9 EYLÜL- CHP Diyarbakır İl Kongresi, dün Bağlar ilçesindeki bir düğün salonunda gerçekleşti ve bu önemli kongreye CHP Genel Başkan Adayı Örsan Öymen de katıldı.

Öymen'in Kongre Konuşması:

"Bu kongreler, iki yılda bir yapılan, uzatma olması durumunda üç yılda bir düzenlenen kongrelerdir ve aynı zamanda özeleştirilerin ortaya konduğu, eleştirilerin de yapıldığı kongrelerdir ya da en azından böyle olmalıdır. Partimizin sorunlarını doğru bir şekilde tespit edip daha iyi bir noktaya ulaşabilmemiz için çok önemli bir fırsattır.

Şunu görmemiz gerekiyor ki mevcut yönetim döneminde 13 yılda girilen tüm seçimler ne yazık ki kaybedilmiştir. Bir belediye seçiminde göreceli olarak başarı kazanıldı. İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin kazanıldı. Bu önemlidir ama yeterli değildir. Biraz yenilgilere alıştırılmış bir halimiz var. O ruh halinden kurtulmamız gerekiyor. Göreceli başarılarla yetinmek doğru bir şey değil. Partililerimizin de bununla yetinmediğini biliyorum.

Parti İçi Demokrasi ve Eğitim Şart

Partimizin oyları yüzde 22-26 arasına sıkışıp kalmıştır. Bu sadece mevcut yönetim dönemine özgü bir sorun değil. Deniz Baykal döneminde de aynı sorunları yaşıyorduk. Bu artık kronikleşmiş bir sorundur. 12 Eylül’den sonra CHP’nin oylarına baktığımız zaman ne yazık ki yüzde 26’nın üzerine çıkamamıştır. Parti içi demokrasi konusunda yapmamız gereken birçok şey vardır. Parti içi eğitimin mutlaka sağlanması gerekmektedir. Parti üyelerinin, partinin tüzüğü, programı, ilkeleri ve ideolojisi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bizim partimizin geçmişine baktığımız zaman, Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, hepsi idealist bir biçimde siyaseti ilke, dava, ideoloji için yapmışlardır. Bunu biz ancak parti içi eğitimi etkin kılabilirsek tekrar sağlayabiliriz. Davanın, ideolojinin, ilkenin olmadığı yerde sadece kişiler arasında makam, mevki yarışı olur. Siyaset, koltuk kapmaca oyununa ya da çıkar paylaşımı mücadelesine dönüşür. İlkelerimizin ve davamızın ne olduğunu ortaya koymamız gerekiyor. Bana göre parti içi eğitimden geçmiş üyelerin aktif üye olması gerekmektedir.

İki Seçim Kaybeden Genel Başkan Aday Olmamalı

İki genel seçimi üst üste kaybeden bir genel başkanın bir daha aday olmaması gerekir. Tüm demokratik ülkelerde iki seçimi kaybeden kişi istifa eder veya bir daha aday adayı olmaz. Türkiye demokratik bir ülke olmayabilir ama CHP, demokrasiyi hedef haline getirmiş bir parti olarak buna uymak durumundadır.

Şu anda bir padişahlık düzeni var. AKP, padişahlık düzeni kurmuş. Osmanlı’da olduğu gibi tek kişi yönetimi veya Avrupa’da olduğu gibi krallık yönetimi. Yetkiler tek elde toplanmıştır. Bunun karşıtı cumhuriyetçiliktir. Halkın egemen olmasıdır. AKP’nin bu padişahlık düzenini cumhuriyetçilikle yıkabiliriz.

Kürt Sorunu ve Asimilasyona Son Verme

Dil, bir insanın kültürünün en önemli unsurlarından birisidir. Kürtçe yıllarca, ‘Kürtçe diye bir dil yok. Bu bir aksandır’ gibi birtakım safsatalar… Uzun yıllar hakir kılındı. Vatandaşlara böyle yalanlar anlatıldı. Dolayısıyla Kürtçe ve Kürt kültürü yok sayıldı. Bu şu anda önemli bir ölçüde kırıldı. Ama halen bu baskıların kısmen de olsa devam ettiği söylenebilir. Bizim Kürtçe’nin, Kürtlerin, Kürt kültürünün asimilasyona uğratılması sürecini engelleyecek önlemleri almamız lazım. Üniter yapıyı koruyarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesini ve parçalanmasını önleyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne sahip çıkarak, terörizme, şiddete karşı çıkarak bu asimilasyon sürecini önleyebiliriz. Ya o ya bu diye bir şey yok. Üniter yapıyı koruyarak asimilasyona son verebiliriz.

Diyarbakır'la Özel Bağımız Var

ODTÜ’de felsefe bölümünde doktoramı yaparken bir yandan çalışıyordum. Gazetecilik yapıyordum, bu bölgeye çok sık geldim. Katledilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ile 2-3 saat baş başa görüştüm. Burada, 90’lı yıllarda neler olup bittiğini gayet iyi biliyorum. Hizbullah Terör Örgütü’nün buralarda ne dolaplar çevirdiğini ve onun arkasında neler döndüğünü gayet iyi bilen bir arkadaşınızım. 90’lı yıllarda burada meydana gelen insan hakları ihlalleri bir gerçektir. Bunlar inkar edilemez.

Elbette ki devletimizin kurumlarını hedef almak doğru değildir. Ama devletin kurumlarının içine sızan yasadışı oluşumlar da en az PKK terörü kadar bu bölgeye zarar vermiştir. Kayyum meselesi… İçişleri Bakanlığı mahkeme değildir. Mahkeme kararı olur. Bir kişinin terör örgütüyle ilişkisi hukuk tarafından kanıtlanır. O zaman zaten gereği yapılır. İçişleri Bakanlığı ortada daha mahkeme kararı yokken belediye başkanını görevden alıyor. Yerine başkasını atıyor. Bu, Cumhuriyetçilik, temsiliyet ilkesine aykırı bir durumdur."

Kaynak: HABER MERKEZİ