Ali Koray ÖZANDAÇ (Tüm Etkinlik Sektörü İşveren Sendikası Genel Başkanı)

Kovid-19 tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 7’den 70'e herkesi etkiledi. Gerek dünya ekonomisi gerek Türkiye ekonomisinin hedef alındığını düşündüğümüz bu süreçte etkinlik sektörü olarak bizler ekonomik ve manevi olarak pandemiden en olumsuz etkilenen ve ilk darbeyi yiyen sektör olduk.

İptal olan sözleşmelerimiz, düşen etkinlik adetlerimiz, yükselen maliyetlerimiz yetmiyormuş gibi kira giderlerimiz ve kapora iadeleri…

Özellikle ‘kapora’ konusunu detaylı şekilde ele almak gerektiğini düşünüyorum. Bu süreçte bir takım insanlar ‘Teslim edilmeyen hizmetin bedeli alınmaz’ tezini ortaya attılar. Bizim buna katılmamız mümkün değil. Bu konuda kendi yorumumuzla yetinmeyip, duayen hukukçulardan ve bilirkişilerden görüş istedik.

Zira; etkinlikler için anlaştığımız sayılı ve özel günler; ‘sezon’ adı verilen kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde kalıyor. Sezonda gerçekleştirdiğimiz organizasyon sayısı, vaat ettiğimiz hizmetin eksiksiz teslimi için yine belirli bir sayıda kalıyor.

Bizler aslında misafirlerimize onlara özel olacak rezerv bir ‘zaman’ satıyoruz. Sattığımız bu ‘Zaman’ı, etkinliğin gerçekleşeceği tarihe kadar saklayıp bekletip, işletmelerimizde bulundurmamız gereken personelimiz ile birlikte, kira, kurumsal vergiler, tesislerimizdeki iyileştirme ve bakım çalışmaları vb. giderlerini karşılayıp, bu süreçte de etkinliğin içeriğinde vaat ettiğimiz özelliklere göre hazırlıklarımızı yapıyoruz.

Sözleşmeler esnasında talep ettiğimiz ‘kapora’ (Etkinlik için belirlenen toplam ücretin en az 1/3’ü) bu vb. giderler ve hazırlık aşaması için kullanılıyor. Sonrasında tahsili istenilen kalan 2/3’lük kısmı ise verilen hizmet karşılığı olarak alınıyor.

Fakat sektörün işleyiş içeriğiyle ilgili yeterli bilgi sahibi olunmadığı için kamuoyunda kapora iadeleri ile ilgili işletmelerimize karşı olumsuz bir bakış açısı geliştirildi ve müşterilerimizle karşı karşıya gelmek durumunda kaldık. Şu an işletmelerimiz resmi olarak kapatılmamış gibi görünse de aslında kapatıldık. Oyun oynanmayan, ikram hizmetlerinin olmadığı ve bir saat gibi bir zaman dilimine sıkıştırılmış ne bir düğün ne de bir etkinlik düşünülemez.

Tabi ki böyle bir dönem devletimiz, halkımızı korumak için çeşitli önlemler almak zorunda ve bu konuda devletimizin aldığı kararlara saygı duyuyor ve sonuna kadar destekliyoruz. Fakat 1 Temmuz’dan itibaren dile getirmeye çalıştığımız gibi ‘bulaş’ın ana kaynağı vergi veren, yetkili ve denetlenen belirli mekanlarda yapılan düğün ve organizasyonlar değil. Çünkü biz profesyonel işletmeler olarak bize bildirilen tüm önlemleri aldık ve her gün yurdumuzun her ilinde her müessesesinde denetlendik. Oysaki açık alanlarda bulaşın adeta olmayacağı yönlendirmesi ile mahalle aralarına, bina bahçelerine, köy meydanlarına, villa ve sokaklara dağılan denetimsiz etkinlikler sonucunda; bizim de korktuğumuz gibi salgın artış gösterdi. Şu anda denetimsiz düğün ve etkinikler yasaklanmış durumda. Keşke bu tedbirler 1 Temmuz itibarıyla uygulanmış olsaydı da salgın yada diğer adıyla bulaş bu seviyelere ulaşmazdı.

Ülkemizde ortak örf ve adetlerimizin başında gelen kına, düğün, nişan gibi merasimler; çiftlerimizin hayatında bir kez yaşanabilecek özel günlerdir. Bunların iptali, çiftlerimizi ve ailelerini ziyadesiyle üzülmüş ve zor günler geçirmişlerdir. Her ne kadar onlara hatıralarında yaşatacakları güzel bir anı sağlamaya çalışsak da mekanlarımıza getirilen her kısıtlama ve tedbir ile biz mekan sahipleri ve etkinlik yöneticileri; sürekli zorlandık ve maalesef suçlandık. Hali hazırda paydaş çalıştığımız 50 kadar meslek grubu ile birlikte on binlerce firma da şu an bizler gibi zor günler geçirmektedir.

Elbette ki toplum sağlığı her şeyin üstündedir; bizler de devletimize ve halkımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getireceğiz. Lakin; sektörümüzü ilgilendiren kararlar alınırken komisyonlarda bizleri temsilen ETKİNLİK-SEN olarak bulunmak, tecrübeli temsilcilerimiz ile karar vericilere fikir verip çözümler üretmek istiyoruz.
İşte bazı önerilerimiz;

- Etkinliklerimize gelen davetlilere HES Kodu Uygulaması tüm yurtta istisnasız zorunlu hale getirilebilir.

- Kapora iadelerinde Tüketici Hakem Heyetlerinde sektörümüzü temsilen bir uzmanın bulunması sağlanabilir

- İl Pandemi Kurullarında sektörümüzü temsilen uzman bir temsilcimizin bulunması imkanı tanınabilir

- Etkinlik içeriğine göre sınıflandırma yapılıp ona göre ‘kapalı ve hijyenik kutularda ikram hizmetleri düzenlenebilir. Bu ikramlar gıda uzmanları tarafından denetlenebilir.

- Etkinlik süreleri misafirlerin toplanma ve ritüellerin süreleri nazara alınarak 90 dakikaya yükseltilebilir.

- Bizlere, bundan sonra uygulanacak kısıtlamalarınbaşlayacağı ve biteceği zamanlar için bir tarih öngörüsü verilmesi gerekir.

- Toplamda 55 gün yarı aktif bir şekilde çalışabildiğimiz 2020 yılı için kiralayanı kamu veya özel her kim olursa olsun kira bedelleri yüzde 50 olarak alınması devletimizce tavsiye edilebilir.

- Vergi ve SGK ödemelerinde muafiyetler tanınabilir.

- Kapalı olduğumuz dönemler için su ve elektrik fatura bedelleri alınmayabilir.

Öncelikle ülkemizin ve dünyanın salgının yarattığı bu olumsuz durumdan bir an önce kurtulmasını diliyor, kısa sürede atlatılacağına inandığımız bu zor süreçte devletimizin, kolluk kuvvetlerimizin ve tüm sağlık çalışanlarımızın yanında olduğumuzun bilinmesini isterim.