Kazı çalışmalarını yürüten Prof. Dr. Yusuf Sezgin, bronz kazanın yaklaşık 1400 yıl öncesine ait olduğunu belirterek, “Kazan, antik dönemin kültürel anlayışı ve gündelik yaşamına dair doğrudan bilgi sunuyor. Çekiçleme yöntemiyle üretilmiş. Bugün bile Şanlıurfa ve Diyarbakır gibi şehirlerde aynı teknik uygulanıyor” dedi.

Geleceğe Miras Projesi kapsamında önemli bulgu

2024 Eylül ayında başlayan kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında yürütülüyor. Mozaik zeminli bu özel kompleksin, dönemin ileri gelen bir yöneticisine ya da önemli bir din adamına ait olabileceği tahmin ediliyor. Yapının milattan sonra 7. yüzyılda terk edildiği ve o tarihten bu yana dokunulmadan kaldığı belirtildi.

Nijerya'da yolcu teknesi battı: 25 ölü
Nijerya'da yolcu teknesi battı: 25 ölü
İçeriği Görüntüle

Kazan, yapı terk edildikten sonra enkaz altında kalmış

Kazanın, taş avlunun arkasında yer alan yağmur suyunu toplamak için yapılmış bir havuzda bulunması, onun kullanım amacıyla doğrudan bağlantılı olduğuna işaret ediyor. Havuzun yakınındaki mutfak yapısıyla birlikte düşünüldüğünde, kazanın su taşıma veya depolama işlevi gördüğü değerlendiriliyor.

Bronz işçiliğin Anadolu’daki izleri

Antik çağda bronzun nadir ve pahalı bir materyal olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sezgin, bu tür kazanların ancak özel alanlarda kullanıldığını ve toplumsal statü göstergesi taşıdığını belirtti. Kazan, orijinal konumunda ve bozulmadan bulunması sayesinde arkeolojik açıdan büyük önem taşıyor.

Bergama’nın çok katmanlı tarihine yeni bir halka daha eklenirken, elde edilen bu bronz kazan, Anadolu’daki geleneksel zanaatkârlığın ne kadar köklü ve istikrarlı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Kazanın restorasyonu tamamlandı ve önümüzdeki günlerde ziyaretçilerle buluşturulmak üzere müzeye taşınacak.

Kazıya ilişkin bilgi veren Bergama Koordinatör Kazı Başkanı ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Sezgin, "2024 yılının eylül ayından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı adına 'Geleceğe Miras' projesi kapsamında buradaki çalışmalara başladık. Bulunduğumuz yer bizim 'Mozaikli Alan' dediğimiz bir yer. Bergama Antik Kenti'nin, 'Kızıl Avlu' olarak adlandırılan yapılarından bir tanesinin 350 metre yakınında yer alıyor. Bir kompleks şeklinde bulunan yapının taş avlusu ve etrafında çok sayıda da mekan bulunuyor. Bu mekanların zemini ise mozaiklerle kaplanmış. Bu da bize, burasının çok önemli bir yapı olduğunu, dönemin önde gelen yöneticilerinden birisine ya da Hıristiyanlık döneminde çok önemli bir din adamıyla ilişkili bir yapı kompleksi olduğunu düşündürüyor" dedi.Antik dönemde bronzun pahalı ve değerli bir malzeme olduğuna dikkat çeken Kazı Başkanı Prof. Dr. Sezgin, "Buradaki özel buluntulardan bir tanesi, bu taş avlunun hemen arkasında yer alan bir havuz. Yüzme havuzu gibi değil, özellikle yağmur sularının ya da kaynak sularının toplandığı bir havuz. Bu su, kullanım amaçlı olarak burada biriktiriliyor. İlginç olan ise bu havuz ve tüm bina, muhtemelen milattan sonra 7'nci yüzyılda, belki de Arap akınları döneminde terk edilmiş. Yani yapı doğal nedenlerle yıkıma uğramış ve bir daha kullanılmamış. Bu terk edilişin ardından yapı enkaz halinde kalmış. İşte bu enkazın içinde, oldukça iyi korunmuş bir bronz kazan bulduk" diye konuştu.'

KAZAN, DÖNEMİN GÜNDELİK YAŞAMI HAKKINDA DOĞRUDAN BİLGİ VERİYOR'

Kazı Başkanı Prof. Dr. Sezgin, "Antik dönemde özellikle bu tür yapılarda bronz, önemli bir materyaldi. Gündelik yaşamda en yaygın olarak kullanılan malzemeler pişmiş toprak, yani seramik ürünlerdir. Ancak bronz, pahalı ve değerli bir materyaldir. Bu nedenle daha özel alanlarda, özel amaçlarla kullanılmıştır. Burada ele geçen bronz kazan, yerinde orijinal konumunda, olduğu gibi ele geçti. Yani antik dönemde kullanılmış, terk edilmiş ve bir daha dokunulmamış. Bizim tarafımızdan gün yüzüne çıkarıldı. Bu çok önemli, çünkü yapının son kullanım evresindeki materyalleri bize olduğu gibi gösteriyor. Bu da o dönemin kültürel anlayışı, kullanım biçimi ve gündelik yaşamı hakkında doğrudan bilgi veriyor" ifadelerini kullandı.

'İŞÇİLİĞİ BUGÜNLE BİREBİR AYNI'

Kazanla ilgili teknik bilgilere de değinen Prof. Dr. Sezgin, şöyle devam etti:"Kazanın bir diğer özelliği ise muhtemelen havuzdan su alıp taşımak amacıyla kullanılmış olması. Hemen havuzun arkasında bir mutfak yapısı var; belki oraya su taşımak için de kullanılmış olabilir. Elbette kesin olarak bilmiyoruz ama bağlamından bu anlamı çıkarıyoruz. Teknik açıdan baktığımızda, bu kazan çekiçleme tekniğiyle yapılmış. Günümüzde de benzeri teknikler özellikle Diyarbakır ve Şanlıurfa gibi yerlerde geleneksel olarak uygulanıyor. Bronz işçiliği Anadolu'da binlerce yıldır süregelen bir gelenek. Bizim burada bulduğumuz kazan da bu geleneğin yaklaşık 1400 yıl öncesine ait bir örneği. İşçilik ve teknik, neredeyse birebir günümüzle aynı."

Kaynak: Haber Merkezi