Hazırlayan / Yaşar AKSOY

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Emperyalizme karşı atılan ilk kurşunlar çok önemli ve hararetli bir tartışma konusudur. Çünkü birçok yöre, ilk kurşunun kendi bölgelerinden atıldığını ileri sürmektedirler. Hepsi de haklıdır.. Madde madde anlatalım:

  1. İzmir şehri, 15 Mayıs 1919 günü Emperyalizmin desteğindeki Yunanistan Orduları tarafında işgal edilirken, Kuvayı Milliye’nin ilk kurşunlarının Gazeteci Hasan Tahsin tarafından atıldığı genel olarak kabul görmüştür. Ancak Anadolu’muzun başka yöreleri de ilk kurşunu kendi bölgelerinin kahramanlarının attığı konusunda iyi niyetle ısrarcı olmuşlardır. Bu ilk kurşunları da açıklamak ve anlatmak boynumuzun borcudur. Şöyle ki:

  2. Milli Mücadele’nin ilk kurşununun Hatay’ın Dörtyol ilçesinde 19 Aralık 1919 tarihinde, yani Hasan Tahsin’in direnişinden 5 ay önce, çeteci Mehmet Kara tarafından işgalci Fransız Ordusu’na atıldığı, yöre halkı, başta Kadir Aslan olmak üzere yerel araştırmacılar ve basın ile mülki erkan tarafından ısrarla ileri sürülmüştür. Hatay’ın ilk kurşunları başımızın tacıdır!

  3. Milli Mücadelenin sivil değil, “askeri” ilk kurşununun, 28 Mayıs 1919 günü Ayvalık’ta karaya çıkan işgalci Yunan kuvvetlerine karşı, Yarbay Ali Bey (Ali Çetinkaya) komutasındaki 172.Alay tarafından atıldığı da bir gerçektir. Bu ilk direnişte Üsteğmen Fahri Bey ile 3 nefer şehit olmuşlardır. 172.Alayın ilk kurşunları da başımızın tacıdır!

  4. Milli Mücadelenin halk-asker ittifakı içinden çıkan ilk kurşunlarının, Küçük Menderes ovasını kana bulayan binlerce kişilik Yunan kuvvetlerine karşı, 1 Haziran 1919 günü Hacı İlyas Tepeleri’nde kahramanca karşı koyan milis birliklerince atıldığı da bir gerçektir.

Ödemiş’e 10 km. mesafedeki bu tepede destansı bir direniş gerçekleştiren bir avuç halk-asker savaşçının başındaki Kaymakam Bekir Sami Bey’i, Cephe Kumandanı Ali Orhan Bey’i, Kuvayı Milliye Komutan Yüzbaşı Tahir Bey’i, Avukat Hamit Şevket’i, Doktor Mustafa Bengisu’yu, Gökçen Efe’yi, Postlu Mestan Efe’yi, Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe’yi burada rahmetle anıyoruz. Kuvayı Milliye’nin ilk halk-asker ittifakının gerçekleştiği Hacı İlyas Tepesi’ne, Yunan işgal güçlerinin İzmir’i terk etmesi ve Cumhuriyetin ilanından sonra “İlkkurşun tepesi”, Hacı İlyas Köyünü de “İlkkurşun Köyü” ismi haklı olarak verilmiştir. Çam ağaçları ile bezenmiş bu tepede bu savaya katılan kahramanların hatıraları için dikilmiş “İlkkurşun Anıtı” vardır. Hacı İlyas kahramanlarının yani Ödemiş’in ilk kurşunları da başımızın tacıdır!

  1. Milli Mücadele’nin ilk kurşununun, “dini” bir içerik taşıması bakımından öncelikle Sütçü İmam tarafından atıldığı da ileri sürülmüştür. Ekim 1919’da Maraş şehrimiz, İngilizlerin çekilmesi ile Fransız ve onların yerli işbirlikçileri lejyoner Ermeni çetelerinin işgali altına girmişti. Maraş gençlerinin çoğu Yemen’de, Çanakkale’de, Bingazi’de şehit olmuştu. Şehir halkı çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşuyordu. Fransız ve Ermeni işgalcileri, bu işgal süresi içinde halkın dini ve milli duygularını tahrik etmek için ellerinden geleni yaparak, sokak aralarında Müslüman ailelere büyük zulüm uyguladılar.

29 Ekim 1919 Cuma günü, Uzunoluk Hamamı’ndan çıkan Maraşlı Müslüman kadınlara saldıran Ermeni ve Fransız askerleri, kadınların çarşaflarını parçalayarak onları karakollarına sürükleyip sahip olmak istediler. Süt ve simit satarak geçimini sağlayan ve bir camide gönüllü namaz kıldıran Sütçü İmam’ı ise hesaba katmamışlardı.

“Sütçü İmam” romanının değerli yazarı Mehmet Alptekin’in pek güzel anlattığı gibi, Sütçü İmam’ın ilk kurşunlarıyla ve minareye çıkıp Müslümanları isyana davet eden çığlığı ile; vatan ve camileri işgal edilen, bayrakları ayaklar altına alınan, kadınlarının çarşaflarına el uzatılan halk galeyana geldi; soğuk ve kar yağışı altında çoluk çocuk ihtiyar delikanlı kükreyerek, kendinden silah gücü ve sayıca üstün olan Fransız emperyalistlerine ve kahpe Ermeni çetelerine karşı, 22 gün ve 22 gece şehir savunması yaptılar. Emperyalizme kök söktürdüler. Böylece şehirlerinin önüne “Kahraman” sıfatının takılmasını sağladılar. Kahraman Maraşlı Müslüman Türklerin ilk kurşunlarını da, başımızın tacı ilan ediyoruz!..

Tüm “İlkkurşunlar” hepimizindir

Toparlamak istiyorum..

Kuvayı Milliye pratiği der ki.. İlk kurşunu ister sivil gazeteci atsın, ister bir kaç kişi birkaç dakika ara ile atmış olsun, ister bir çeteci atsın, ister bir efe atsın, ister bir asker atsın, ister bir gurup milis topluca atsın, isterse bir din adamı atsın, tüm bu kurşunları “tek bir ilk kurşun” olarak kabul ederiz..

Bu ilk kurşunlar “tekbir” getirerek, Emperyalizme karşı şahlanan ve milli direnişe geçen bir mazlum halkın ilk isyan çığlığı olarak kabul edilir. Ve ecdad tarihinin en mübarek sayfalarına kazınır.

Bu bakımdan “ilk kurşunu ben attım, sen atmadın” çekişmesi, hele hele Yalçın Küçük gibi provakatörlerin sürekli olarak, Hatay’ın Dörtyol ilçesini öne çıkararak İzmir’deki lk kurşunu itibarsızlağa itmeye çalışması, Kuvayı Milliye ahlakına ve gerçeğine, hiç ama hiç uymaz.. Her ilk kurşun, mukaddestir, cennetliktir..

İşte Hasan Tahsin’in ilk direnişi de, bu muazzam ayaklanma tarihinin içinde şerefli yerini bulmuştur.