Haber / Murat Ervin

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta sevinç içinde kutlanırken, Türkiye'nin dört bir yanındaki 18 yaş altındaki çocuklar ise çalışmayı sürdürecek. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre 18 yaşına kadar her insan 'çocuk' olarak kabul ediliyor. Türkiye'nin hazırlayıp uygulamaya soktuğu Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'e göre ise Türkiye'de 14 yaşını bitirmeyenlerin bile 'işçi' olarak çalıştırılmasının önü açıldı. Yine 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre çocuk çalıştırma yaşı 15 olarak belirlenmiş olmasına karşın hafif işlerde de bu yaşın 14’e indirilebileceği vurgulanmakta.

2 MİLYON 'ÇOCUK İŞÇİ'

Türkiye'nin 2021 yılında çocuk nüfusu 22 milyon 738 bin 300 olarak belirlenirken, TÜİK verilerine göre bu sayının 720 bini, DİSK'in hazırladığı rapora göreyse yaklaşık 2 milyonu işçi olarak çalıştırılıyor. Çalışan çocukların yüzde 79.7'si 15-17 yaş grubunda yer alırken çocukların yüzde 4.4'lük kısmı 5 ila 11 yaş aralığında yer alıyor. Söz konusu çocuk işçilerin yüzde 45.5'i hizmet sektöründe çalışırken yüzde 30.8'i tarım ve yüzde 23.7'si sanayi sektöründe hizmet veriyor. Anket çalışmasının 2019 yılı verilerini yansıttığı göz önüne alındığında bu sayısının günümüzde çok daha fazla olduğu tahmin edilmekte.

AYDA 1275 TL

TÜİK verilerinin dışında, yaklaşık 1 milyon 845 bin çocuk çırak ve stajyer adı altında ucuz emek sömürüsüne maruz kalıyor. SGK verilerine göre Ocak 2022 itibarıyla ülkede 353 bin çırak ve 1 milyon 492 bin stajyer öğrenci bulunuyor. 18 yaş altındaki çırak ve stajyerlere asgari ücretin yüzde 30'una denk gelen 1275 TL aylık veriliyor. Kalfalık belgesi alan 12'nci sınıf öğrencilerine ise asgari ücretin yarısı olan 2 bin 125 TL ödeniyor.

121 KAT FARK

Söz konusu verilere baktığımızda ülkemizde 5-15 yaş arasında yaklaşık 400 bin çocuğun günde 20 ila 50 lira arasında çalıştırılıyor. Bu sonuçla 5-15 yaş grubu 400 bin çocuk günde ortalama 14 milyon liraya çalışırken aynı yine aynı süre kadar çalışan 400 bin asgari ücretlinin geliri ise 1 milyar 700 milyon lirayı buluyor. Yani aynı işi yapan çocuk işçi ile asgari ücretli arasında 121 kat fark var. Çıraklık eğitim merkezlerindeki ve meslek liselerindeki 15-18 yaş arasındaki öğrencilere ise asgari ücretin yüzde 30'una denk gelen 1275 TL ödeniyor.

TARLADA, SANAYİDE

Türkiye'de Çocuk İşçiliği ve Ekonomik Etkileri başlıklı çalışmaya göre köyden kente göçün artmasıyla birlikte işportacılık, ayakkabı boyacılığı, hamallık, seyyar satıcılık, kapıcılık, geri dönüştürülebilir ürün toplama gibi örgütlü olmayan, sosyal güvence olanaklarından yoksun, düşük ücretli, emek yoğun ve gelecek korkusunun yüksek düzeyde olduğu iş kolları çocukların yoğunlukla çalıştığı alanlar olduğu vurgulandı.

62 ÇOCUK YAŞAMINI YİTİRDİ

İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre Türkiye’de 2021 yılında çalışırken iş cinayetlerine kurban giden çocuk sayısı ise 62'yi buldu. 2021 yılında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocuk işçilerin 21’i 14 yaş ve altında. 2020 yılında ise toplamda 68 çocuk işçi iş cinayetlerinde can vermişti. Bu yılın ilk 3 ayında ise iş cinayetlerinde kayıtlara geçen en az 9 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

SÖZDE YASAK

İş Kanunu’na göre 15 yaşını doldurmamış çocukların büyüklerle aynı koşullarda çalıştırılması yasak. Çocukları çalıştırma yaşına ve çalıştırma yasağına uymayan işverene 2019 yılında 2 bin 292 lira para cezası uygulanıyordu. 15-17 yaş grubundaki çocukların gece çalıştırılması yasağına uymayanlara da ayrıca 2 bin 292 lira para cezası veriliyor. Fakat bu cezalar çocuk başına değil işletme başına olduğu için caydırıcı olmaktan uzak bulunuyor.

SÖMÜRÜ ARTIYOR

Çağdaş Topal (Tarım Orkam-Sen İzmir Şube Başkanı): Türkiye’de çocuk işçi sömürüsüne Tarım sektöründe daha yüksek oranda ve daha yıkıcı bir biçimde karşılaşmaktayız. Her geçen gün artan ve daha da vahşi bir boyuta ulaşan bu soruna ülkenin sosyo-ekonomik yapısının önemli bir etken olduğunu düşünüyorum. Mevsimlik tarım işçiliği çocuk emeği sömürüsünün en fazla görüldüğü alanlardan biri. Bu sektörde istihdam edilen emekçiler yıl boyu farklı coğrafyalarda ve dönemlerde göçebe olarak yaşamakta çoğunlukla aileleri ile birlikte Dayıbaşılar tarafından taşeron şekilde çalıştırılmakta. Ağır koşullarda yaşamaya çalışan emekçilerin azımsanmayacak bir kısmını da çocuklar oluşturmakta. Özellikle Suriye Savaşı sonrası yaşanan göçmen kriziyle birlikte bu oran çok daha ciddi boyutlara varmış bulunmaktadır. Türkiye konuyla ilgili birçok uluslararası anlaşmaya imza atmış olsa da maalesef sektörde ki çocuk emek sömürüsü her geçen gün daha da artmakta. Daha anne karnında başlayıp nesiller boyu süre gelen bu sömürüye karşı çocuklarımıza daha güzel, yaşanabilir bir gelecek sağlamamız gerekmektedir.