkıyönetim mahkemesinde, “Burjuvaziye kurşun atan bir kişi satılık katil değildir” derken, 24 Ekim 1979’da, firar etmeden önce çıktığı son duruşmada, “İpekçi’nin öldürülmesi olayında olduğum doğrudur. Fakat İpekçi’yi ben vurmadım. Onu öldürenleri tanıyorum” ifadelerini kullanmıştı. İpekçi cinayetinde “işin ortasında” olduğunu belirten ve Ağca’yı yurtdışına çıkaran Çelik’in avukatı İlhami Yelekçi ise Ağca’nın iddialarını yalanlayarak, “Ağca sapıklaşmış. Kendisini yakınen tanırım. Çelik’i de tanırım. Ağca bir katildir, bunun artık daha ötesi yok” ifadelerini kullanmıştı. Çelik, 2006’da FETÖ’nün yayın organı Bugün gazetesine “İpekçi’ye üç suikast girişimi oldu. Üçüncüsünde hayatını kaybetti. İki suikastı gerçekleştiremeyen arkadaşlar karikatürist Bedri Koraman’a yöneldi. Silah tutukluk yapınca vazgeçtiler. Herkes Mehmet Ali Ağca’yı kahraman sanıyor. Öyle değil” açıklamasında bulunmuştu.

Mumcu’nun kitabı

1981’de, Papa 2. John Paul’e düzenlediği suikast girişimi ardından Roma’da tutuklu yargılanan Mehmet Ali Ağca’yı gören ilk gazeteci Uğur Mumcu olmuştu. Roma’daki davanın savcısı, Ağca ve bağlantıları üzerinde çalışan Uğur Mumcu’dan yardım istemiş, Mumcu 1983’te resmi tanık olarak Roma’ya gitmiş ve Ağca ile yüz yüze görüşen ilk gazeteci olmuştu. Mumcu, hem Papa suikastı olayıyla ilgili ulaştığı bilgileri hem de İpekçi cinayeti ile ilgili bilgileri 1984 yılında yayımladığı “Papa, Mafya, Ağca” kitabında anlatmıştı.

Katledildiği evinin önünde anılıyor

Türk basın tarihinin öncü isimlerinden, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) önceki başkan vekili, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve başyazarı Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979’da Maçka’daki evinin önünde, Mehmet Ali Ağca tarafından düzenlenen suikast sonucu katledildi. Katledilişinin 43. yılında bugün saat 10.00’da Nişantaşı’ndaki Abdi İpekçi Anıtı önünde, saat 11.00’de de Zincirlikuyu’daki mezarı başında düzenlenecek törenlerle anılacak.

Öte yandan TGC Yönetim Kurulu, Abdi İpekçi için bir anma mesajı yayımladı. TGC, “Aradan geçen 43 yılda İpekçi cinayeti arkasındaki güçler ortaya çıkarılamamıştır. Cinayetin aydınlatılamaması, gazetecilere saldırıların önlenememesinde de büyük rol oynamıştır. Gazeteci cinayetlerinin, demokrasi ve siyaset ayıbı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, İpekçi’yi sevgi ve özlemle anıyoruz” açıklamasında bulundu.