Türkiye ekonomisinin en önemli gündem maddesi olan enflasyonla ilgili kritik veriler, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Milyonlarca memur, emekli ve asgari ücretlinin yanı sıra, kiracı ve ev sahiplerinin de nefesini tutarak beklediği haziran ayı enflasyon verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi'nde (TÜFE) bir önceki aya kıyasla yüzde 1,37'lik bir artış yaşandı.
Yıllık bazda bakıldığında ise, enflasyon yüzde 35,05 olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 71,60 seviyesinde olan yıllık orandaki bu düşüş, ekonomi çevreleri tarafından "baz etkisi" olarak yorumlanıyor. Geçen yılın yüksek enflasyonist döneminin endeks hesaplamasından çıkmasıyla birlikte, yıllık oranda matematiksel bir gerileme yaşansa da, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 43,23'lük artış, hayat pahalılığının vatandaşın cebini yakmaya devam ettiğini gösteriyor. Haziran ayı verisiyle birlikte, 2025 yılının ilk yarısını kapsayan 6 aylık kümülatif enflasyon oranı ise yüzde 16,67 olarak kesinleşti. Bu rakam, özellikle memur ve emeklilerin maaş zamları için belirleyici olacak.
Harcama gruplarında ateş ve su: konut uçtu, gıda geriledi
Haziran ayı enflasyon verilerinin en dikkat çekici detayı, ana harcama grupları arasında yaşanan sert ayrışma oldu. Aylık bazda, vatandaşın bütçesinde en büyük ağırlığa sahip olan gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yüzde 0,27'lik bir düşüş yaşanması, yaz aylarının gelmesiyle birlikte sebze ve meyve fiyatlarındaki gerilemenin bir yansıması olarak görüldü. Bu düşüş, aylık genel enflasyon rakamını aşağı çeken en önemli faktör oldu.
Ancak, madalyonun diğer yüzünde, barınma krizi ve kira artışlarının bir yansıması olarak konut harcamalarındaki yükseliş vardı. Konut grubunda aylık yüzde 2,62'lik bir artış yaşanırken, ulaştırma grubundaki artış ise yüzde 2,38 oldu.
Yıllık tabloya bakıldığında ise, vatandaşın sırtındaki yükün ne kadar ağırlaştığı daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Yıllık bazda en yüksek artış, yüzde 65,54 ile konut grubunda yaşandı. Bu, kira ve diğer barınma maliyetlerindeki fahiş artışların resmi bir teyidi niteliğinde. Konut grubunu, yüzde 73,33 ile lokanta ve oteller, yüzde 38,70 ile sağlık ve yüzde 36,21 ile çeşitli mal ve hizmetler takip etti. Yıllık bazda gıda fiyatlarındaki artış ise yüzde 30,20 olarak ölçüldü. Bu rakamlar, yıllık enflasyonun genel seyrine en fazla katkıyı, sırasıyla konut (+%9,22 puan), gıda ve alkolsüz içecekler (+%7,60 puan) ve ulaştırmanın (+%4,51 puan) yaptığını gösteriyor.
Milyonlarca kişi için zam günü: emekli ve memur maaşları nasıl etkilenecek?
TÜİK'in açıkladığı yüzde 16,67'lik 6 aylık enflasyon oranı, milyonlarca emekli ve memurun temmuz ayında alacağı zam oranını da büyük ölçüde belirledi. Buna göre, maaş artışları şu şekilde şekillenecek:
-
SSK ve Bağ-Kur Emeklileri: Bu grupta yer alan emeklilerin maaşları, doğrudan 6 aylık TÜFE oranında artırılıyor. Dolayısıyla, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarına yüzde 16,67 oranında zam yapılacak.
-
Memurlar ve Memur Emeklileri: Memurlar ve memur emeklilerinin zam hesabı ise biraz daha farklı. Bu grup, toplu sözleşme gereği yılın ilk yarısı için aldıkları zammın üzerindeki enflasyon farkını ve ikinci yarı için belirlenen toplu sözleşme zammını alıyor. Bu hesaplamaya göre, memurlar için 6 aylık enflasyon farkı yaklaşık yüzde 10,33 olacak. Bunun üzerine, yılın ikinci yarısı için öngörülen yüzde 5'lik toplu sözleşme zammı eklendiğinde, memur ve memur emeklilerinin toplam zam oranı yüzde 15,85 civarında olacak.
Bu rakamlar, kök maaşlara uygulanacak ve en düşük emekli aylığı gibi taban aylıklar için hükümetin ayrıca bir refah payı düzenlemesi yapıp yapmayacağı merakla bekleniyor.
Çekirdek enflasyon ne söylüyor? Altta yatan eğilim güçlü
Ekonomistlerin, para politikasının etkinliğini ölçmek için yakından takip ettiği çekirdek enflasyon göstergeleri de, fiyat artışlarındaki yapışkanlığın devam ettiğini gösteriyor. İşlenmemiş gıda, enerji, alkollü içkiler, tütün ve altın gibi oynak kalemlerin hariç tutulduğu B Endeksi'nde, yıllık artış yüzde 34,62 olarak gerçekleşti. Aylık artış ise yüzde 1,76 oldu.
Bu durum, ekonomideki temel mal ve hizmet gruplarında fiyat artış eğiliminin, gıda ve enerji gibi geçici faktörler dışarıda bırakıldığında dahi güçlü bir şekilde sürdüğünü ortaya koyuyor. Çekirdek enflasyonun yüksek seyretmesi, Merkez Bankası'nın sıkı para politikasına devam etmesi için önemli bir gerekçe olarak görülüyor.
Alternatif hesaplama: ENAG enflasyonu yüzde 68,68 dedi
TÜİK verileri kamuoyu ile paylaşılırken, bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) da kendi hesaplamalarını duyurdu. TÜİK'in rakamlarının aksine, ENAG'a göre haziran ayında tüketici fiyatları aylık yüzde 3,05 arttı. ENAG'ın hesapladığı yıllık enflasyon oranı ise yüzde 68,68 oldu.
İki kurum arasındaki bu devasa fark, kamuoyunda "hissedilen enflasyon" ile "resmi enflasyon" arasındaki makasın ne kadar açık olduğuna dair tartışmaları da yeniden alevlendirdi. Vatandaşlar, çarşıda ve pazarda karşılaştıkları fiyatların, ENAG'ın verilerine daha yakın olduğunu savunurken, ekonomi yönetimi politikalarını TÜİK verilerine göre şekillendiriyor. Bu durum, özellikle maaş zamları ve kira artışları gibi konularda, verilerin güvenilirliğine dair süregelen bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.