SELİN YILDIRIM- Onun hikayesi, İzmir'in Aydın'a uzanan bir köyünde, dedesinin marangoz tezgahında yonttuğu bir selvi ağacı dalıyla başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Ampute Futbol Takımı’nın yıldız oyuncularından Atilla Altınçöp, bugün yeşil sahalarda top koştururken, çocukluğunda attığı ilk adımların ardındaki ilham verici serüveni anlattı. Doğuştan gelen engeli nedeniyle yaşıtları gibi yürüyemeyen Atilla için, dedesinin sevgiyle yaptığı selvi ağacından bastonlar, sadece bir destek değil, aynı zamanda hayata tutunma azminin de ilk sembolü oldu.
"Benden önce dedemin çabalaması beni hırslandırdı"
13 Temmuz 1995'te Aydın Karacasu'da dünyaya gelen Altınçöp, çocukluğunun protez gibi teknolojilerden uzak bir köyde geçtiğini anlatıyor. "Normal çocuklar gibi belli bir yaşta yürümeye başlamadım. Benim yürüme serüvenim çok daha uzun sürdü" diyen Atilla'nın hayatındaki dönüm noktası, dedesinin ona özel olarak yaptığı koltuk değnekleri olmuş. "Dedemin marangozluğa yatkınlığı vardı. Bizim köyde selvi ağaçları olurdu. Bana onlardan koltuk değnekleri yapardı. İlk yürümeye onlarla başladım. Benden önce dedemin benim için bu kadar çabalaması beni çok duygulandırıp hırslandırmıştı" sözleriyle, o günleri duygulanarak hatırlıyor.
Mahalle maçlarından milli takıma uzanan yol
Çocukluğunda arkadaşlarıyla "kolasına" maç yaparken tek amacı, diğerlerinden bir farkı olmadığını göstermekti. "Yeterince çaba gösterilip emek harcandığında aslında pek bir farkın oluşmayacağını göstermek istiyordum" diyen Altınçöp, bu süreçte arkadaşlarının da kendisine engelli muamelesi yapmamasının önemini vurguluyor. Ampute futboluyla ise 12-13 yaşlarında bir gazete küpüründe milli takımı görmesiyle tanışmış. O dönemde İzmir'de henüz bir takım yokken, Manisa'daki bölgesel turnuvalarla başlayan bu tutku, onu önce Ankara ve İstanbul takımlarına, ardından da milli takım serüvenine taşımış.

"Ailemin desteği olmasa bırakırdım"
Atilla Altınçöp, başarısının ardındaki en büyük gücün ailesi olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Henüz çocukken, haftanın üç günü Kuşadası'ndan İzmir'e antrenmanlara gidip gelmek onun için büyük bir zorluktu. "Ailem beni her gün antrenmanlara götürdü. Hem okula gidiyor hem de antrenmana geliyordum. O yol mesafesi çok yoruyordu. Muhtemelen ailemin desteği olmasa bırakırdım" diyerek, ailesinin fedakarlığının altını çiziyor.
Toplumun en büyük eksiği: Önyargı
Yıllardır profesyonel olarak spor yapmasına rağmen, hala toplumda "engelli" kelimesine yönelik önyargılarla karşılaştığını belirten Altınçöp, asıl engelin zihinlerde olduğunu söylüyor. "Hala dışarı çıktığımızda 'sen yapamazsın, edemezsin' gibi yaklaşımlarla karşılaşıyoruz. Daha hiç görmeden, fırsat verilmeden karar veriliyor. Oysa bir insanın yaratılışı o kadar mükemmel ki, eksik olan bir uzvun yerini başka bir şekilde doldurabiliyorsunuz. Görme engellilerin daha iyi duyması gibi. Vücut kendini güncelliyor. Bu adaptasyonu bozan ise insanların negatif düşünceleri oluyor" diyor.

Gençlere çağrı: "Vazgeçmek en kötü senaryo"
Ampute futboluna yeni başlayacak gençlere en önemli tavsiyesinin "asla vazgeçmemeleri" olduğunu belirten Atilla, bugün imkanların çok daha iyi olduğunu hatırlatıyor. "Benim başladığım dönemde bu kadar takım yoktu, bu kadar göz önünde değildik. Şimdi 11 yaşında kardeşlerimiz var, Yasin gibi... Gayet yetenekli. Deneyip kaybetmek, hiç denememekten iyidir. Bence buradaki en önemli aşama ve ilk adım sadece denemek. İsteyen herkes yapabilir."
Atilla Altınçöp, sözlerini tüm engelli bireylere ve topluma bir mesajla bitiriyor: "Gerçekten karşınızdakinin engeli, sizin aklınızdaki kadar oluyor. Siz ne kadar duvar örerseniz, atlaması o kadar zor oluyor. Benim tüm vatandaşlarımızdan isteğim; ilk önce algılarınızla değil, tanıyarak yargılamanız."






