6 Şubat depremlerinin üzerinden bin gün geçmesine rağmen Malatya’da birçok aile hâlâ konteynerlerde yaşam mücadelesi veriyor. Soğuk havaların yaklaşmasıyla birlikte depremzedeler hem barınma hem geçim sıkıntısının arttığını söylüyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un, kasım ayı sonuna kadar deprem bölgesindeki tüm konteynerlerin kaldırılacağına yönelik geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklama ile AKp Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konteynerlerin Gazze'ye gönderilebileceğine ilişkin açıklaması deprem bölgesinde yaşamını hala konteynerlerin sürdüren depremzedelerde tedirginliğe neden oldu.
Depremzede Fevziye Piro, evlerinin hâlâ tamamlanmadığını belirterek şunları söyledi:
“Evimiz olmadığı için konteynerde kalıyoruz. Evimiz yerinde dönüşümden yapılıyor, ancak sıvası henüz yapılmadı. Mecbur burada kalmak zorundayız. Kulaklarımda rahatsızlık var, cihazımı takamıyorum. Doktor, ‘Buradaki basınçtan kaynaklı' dedi.”
“ÜÇ YILDIR KONTEYNERDEYİZ, NE OLACAĞINI BİLMİYORUM”
Kızıyla konteynerde kalan Hatun Korkmaz ise şöyle konuştu:
“Üç yıldır konteynerde kalıyoruz. Evimiz yok, o nedenle buradayız. Bahara kadar kalacağız ama ondan sonrasını bilmiyorum.”
“KİRACIYDIK, EV SAHİBİ ÇIKARDI”
Ayten Okar isimli depremzede, kiracı oldukları evden çıkarıldıklarını anlattı:
“Evimiz yok, nereye gidelim? Kiracıydık zaten, ev sahibi kira düşük diye çıkardı. Eşim engelli. Başvurumuzu yaptık, inşallah bir hak verirler. Başka nereye gidebiliriz ki?”
“EV YOK, GÜCÜMÜZ YOK, ÇOCUĞUM ÖZEL… NE YAPAYIM?”
Oğluyla ve özel gereksinimli torunuyla yaşayan Yeter Kutlar, yaşadığı çaresizliği şu sözlerle anlattı:
“Ev yok, gücümüz yok. Ben bu çocuğumla kira da veremem. Özel çocuk. Ev sahibi, 'Ben iki gün oturturum' diyor. Komşularım da söylesin, takırtıdan ev sahibi kapımı açacak, 'Kırıyor' diye çıkar. Zaten kira verme şansımız hiç yok. Depremde ölen gerçekten kurtuldu. O anda ev yıkılsaydı da çocuklar değil, ben keşke görmeseydim. Benim yaşadığım yeri içeri çekin. Dört kişi kalıyorum: iki torun, bir oğlum. Diyorlarmış ki, 'Elektriği suyu bedava diye oturuyor'. Bu depremi Allah hiç kimseye göstermesin. Elektriği suyu belediye bağlasın. Ben burada elin sarayına değişmem. Çünkü muhtacım. Ben muhtacım, oturmak zorundayım. Benim hâlimi sormayın. Gerçekten konuşacak şekilde değilim. Ben şu çocuğumla ne çekeyim? Karşıki komşunun camına bakıyorum ki sabahtan evden mi? Bu çocuk krize girerse, beni arar. 'Elektriği suyu bedava diye oturuyor' diyorlar. Sekiz yaşında torunum var. Bu çocuk ayağına basıyor, sırtına basıyor, hiç çalışamıyor.
Hangi hâlimi soruyorsunuz? Kim duyacaksa duysun. Vali diyormuş ki 'kaldırın'. Yeri rahat galiba. Benim kırk yaşında oğlum var, çok özür dilerim. Bir tarafı su görmüyor banyoda, bir tarafı görmüyor. Banyo yapamıyor çünkü içeri giriyor. Aman çocukların ayağı yaş olur, hasta olur. İki torun var. Nesini anlatayım? Gerçekten geçin içeri bakın. Benim ev yok, eşyam yok, özel çocuk var. Kaç sefer başvurduk. En azından dedik, yataklarının parasını alalım, toplayabilirsek. Yetmiş lira fazla çıkmış gelirimiz. Yetmiş lira. Fırına git, ekmek yirmi kâğıt. Devletin verdiği hakkı bu çocuğa vermiyorlar. Çocuk bu, özel. Evde doğal gazı yanıyor, istediği kadar rahat. Çok özür dilerim, gerçekten bunlar konuşulacak şeyler değil ama yatağında da rahat yatıyor. Benim oğlumun yattığı yatak bu. Kırk yaşındaki oğlum benim. Başka bir şeyim yok. Gözümün kökü, yürür dizim, görür gözüm, elim ayağım benim.”
“EŞİM ENGELLİ, İŞ BULAMADIM”
İsmini vermek istemeyen bir başka konteyner sakini ise şöyle konuştu:
“Evimiz yapıldı ama sıvası yapılmadı. Mecbur konteynerdeyiz. Yerimiz yok, gideceğimiz yer yok. Kızım Gümüşhane’de üniversitede okuyor, eşim engelli. İş istiyorum ama bulamadım. Bahara kadar ancak kalabiliriz.”





