Efes Selçuk Belediyesi'nin Eylül ayı meclis toplantısı, ilçenin kanayan yarası haline gelen TOKİ konutları tartışmasına sahne oldu. Aylardır evlerine kavuşmayı bekleyen hak sahiplerinin mağduriyeti ve sorunun çözümsüzlüğü üzerine artan kamuoyu baskısı karşısında, Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, sessizliğini bozarak konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Belediyenin, TOKİ konutlarına kasıtlı olarak oturma ruhsatı vermediği ve süreci yavaşlattığı yönündeki iddiaları net bir dille yalanlayan Başkan Sengel, sorunun temel kaynağının belediye değil, projenin en başından beri yanlış ilerleyen süreci olduğunu belirtti. Sengel, bugünkü krizin sürpriz olmadığını, yaklaşık üç yıl önce bu tehlikeye dikkat çektiğini hatırlatarak, 3 Ocak 2022 tarihli meclis oturumundaki konuşmasına atıfta bulundu. O gün yaptığı konuşmayı meclis üyelerine yeniden hatırlatan Sengel, “Bir an önce inşaat ruhsatı alsınlar, yoksa oturma ruhsatı alamayacaklar. Selçuk Belediyesi şu anda her şeyin farkında. Oradan daire alan vatandaşlarımızın mağdur olmasını istemiyoruz. Ama inşaat ruhsatı alınmazsa oturma ruhsatı vermek mümkün değil,” dediğini aktardı. Bu sözler, bugün yaşanan hukuki ve idari düğümün yıllar öncesinden öngörüldüğünü ancak ilgili kurumların bu uyarıları dikkate almadığını açıkça ortaya koydu. Başkan Sengel, temel bir hukuki gerçeğin altını çizerek, bir yapıya oturma izni (iskan) verilebilmesi için öncelikle o yapının yasalara uygun bir inşaat ruhsatına sahip olması gerektiğini, oysa TOKİ'nin bu ilk ve en temel adımı bile atmadığını vurguladı.
Adres Bakanlık, topu bize atıyorlar
Başkan Sengel, açıklamalarının en can alıcı bölümünde ise yetki karmaşasına ve sorumluluğun yanlış adrese yönlendirilmesine isyan etti. 2019-2020 yıllarında başlayan TOKİ projesinde, imar planlarından ruhsatlandırmaya kadar tüm yetkinin Efes Selçuk Belediyesi'nde değil, doğrudan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nda olduğunu belgeleriyle ortaya koydu. Sengel, "Bu konutların planlarının tamamı, 1/100.000’likten 1/1000’liğe kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapıldı. TOKİ, inşaat ruhsatını Efes Selçuk Belediyesi’nden talep etmedi. Normal şartlarda bu konutlar Bakanlık tarafından yapılmış durumda," diyerek belediyenin süreçteki rolünün tamamen dışında bırakıldığını belirtti. Bu açıklama, "Belediye ruhsat vermiyor" şeklindeki suçlamaların neden hukuken geçersiz olduğunu da kanıtlar nitelikteydi. Yetkili kurum olan Bakanlığa başvurusu yapılmamış bir ruhsatın, yetkisi olmayan belediye tarafından verilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Sengel, projenin yer seçimindeki soruna da dikkat çekti. Aslında Efes Selçuk'taki gerçek TOKİ alanının Abuhayat Mevkii olduğunu ve buranın 1/1000'lik planlarının belediye tarafından hazırlandığını belirten Sengel, "Ancak o yerin sahibi olan şirket ile TOKİ arasında anlaşma sağlanamadığı için, mevcut konutlar Selçuk girişinde inşa edildi," diyerek, projenin daha en başında plansız ve sorunlu bir şekilde başladığını ima etti.
"Alaçatı evi diye 7 katlı bina diktiler"
Filiz Ceritoğlu Sengel'in eleştirileri sadece idari ve hukuki süreçle sınırlı kalmadı. Başkan, projenin mimari yapısını ve Efes Selçuk'un tarihi ve estetik dokusuna olan uyumsuzluğunu da sert bir dille eleştirdi. Projenin ilk sunulduğu dönemde, kendisi henüz meclis üyesiyken, kendilerine "Alaçatı evleri" gibi yöresel mimariye uygun, şık ve az katlı bir proje vaat edildiğini hatırlatan Sengel, ortaya çıkan sonucun ise tam bir hayal kırıklığı olduğunu belirtti. "Bize meclis üyesiyken gösterilen Alaçatı evlerinden bambaşka bir görüntü çıktı. Alt katlara Alaçatı taşına benzer yapay taş koyup üzerine yedi kat çıkmakla Alaçatı evleri yapılmış olmuyor," diyen Sengel, bu mimari yaklaşımın bir kandırmaca olduğunu savundu. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan, tarihi ve kültürel kimliğiyle öne çıkan ve "İlham Veren Kent" sloganıyla markalaşan Efes Selçuk'un en güzel ve en gösterişli yerine, kentin siluetini bozan bu şekilde binalar yapılmasını doğru bulmadığını ifade etti. Bu eleştiri, konunun sadece bir barınma sorunu olmadığını, aynı zamanda bir kentin kimliğine, estetiğine ve gelecek vizyonuna yönelik bir saldırı olarak da görüldüğünü ortaya koydu.
Vatandaşın bitmeyen çilesi: Vaatler uçtu, anahtarlar kayıp
Tüm bu bürokratik ve siyasi tartışmaların ortasında ise en büyük mağduriyeti, yıllardır evlerine kavuşmayı bekleyen yüzlerce hak sahibi vatandaş yaşıyor. İnşaatların başlamasıyla büyük bir umuda kapılan aileler, sürekli ertelenen teslimat tarihleriyle adeta bir oyalama taktiğiyle karşı karşıya kaldı. Yerel siyasilerin ve yetkililerin verdiği tarihler bir bir geride kalırken, vatandaşın hayalleri de suya düştü. Süreç boyunca "Mart 2024'te teslim edilecek," "Mayıs 2025'te evlerinize geçeceksiniz," "Yaz sonuna kalmadan teslim edilecek" ve son olarak "Temmuz ayında herkes evine kavuşacak" gibi sayısız vaatte bulunulmasına rağmen, tek bir anahtar dahi teslim edilmedi. Üstelik inşaat alanındaki altyapı sorunlarının hala devam ettiği, İzmirgaz ve İZSU'nun bölgede sürekli çalışma yaptığı ve atık su bağlantılarının bile henüz tamamlanmadığı belirtiliyor. İnşaatı bitmiş gibi görünen binaların önünde devam eden bu altyapı çalışmaları, projenin henüz oturuma hazır olmaktan çok uzak olduğunu gösteriyor. Bir yanda ruhsat krizi, diğer yanda bitmeyen altyapı sorunları ve sürekli ertelenen vaatler arasında sıkışıp kalan TOKİ mağdurları, bir an önce bu düğümün çözülmesini ve sıcak bir yuvaya kavuşacakları günün gelmesini bekliyor.