BERNARD Russell’ın, “Okullarda çok zaman harcadım” sözü hala hafızalardadır. Büyük filozofun bu vurgusu elbette, eğitim sistemindeki aksaklıklara dairdi. Ancak Russell, “okullarda çok zaman harcadım” derken, mutlak suretle bugünleri düşünmemiş ve hayal etmemişti. Russel haklı mı acaba? Okullarda fazlaca mı vakit harcıyor çocuklarımız? Okullar yerini dijital platformlara mı bırakmalı ya da bırakacak? Pandemi ile yaşamımıza giren çevrimiçi eğitim günümüzdeki yaygın kullanımıyla eğitimde dijitalleşme, öğrenmek isteyenlere farklı dünyaların kapısını araladı. Dijitalleşme eğitimde mekân kavramını ortadan kaldırdı. Artık öğrenciler istedikleri yer ve zamanda, ihtiyaç duydukları eğitime ulaşma kolaylığını elde edebiliyor. Ancak pandemi sürecinde yaşananlar madalyonun diğer tarafını da ortaya koydu. George Orwell’in dediği gibi; “Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir” mi acaba?

4 MİLYON ÖĞRENCİ YOKSUL KALDI

Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal, pandemi sürecinde öğrencilerin yaşadığı hak kayıplarına dikkati çekerek, “Dijital eşitsizlik var olan eşitsizliklerin daha da derinleşmesine neden oldu. Pandeminin ilk aylarında uzaktan eğitimden kopan çocukların sayısı 6 milyon civarındayken, MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, 21 Eylül 2020-30 Nisan 2021 tarihleri arasında ancak 12 milyon 805 bin öğrenci EBA’yı etkin biçimde kullanabildi. Zorunlu eğitime kayıtlı öğrenci sayısı yaklaşık 18 milyon. Bu veriden özel okul öğrencileri çıkarıldığında, 4 milyona yakın çocuk ve genç eğitime erişememiştir” dedi.

UZAKTAN HABERE YAKINDAN BAKIŞ

Eğitim Sen’in, “Eğitim Sen Uzaktan Eğitime Yakından Bakıyor” çalışmasında, yüz yüze eğitimin yerinin dijital ya da uzaktan eğitim modelinin almasının olanaksız olacağı sonucuna varıldığını söyleyen Vardal şöyle devam etti: “Pandemi sürecinde olduğu gibi kriz anlarında, özellikle ekonomik ve sosyal dezavantajlı bazı çocukların uzaktan eğitim koşullarının güçlendirilmesi son derece önemli. Bu çocuklar kimler? Derin yoksulluk içinde bulunan evlerdeki çocuklar; evlerde toplumsal cinsiyet rollerine yönlendirilen kız çocukları; anadili farklı olan çocuklar, çalıştırılan çocuklar, mevsimlik işçilerin çocukları, göçmen çocuklar ve özellikle özel gereksinimli çocuklar. Eğitimin bilgi ve duygu paylaşımına dayalı yoğun etkileşim ile gerçekleştirildiği dikkate alındığında yüz yüze eğitimin yerini dijital eğitim/uzaktan eğitimin alması olanaksız.”

devamı dergimizde...

Kaynak: Emine Kantarcı