Haber / Didar DEMİRCİ

Türkiye’nin kestane üretimi 76 bin tonu bulurken bunun yarıya yakını Ege bölgesinden elde ediliyor. Çoğunlukla Ödemiş, Beydağ, Tire ve Aydın gibi bölgelerde üretilen kestane, Çanakkale'den esen rüzgarla taşınan mikroorganizmalar nedeniyle kanser hastalığına yakalandı. Kestane dal kanseri olarak bilinen hastalıkla mücadelede ise ruhsatlı bir ilacın bulunmaması, üreticileri zor durumda bırakıyor. Kestane üreticisi ise çareyi kanserli dalı kesmekte veya yeni sağlıklı fideler dikip büyütmekte buluyor. Azalan ürün miktarı nedeniyle de Çin'den ithal edilen kestane yurtiçi pazarlara dağıtılıyor.

Ege Yaş Meyve ve Sebze İhracatçı Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, kestanenin Ege bölgesi açısından son derece önemli bir ürün olduğunu söyledi. Bu yılın ilk 10 ayında kestane üretiminin 5 bin 18 ton olarak gerçekleştiğini ve karşılığında 17 milyon 592 bin dolar (yaklaşık 197 milyon TL) döviz kazandırdığını kaydeden Uçak, “Ürünün neredeyse yüzde 75'ine denk gelen kısmını İtalya'ya satıyoruz. Dünyanın 33 ülkesine Ege'nin kestanesini gönderiyoruz. Kestane üretiminin artırılması ve yaşanan sorunların biran önce çözülmesiyle kısa sürede bu miktarı yukarılara çekebiliriz” dedi.

DENEME YANILMAYLA

Bölgedeki kestane üreticisinin kansere karşı deneme yanılma yöntemiyle mücadele ettiğini dile getiren Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, “Konuya ilişkin bir uzman yok. Üretici deneme yanılma yollarıyla mücadeleyi sürdürüyor. Kestane ağaçlarındaki kanserli bölgeyi keserek ya da kazıyarak ağacı kurtarmaya çalışıyorlar. Kanserin yayılımını önlemek adına budama araçlarının dezenfekte edilmesi çok önemli. Bu noktada Büyükşehir’le beraber üreticiye dezenfektan yardımı yapıyoruz” diye konuştu. Eriş, üreticinin sağlıklı yeni kestane fideleri dikerek açığı kapatmaya çalıştığının da altını çizdi.

'BİR ŞEY YAPILMIYOR'

CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, bu hastalıkla ilgili yaklaşık 2.5 yıl önce meclise araştırma önergesi sunduğunu hatırlattı. Polat, “Ülkemizde önemli ekonomik değeri olan ve gelecek nesillere ulaştırılması gereken bir ürün de kestane. Ama kestane dal kanseri hastalığına kesin çözüm getirecek hiçbir şey yapılmıyor. Bunun için araştırma enstitüsü kurulmasına yönelik kanun teklifi verdik. Fakat bizim kanun teklifimizden sonra İncir Araştırma Enstitüsü’ne bu konularla ilgili yetki verilmiş. İncir araştırma enstitüsü bünyesinde çok yeterli olmayan bir çalışma yönetilmeye çalışılıyor. Fakat bu çalışma da -mış gibi bir çalışma” ifadelerini kullandı.

EN ETKİN TEDAVİ AŞILAMA

İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’nün yayınladığı kestane kanseriyle mücadele yöntemleriyle ilgili rapora göre, hastalıkla mücadelede bugüne kadar en etkin olan yöntemin, hypovirülent ırkları kullanmak olduğu belirtiliyor. Bir tip aşılama şeklinde gerçekleşen mücadele yönteminde hypovirülent ırkının kanser yapan virülent tipe bulaşmasıyla kanserli bölgenin iyileşebileceği belirtiliyor. Ancak bunun için de hypovirülent türü ile kanserli türün uyumlu olması gerektiği ifade ediliyor.