Tarım, Orman Çevre ve Hayvancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım ORKAM Sen) İzmir Şube Yönetim Kurulu, bugün İzmir Barosu toplantı salonunda 10 Ekim Ankara Katliamında yaşananları kınadı. Tarım ORKAM Sen İzmir Şube Yönetim Kurulu, katliama ilişkin süren davada mahkemenin ailelere belirlediği manevi tazminat rakamını ‘gülünç’ bularak, basın açıklaması yaptı.

Tarım ORKAM Sen İzmir Şube Başkanı Çağdaş Topal’ın okuduğu ortak açıklamada şu sözlere yer verildi:

“Değerli Basın Emekçileri, Kaybettiğimiz Arkadaşlarımızın Değerli Aileleri, Siyasi partiler ve Emek Örgütü temsilcileri.

10 Ekim 2015 tarihinde, Arkadaşlarımız Türkiye’nin dört bir yanından sadece barış istemek için, kamu emekçilerinin, işçilerin, halkların barış özlemlerini haykırmak, geleceğe dair umutlarını yaşatmak için, ‘Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi!’ demek için Ankara’daydı Tek amaçları ülkemizin içine sürüklendiği baskı, şiddet ve kaos ortamına karşı emekten, barıştan ve demokrasiden yana güçlü bir ses vermekti. Fakat yoldaşlarımızın barış ve demokrasi söylemlerine kanla beslenen karanlık odaklar katliamla cevap verdiler.

Yüreğinde insan sevgisi ve barış özlemi dolu olan 103 arkadaşımızın katledilmesinin, 500’e yakın arkadaşımızın yaralanmasının acısı yüreklerimizde halen tazeyken bugün öfkemiz daha da artmakta Gerçek katiller dışarıda gezdiği için isyanımız her gün biraz daha büyümekte. Acımızı ve öfkemizi büyüten en büyük nedenlerden birisi de katliam öncesinden bugüne kadar siyasi iktidarın ve idarecilerin takındıkları tutum ve yargı sürecidir.

Siyasi iktidarın 10 Ekim’de yaşanan katliamın üzerini örtmek için yoğun çaba harcaması, olayda ihmali bulunan kamu görevlilerinin somut delillere rağmen yargıdan kaçırılması ve bugüne kadar kaybettiğimiz canlarımızı anmamıza bile polis şiddeti ile yanıt verilmesi, 10 Ekim katliamının asıl failleri hakkında yeterince ipucu vermektedir.

10 Ekim katliamını planlayarak yapanlar da önceden haber aldıkları halde hiçbir önlem almayıp, katillerin arkasındaki güçlerin ortaya çıkmasını engelleyenler de bellidir. Katiller tespit edilmiş ancak, katliamın yaşanmasında ihmali olanlar, katliamı önleyebilecekken, kılını kıpırdatmayanlar hala görevlerinin başındadır.

Ülke tarihinin en acı katliamı olmasına rağmen yetkililer tarafından hayatını kaybeden yoldaşlarımızın ailelerinin acılarına her geçen gün yenileri eklenmektedir. Katliamın yaşandığı günden beri yapılan bilinçli ihmaller, yargı sürecinde asıl sorumluların göz ardı edilmesi, Anmalara yapılan yasaklamalar gibi insanlık dışı yaklaşımlara bugün bir yenisi daha eklenmek istenmekte, katliamda ihmaller açık şekilde ortada olmasına rağmen Ailelerin açtığı tazminat davalarında gülünç rakamlar belirlenerek katliam basite indirgenmeye çalışılmaktadır.

10 Ekim’de hayatını yitiren üyemiz Mesut Mak’ın ailesi tarafından açılan manevi tazminat davasında Ankara 10. İdari mahkemesi tarafından verilen 60 bin TL Manevi tazminat kararı istinafa taşınmış Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari dairesi tarafından bu miktar eşi için 5 bin ve kızı için 15 bin TL gibi gülünç bir rakama düşürmüştür. Bu kararla ailelerin dinmeyen acılarının ne kadar hafife alındığı bir kez daha gösterilmiştir. Ülkedeki yargı sisteminin gelmiş olduğu durumdan bağımsız olmayan bir karar ile karşı karşıya olduğumuz açıktır.

O gün Yüreği insan sevgisiyle ve barış özlemiyle dolu 103 arkadaşımız yaşamını yitirdi. Yaklaşık 500 arkadaşımız yaralandı. Halen çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarına uğrayarak hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor.

10 Ekim 2015’ten bu yana yaşanan acı çok büyük ve tarifsizdir. Yüreğimizdeki acı hiçbir zaman dinmeyecektir. Hiçbir bedelin bu acıyı dindiremeyeceğinin farkındayız. Fakat mahkeme tarafından belirlenen bu komik tazminatlarla Türkiye tarihinin en kanlı katliamı olan 10 Ekim katliamının basitleştirilmesine, yok sayılmasına asla izin vermeyeceğiz ve Biliyoruz ki yüreğinde insan sevgisi olan milyonlarca insan da bizimle aynı duyguları paylaşmakta ve bu adaletsizliğe karşı aynı öfkeyi yaşamaktadır.

Buradan bir kez daha sesleniyoruz 10 Ekim davasında yaşanan bütün hukuksuzluklar giderilmeli Katliamda ihmali olan yetkililer yargılanmalı, hayatını kaybedenlerin yakınlarına yaşatılan zulüm ve haksızlıklara son verilmeli, Barışa ve adalete taraf olunmalıdır.

Ve diyoruz ki: Barış özlemimiz yerine gelinceye kadar mücadelemiz, bedeli ne olursa olsun devam edecektir. Gerçek katiller ortaya çıkarılıncaya ve gerçek adalet yerini buluncaya kadar and olsun ki durup dinlenmeyeceğiz, geri çekilmeyeceğiz, yılmayacağız. Affetmeyeceğiz, unutmayacağız, unutturmayacağız.”