ORHAN BEŞİKÇİ (Yazar – Araştırmacı – Kent Gözlemcisi)

“Yolun sağ tarafında Mustafa, sol tarafında ben yürüyorum. Bir de ne göreyim, yolun içinde pide şeklinde sac da yapılmış bir ekmek, ama güneşten o kadar kurumuş ki yeme imkânı yok. Ne de çok sevindim. Mustafa'yı çağırdım, 'Ekmek buldum' dedim, inanmadı, 'Benimle alay ediyorsun' dedi. İki taş bulup ekmeği ufalayıp yemek üzere yolda yürürken yine bir ekmek, biraz daha ileride tekrar, bir daha derken 5-6 ekmek bulduk. Artık keyfimiz yerinde biraz olsun yiyebildik…”

“Ayaklarımın altının fena halde acımakta olduğunu hissettim. Kibrit ışığı ile baktım ki ayağımdaki yemenilerin altı hiç kalmamış. Bir gün evvel bölüğe verilmiş olan bir sığır derisinden neferlerin yapmış olduğu çarığı yemenilerin üzerine çektim, fakat bir türlü durduramadım. Yemenileri çıkararak çıplak ayakla giydim yine ayağımda durmadı. Altı olmayan yemenilerimle yürüyüşe devama mecbur kaldım...”

“Birinci manga onbaşısı; 'Manavgatlı Hasan'ın göğsü acıyormuş' dedi. Takım karanlıkta ayakta, kendisine sordum 'Biraz acıyor' dedi. Göğsünü açtırdım, gösterdiği yere elimi sürdüm, parmağıma yapışıklık geldi. 'Hasan galiba düşmüşsün, göğsüne bir şey dokunmuş' dedim. Çantasını çıkartarak arkasını açtığımdan biraz daha fazla kanamış olduğunu gördüm. Dikkatlice baktığımda bir mermi sağ memesi üzerinden girmiş, arkasından çıkmış. Bizim Hasan'ın haberi yok, ancak burada toplandığımızda acısını hissetmiş...”

“Büyük sıkıntımız susuzluktu, buralarda ne bir akarsu ne de bir çeşmeye rastlamamıştık. Bütün ihtiyaç küçük fıçılarla bölük sakalarının getireceği suya bakıyordu, mevsimi bile unutmuştuk, bir arkadaşın her nasılsa eline geçirdiği bir salkım üzümden bir miktarını koparıp elime verince gayri ihtiyari etrafa bakarak mevsimi tahmin ettim…”

“İzmir istikametinde ilerliyoruz. 9 Eylül’de Pınarbaşı’na geldik… Kadifekale’den ve İzmir’in yüksek bir mahallesinden geçerek deniz kenarına indik. Bu defa istikamet Urla, öğleden sonra Çeşme Kasabası’na girdik…” (1)

Kaynak: (1) Bir Mehmetçiğin askerlik anıları. (1916- 9 Eylül 1922) İzmir Büyük Şehir Belediyesi Kent Kitaplığı. Fotoğraf: Apikam.

ANAFARTALAR CADDESİ 9 EYLÜL KUTLAMALARI

İşgal edilmiş, şehitler vermiş acılar çekmiş İzmir’de, İzmirliler kurtuluş günlerini umutla beklediler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde ülkemizin işgali 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’in kurtarılmasıyla son buldu. 9 Eylül, esarete boyun eğmeyen, emperyalizme baş kaldıran ulusumuzun özgürlüğüne kavuştuğu zafer tacını başına taktığı gündür...

İzmirliler 9 Eylül 1922 tarihinde önce ordumuzu, bir gün sonra 10 Eylül’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını İzmir sokaklarında gördüler. İzmir’e farklı yönlerden girip, Kadifekale ve Hükümet Konağı’nda bayrağımızı dalgalandıran şanlı ordumuzun bir kolu Anafartalar Caddesi üzerinden Çorakkapı, Altınpark, Tilkilik, Keçeciler istikametinde yürüdüler.

İzmir’de 9 Eylül Kurtuluş Bayramı coşku içersinde kutlanır bu coşkuya civar köy ve kasaba ve yakın ilçelerden gelen insanlar da katılırdı… Anafartalar Caddesi birkaç gün öncesinden törene hazır hale getirilir, yaşlıların töreni rahat izlemesi için cadde boyunca iş yerlerinin önüne sandalyeler dizilirdi…

Süvari Alayı ordumuzun İzmir’e girişini canlandırır, bando takımı, bayrak, flama taşıyanların arkasından efeler, gaziler, sporcular, sivil toplum örgütleri, askeri birlikler, itfaiye teşkilatı, tanınmış firmalar ve diğer kuruluşlar yürüyüşe geçer, gıda sektörü halka bisküvi, şeker, makarna, sabun ve benzeri ürünleri dağıtır, akşam askeri birliklerin meşaleli geçişleri, bandonun marşlar çalması şehirde coşku yaratırdı. Ev ve iş yerlerine bayraklar asılır, kent kurtuluş gününde adeta gelincik tarlasına dönüşürdü…

9 Eylül Zafer yürüyüşleri başlangıcından itibaren Anafartalar Caddesi’nde yapıldı, zaman içerisinde yürüyüş güzergâhı değiştirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi unutulmuş Anafartalar Caddesi yürüyüşünü 2012 yılında yeniden başlattı. Sabah erken saatlerde Basmane Karakolu önünde toplanan İzmirliler ve sivil toplum kuruluşları ellerinde al bayraklarıyla zafer yürüyüşü geleneğini cadde üzerinde devam ettiriyorlar.

İzmirli kadınların 98 yıl önce duvar levhasına nakış nakış işlediği kurtuluşla ile ilgili duygularını bakın nasıl dile getirmişler birlikte okuyalım. “Vatanın sinesini bürümüştü kahrı zeval / Şarktan zuhur edip kurtardı vatanı muazzez Kemal.”

İzmir’in kurtuluşu kutlu olsun…