Haber/ Didar DEMİRCİ

PTT A.Ş. bünyesinde hizmet veren taşeron firma çalışanlarını tek çatı altında toplayan PTT Sen’e, taşeron firma sahiplerinin baskısı sürüyor. Bu süreçte sendikalı olmaları ve sendikal faaliyetlere destek vermeleri nedeniyle işten çıkartılan PTT Sen üyeleri, işlerine dönmek ve haklarının verilmesi için İstanbul, İzmir ve Bursa’da günlerdir oturma eylemleri düzenliyor. Öte yandan İzmir’deki süreci anlatan PTT Sen Genel Mali Sekreteri Uğur Cengar, Ege Bölgesi'nde faaliyet gösteren Park Konak şirketinin mahkeme yoluyla, PTT Sen’in yetkisine itiraz ettiğini, ancak bu itirazın 24 Aralık 2020 günü Uşak İş Mahkemesi'nde reddedildiğini söyledi. Cengar, “PTT A.Ş. içerisinde müfettişler tarafından yapılan soruşturmada Park Konak firmasının personelini sendikaya üye olmamaları ve faaliyet yapmamaları konusunda baskı, mobbing ve işten atma ile tehdit ettiği raporlanmıştır” dedi.

'Sendika üyesi olamaz'

Park Konak firmasının tüm çabalarının yanıtsız kaldığının altını çizen Cengar, konuya ilişkin şu iddiaları öne sürdü: “Bütün bu baskılara rağmen PTT Sen çatısı altında firma personelinin örgütlenmesi daha güçlenmiştir. Park Konak firması bu hezimetten sonra da son kozlarını oynayarak firma sahibi, firma müdürünü, sarı sendika diye tabir ettiğimiz Öz Haber İş Sendikası ile anlaşarak, bu sendikanın İzmir İkinci Başkanı yapmıştır. Ne tesadüf ki, bu firma müdürünün bacanağı Denizli'de, yeğeni ise Muğla'da firma yetkilisidir. Tabi burada anayasayı ve kanunları hiçe saymaları yetmemiş gibi yine hukuku hiçe sayarak, bir firma yöneticisinin bırakın sendika yöneticisi olması, sendika üyesi dahi olması yasakken, bu girişimde bulunulmuştur. Tabi bu hak, hukuk ve yasa tanımazların asıl amacı bu da değil. Asıl gaye bu kanunsuzluklarının önüne yasal perde çekerek PTT Sen'e bağlı sendika üyelerinin Toplu İş Sözleşmesi'nden yararlanacakları tüm sosyal haklardan onları mahrum bırakmakla bu süre zarfında içinde yetkili olan PTT Sen'in üye sayısını baskı, mobbing ve tehditle düşürerek, ödemekle mükellef olacakları paraları ceplerinde tutup, sosyal haklar elde edecek olan işçiyi çaresiz bir şekilde kendilerine mahkûm bırakmaya çalışmaktır.”