Hazırlayan/ Engin YAVUZ

Eski bir şortla başladığın tatili aynı şortla bitirebildiğin, kimsenin kimseye karışmadığı, kuralların olmadığı bir yer Çandarlı.

“İki kanatlı büyük tahta kapıları ve içeride meyve ağaçlarının gölgelediği büyük avluları olan tek katlı, iki katlı evler sıralanırdı sokaklarda... Yazın tütün dizerlerdi evlerin avlularında... Akşamüzerleri otlaktaki inekleri almaya giderdi kızlar... Balıkçılar bol balıkla dönerdi denizden... Ya bisiklete binerdik, ya denize girerdik ya da akşamüzerleri rengarenk taşlar toplardık sahilden. Akşamları kasabanın sahilinde oturur, çekirdek çitleyip geleni geçeni seyrederdik. Yazlıkçıysanız okullar tatil olunca gidilir, açılınca dönülürdü. Küçücük, mutlu bir kasabaydı Çandarlı ve herkes birbirini tanırdı...”

Çandarlı tutkunu yol arkadaşım Petek Çakaloz, çocukluk yıllarındaki kasabayı böyle anlattı, sahilde, çarşının hemen önünde yanyana dizilmiş kahvehanelerden birinde kahvelerimizi yudumlarken...

İki günlük tatil

Çevreme baktım, karşıda, ardında rüzgar türbinlerinin sıralandığı tepenin önündeki plaj boştu henüz, sahil boyunca yürüyenler, sayıları giderek artan marketlerden alışveriş edenler vardı... Tam önümüzde kıyıya bağlanmış yorgun birkaç balıkçı teknesi...

Çoğu zaman Dikili'den dönerken, sırf sakin bir sahil kasabasında çay molası vermenin keyfini yaşamak için uğradığım Çandarlı'da iki gün kaldık bu kez.

Yarımadanın sokaklarında dolaştık, geceleyin poyrazın serinlettiği sahilinde tur attık, çarşısındaki küçük dükkanlardan alışveriş yaptık, dondurma yedik, limonatasının tadına baktık, Poyraz'dan gevrek, boyoz aldık. Rafinerinin ışıklarının aydınlattığı gökyüzünde yıldızları bulmaya çalıştık. Kale çevresinde, eski evlerden dönüştürülmüş, begonvillerle süslü pansiyonların sıralandığı daracık sokakları adımladık, güneşin vedasını izledik.

Hiç gitmeyenler için Çandarlı'yı biraz tanıtalım şimdi.

Eski bir balıkçı kasabası olan Çandarlı, Dikili'nin yaklaşık 7 bin nüfuslu mahallesi, tatil beldesi. İlçeye 18, İzmir'e 102 kilometre uzaklıkta...

Kale hep kapalı

Kraliçe kenti olarak bilinen Çandarlı'yı Amazonlar'ın kurduğu rivayet ediliyor. Buradaki antik kent ve kale adını Amazon Kraliçesi Pitane'den almış. Çandarlı'nın tarihi, belgelere göre Milat'tan önce 4000'li yıllara kadar uzanıyor ve o tarihten bu yana birçok uygarlık kurulduğu belirtiliyor. Bunlar arasında Hititler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Saruhanoğulları, Karesioğulları ve Osmanlı İmparatorluğu yer alıyor.

Çandarlı'daki en önemli tarihi eserlerden biri kasabanın sembolü Pitane Kalesi. Türkiye'nin en iyi korunmuş kalelerinden biri olarak biliniyor. Helenistik Çağ surlarıyla örülü olan kale 13. ve 14. yüzyıllarda Ceneviz şovalyeleri tarafından Yeni Foça'daki şarap yataklarını işletmek üzere inşa edilmiş, 1450-1500 ve 1814 yılında Türkler tarafından onarılmış, son olarak 1955 yılında restore edilmiş. Kale genellikle ziyarete kapalı ama niye kapalı bunu kimse bilmiyor.

Çandarlı'da konaklamak isterseniz geceleme fiyatları 200-300 lira arasında değişen birkaç küçük otel ve uygun fiyatlı çok sayıda pansiyon var. Uzun süreli tatiller için mobilyalı ev kiralamanız da mümkün.

Sakin tatil için

Sakin, sessiz, huzurlu bir tatili özleyenler için Çandarlı en uygun yerlerden biri. Temiz olduğu için tercih edilen ve soğukluğu nedeniyle nefes kesen denizi, plajı, kumsalı, restoran ve barları, lokantaları ve çarşısı ile Çandarlı, buraya ilk kez gelenlerde bile vazgeçilemeyecek alışkanlık haline geliyor.

“Gün boyunca denize girdik, sahilde balık avladık, kale ve çevresini dolaştık, alışveriş ettik, gün bitti, peki burada geceler nasıl geçiyor” diye merak edenler için yazalım, sahile gidilir.

Dilerseniz balık restoranlarından birine oturun, çipura, levrek, barbun, mırmır ya da karagöz yerken, dostlarınızla derin bir sohbete dalın, dilerseniz bir bara gidip içkinizi yudumlayın, müzik dinleyin. Sahil boyunca oturup çiğdem çitlemek de Çandarlı'nın en keyifli ve eski alışkanlıklarından biri. Masa ve sandalyelerini kumsala taşımış kafeteryalardan birine de oturabilirsiniz. Burada dalgaların sesini dinleyerek sohbet etmek de doyumsuz. Çocuklarınız için eski zeytinyağı fabrikasının arkasında 6D sinemanın, trambolinin ve hava hokeyinin bulunduğu, jetonlu oyuncakların yer aldığı oyun alanı, mendirekte de lunapark var. Çocuklarınız eğlenirken siz de buradaki küçük tezgahlardan hediyelik alabilirsiniz. Sahilde yürüyecekseniz, birer külah dondurma alarak yürüyüşünüze renk katabilirsiniz. Midye ve haşlanmış mısır satıcıları geceyi daha da lezzetli hale getirmek isteyenlerin uğrak yeri.

Çandarlı'ya gelirseniz kasabanın meşhur kebabından yemeden dönmeyin. Tırnak pide üzerine et, mantar, kaşar, mısır ve kızdırılmış tereyağ uygulanarak yapılan bu özgün kebabın tadı damağınızda kalacak.

Özetle; burası Çandarlı. Herkesin özgürce davrandığı bir yer. Petek'in deyişi ile “Eski bir şortla başladığın tatili aynı şortla bitirebildiğin, kimsenin kimsenin yaşantısına karışmadığı, herkesin gönlünce denize girip, gezip eğlenebildiği bir tatil beldesi...

Denizi çok soğuk

Çandarlı yüzmeyi sevenlerin en beğenecekleri tatil beldelerinden biri... Kasaba bir yarımada üzerinde kurulduğu için yarımadanın her köşesinden denize girmek mümkün. Suyunun soğukluğu tercih edilen özelliklerinden. Ege'nin en temiz denizine ve sahillerine sahip olmasıyla ünlenen kasaba bu özelliği ile yaz mevsiminde ziyaretçi akınına uğruyor. Kasaba sakinleri yaz boyunca soğukluğunu koruyan denizin ancak eylül ayında ısındığını söylüyor.