Türkiye’nin tanınmış gazetecilerinden ve televizyon programcılarından Enver Aysever, dijital medya platformu YouTube üzerinden yaptığı bir canlı yayın sırasında sarf ettiği sözler nedeniyle yargı kıskacına alındı. Aysever, yayınında siyasi ideolojiler üzerine yaptığı değerlendirmede, “Sağcılık suçtur. Sağcı olduğunuz zaman ahlaksız olursunuz ya da ahlakınız ahlaksızlık olur” ifadelerini kullanmıştı. Bu sözlerin sosyal medyada hızla yayılması ve tepki çekmesi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçerek soruşturma başlattı.
Emniyet birimleri tarafından hakkında gözaltı kararı uygulanan Aysever, polis eşliğinde emniyete götürüldü. Buradaki ifade işlemlerinin tamamlanmasının ardından, sağlık kontrolünden geçirilerek soruşturmanın yürütüldüğü Küçükçekmece Adliyesi’ne sevk edildi. Adliye koridorlarında bekleyen meslektaşları ve destekçileri, süreci endişeyle takip etti.
Savcılık “kin ve düşmanlığa tahrik” dedi
Adliyede savcı karşısına çıkan Enver Aysever, yayınındaki sözlerinin siyasi bir eleştiri ve düşünce özgürlüğü kapsamında olduğunu savunsa da, savcılık makamı aynı görüşü paylaşmadı. Soruşturma savcısı, Aysever’in sözlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde düzenlenen “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunu oluşturduğu kanaatine vardı.
Savcılık, Aysever’in ifadelerinin toplumun bir kesimini, benimsedikleri siyasi görüş ve inançları nedeniyle aşağıladığı ve kamu barışını bozmaya elverişli olduğu gerekçesiyle tutuklama talebinde bulundu. Dosya, tutuklama istemiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderildi. Mahkeme salonunda yapılan sorgunun ardından hakim, savcılığın talebini yerinde bularak gazeteci Aysever’in tutuklanmasına hükmetti.
İfade özgürlüğü sınırları nerede bitiyor?
Aysever’in tutuklanması, hukuk çevrelerinde ve kamuoyunda “ifade özgürlüğü” ile “nefret söylemi” arasındaki ince çizgiye dair hararetli bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Karara tepki gösteren hukukçular, siyasi eleştirilerin ne kadar sert olursa olsun tutuklama gibi en ağır tedbirle cezalandırılmaması gerektiğini savunuyor. Özellikle gazetecilerin fikir beyan ederken cezaevi tehdidiyle karşı karşıya kalmasının, basın özgürlüğü üzerinde "soğutucu etki" yaratacağı endişesi dile getiriliyor.
Öte yandan, kararı destekleyen kesimler ise Aysever’in kullandığı dilin eleştiri sınırlarını aştığını, toplumun geniş bir kesimini hedef alan genellemelerin kutuplaşmayı artırdığını ve bunun hukuki bir karşılığı olması gerektiğini öne sürüyor. Mahkemenin verdiği tutuklama kararı, sadece bir gazetecinin özgürlüğünden mahrum bırakılması değil, aynı zamanda dijital yayıncılıkta kullanılan dilin hukuki sonuçları açısından da emsal niteliği taşıyor.
Cezaevine gönderildi, itiraz süreci başlıyor
Kararın yüzüne okunmasının ardından Enver Aysever, polis ekipleri tarafından cezaevine götürülmek üzere adliyeden çıkarıldı. Aysever’in avukatlarının, tutuklama kararına karşı bir üst mahkemeye itiraz etmeye hazırlandığı öğrenildi. Avukatlar, müvekkillerinin sözlerinin bağlamından koparıldığını ve tutuklamanın orantısız bir tedbir olduğunu savunarak tahliye talep edecek.
Siyaset dünyasından da olaya ilişkin farklı tepkiler yükselirken, meslek örgütleri sürecin takipçisi olacaklarını duyurdu. Türkiye Gazeteciler Sendikası ve diğer basın meslek kuruluşlarının, önümüzdeki günlerde konuya ilişkin açıklama yapması bekleniyor. Aysever’in tutukluluk sürecinin ne kadar süreceği ve iddianamenin ne zaman hazırlanacağı ise yargılamanın seyrine göre netleşecek.




