Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına çözüm bulmak ve vergi sistemini daha adil bir zemine oturtmak amacıyla, AK Parti tarafından hazırlanan 21 maddelik yeni bir kanun teklifi Meclis Başkanlığı'na sunuldu. "Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" adını taşıyan bu torba yasa, özellikle şirketlere sağlanan bazı vergi avantajlarında köklü değişiklikler öngörüyor. Yıllardır süresiz olarak uygulanan yatırım teşviklerinden, Ar-Ge personelinin maaşlarındaki vergi istisnalarına kadar pek çok kritik alana dokunan bu düzenlemeler, ekonomide yeni bir dönemin habercisi olarak nitelendiriliyor. Hükümet kanadı, bu paketin amacının vatandaşa yeni bir vergi yükü getirmek değil, tam aksine mevcut sistemdeki adaletsizlikleri gidermek, vergi tabanını genişletmek ve kayıt dışı ekonomiyle daha etkin bir mücadele yürütmek olduğunu vurguluyor.
Yatırım teşviklerinde 'süresiz' döneme son
Yeni paketin en devrimci ve en çok tartışılacak maddelerinden birini, yatırım teşvikleri kapsamında uygulanan indirimli kurumlar vergisi düzenlemesi oluşturuyor. Mevcut sistemde, bir şirket yatırım teşvik belgesi aldığında, bu yatırımdan elde ettiği kazançlar için, herhangi bir süre sınırı olmaksızın, indirimli kurumlar vergisi uygulayabiliyordu. Bu durum, bazı büyük firmaların yıllar boyunca, hatta on yıllarca normalden çok daha düşük oranlarda vergi ödemesine olanak tanıyor, bu da hem vergi adaletini zedeliyor hem de devletin vergi gelirlerinde önemli bir kayba neden oluyordu.
Meclis'e sunulan yeni teklifle, bu "süresiz" vergi avantajı dönemine son veriliyor. Düzenlemenin yasalaşması halinde, yatırım teşvik belgesi kapsamında indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanma süresi, indirim hakkının kullanılabileceği ilk hesap döneminden itibaren en fazla 10 hesap dönemi ile sınırlandırılacak. Bu 10 yıllık sürenin sonunda, şirketler diğer tüm firmalar gibi standart kurumlar vergisi oranına tabi olacaklar. Bu değişiklikle, teşviklerin yatırımın ilk ve en zorlu yıllarında bir "can suyu" olması, ancak sonrasında adil bir vergi rekabeti ortamının oluşması hedefleniyor.
Teklif, bu sınırlamaya paralel olarak, sistemde bir standartlaşma da getiriyor. Tüm yatırımlar için kurumlar vergisi indirim oranı, standart olarak yüzde 60 şeklinde belirleniyor. Ayrıca, kazanç olmasına rağmen çeşitli nedenlerle kullanılamayan yatırıma katkı tutarlarının, sonraki yıllara devredilerek süresiz bir şekilde kullanılması uygulamasına da son veriliyor. Yeni düzenlemeye göre, bir dönemde kullanılmayan yatırım katkı tutarları, müteakip dönemlerde dikkate alınamayacak. Cumhurbaşkanı'na ise, belirli koşullarda, yatırıma katkı tutarının yüzde 50'sini geçmemek üzere, firmaların diğer faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlara da indirimli vergi uygulatma yetkisi veriliyor. Bu yetki, stratejik yatırımların daha hızlı hayata geçirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor.
Ar-ge'nin 'süper starlarına' vergi istisnası tavanı
Teklifin ikinci kritik ayağını ise, Türkiye'nin teknoloji ve inovasyon ekosistemini desteklemek amacıyla uygulanan Ar-Ge, tasarım ve destek personeli teşviklerinde yapılan değişiklikler oluşturuyor. Mevcut sistemde, 5746 sayılı kanun kapsamında, Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde çalışan personelin maaşları üzerinden gelir vergisi stopajı ve damga vergisi alınmıyor. Bu durum, firmaların nitelikli mühendis ve tasarımcı istihdam etmesini kolaylaştıran önemli bir teşvik olarak görülüyordu.
Ancak, bu istisnanın herhangi bir üst sınırı olmaması, zamanla amacını aşan ve adaletsiz bir yapıya bürünen uygulamalara yol açtı. Özellikle, çok yüksek maaşlar alan (aylık 1 milyon TL'yi aşan) sınırlı sayıdaki üst düzey yönetici, direktör veya "süper star" olarak nitelendirilen personelin, bu istisnadan orantısız bir şekilde faydalandığı, vergi teşvikinin ise tabana, yani projedeki diğer mühendis ve çalışanlara yeterince yansımadığı tespit edildi.
Yeni düzenleme ile bu duruma bir "tavan" getiriliyor. Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin gelir vergisi stopajı teşviki ve damga vergisi istisnası, aylık brüt asgari ücretin 24 katı ile sınırlandırılacak. Bu tutarın üzerindeki ücretler, normal vergilendirme rejimine tabi olacak. Daha da önemlisi, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (Teknokentler), Ar-Ge merkezleri ve diğer araştırma altyapılarında görev yapan personel için ise bu tavan daha yüksek tutularak, brüt asgari ücretin 40 katı olarak belirleniyor. Bu kademeli tavan uygulamasıyla, bir yandan teşvik sisteminin suiistimal edilmesinin önüne geçilmesi, diğer yandan da Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminde faaliyet gösteren firmalara ve çalışanlara bu desteklerin daha adil ve dengeli bir şekilde dağıtılması hedefleniyor.
Serbest bölgelere ihracat dopingi
Torba yasanın getirdiği bir diğer önemli yenilik ise, Türkiye'nin ihracat kapıları olan serbest bölgelere yönelik. Mevcut durumda, serbest bölgelerde üretim yapan firmaların, bu bölgeden yurt dışına yaptıkları satışlardan elde ettikleri kazançlar gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutuluyordu. Ancak, bir serbest bölgeden diğerine yapılan satışlar, bu istisnanın kapsamı dışında kalabiliyordu.
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nda yapılan yeni değişiklikle, bu alan genişletiliyor. Artık, serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin, mallarını bulundukları serbest bölge içinde veya Türkiye'deki diğer serbest bölgelerde faaliyet gösteren başka firmalara satmaları durumunda, bu satışlardan elde ettikleri kazançlar da gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulacak. Bu düzenlemenin, özellikle serbest bölgeler arasında bir "tedarik zinciri" ve "üretim ekosistemi" oluşmasını teşvik etmesi, ara malı üretimini desteklemesi ve dolayısıyla Türkiye'nin genel ihracat kapasitesini artırması bekleniyor. Bu, ihracat odaklı büyümeyi hedefleyen ekonomi programıyla da uyumlu, stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Bu yeni ekonomi paketi, getirdiği sınırlamalar ve düzenlemelerle, Türkiye'nin vergi politikasında yeni bir sayfa açıyor. Teşviklerin daha ölçülü, daha adil ve daha hedefe yönelik hale getirilmesi, uzun vadede daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekonomik yapının oluşmasına katkı sağlayabilir. Gözler şimdi, bu kritik teklifin Meclis'teki görüşme sürecinde ve yasalaştıktan sonra piyasalar üzerindeki etkilerinde olacak.