Dünya genelinde yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenme alışkanlıklarının bozulmasıyla birlikte hızla yayılan kronik hastalıkların başında gelen diyabet, Türkiye için de "kırmızı alarm" vermeye başladı. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından düzenli olarak yayımlanan ve küresel sağlık verilerine ışık tutan "Diyabet Atlası"nın 2025 yılı raporu, Türkiye’deki vahim tabloyu gözler önüne serdi. 11. baskısı kamuoyuyla paylaşılan bu kritik rapora göre, diyabet sadece bireysel bir sağlık sorunu olmaktan çıkıp, toplumsal ve ekonomik bir kriz haline dönüşmüş durumda. Özellikle Avrupa kıtasındaki veriler incelendiğinde, Türkiye'nin 20-79 yaş aralığındaki nüfusta diyabetli hasta sayısı bakımından rakiplerine fark atarak birinci sırada yer alması, sağlık otoritelerini endişelendiriyor.

Her altı yetişkinden biri tehlike altında

Rapordaki veriler, hastalığın yayılım hızının tahminlerin ötesinde olduğunu kanıtlar nitelikte. Küresel ölçekte bakıldığında diyabetli birey sayısı 537 milyondan 643 milyona yükselirken, bu artışın en sert hissedildiği ülkelerden biri Türkiye oldu. Ülke genelinde 9,6 milyon kişi diyabet hastalığıyla mücadele ediyor. Bu istatistik, Türkiye’de sokakta yürüyen her 6 yetişkinden birinin diyabet hastası olduğu anlamına geliyor. Dünya genelinde Pakistan’ın başı çektiği bu listede, Türkiye’nin Avrupa birincisi olması, "genç nüfus" avantajının sağlıksız yaşam koşulları nedeniyle eridiğini gösteriyor.

Hastalığın bu denli yaygınlaşmasının ardında yatan sebepler ise oldukça çeşitli. Uzmanlar, modern şehir hayatının getirdiği fiziksel aktivite eksikliği, ayaküstü ve hızlı beslenme kültürünün (fast-food) yaygınlaşması, yüksek kalorili işlenmiş gıdaların tüketimi ve artan obezite oranlarını ana suçlular olarak işaret ediyor. Buna ek olarak genetik yatkınlık, yaşlanan nüfus ve sosyoekonomik eşitsizlikler de diyabetin toplumun tabanına yayılmasını hızlandıran faktörler arasında sayılıyor.

Türkiye listenin en tepesine yerleşti

Diyabet Atlası 2025 verilerine göre Avrupa kıtasında diyabet prevelansının (görülme sıklığı) en yüksek olduğu ilk 10 ülke sıralamasında Türkiye açık ara önde gidiyor. Türkiye’yi takip eden ülkelerin büyük çoğunluğunun Balkan coğrafyasından olması ise dikkat çekici bir bölgesel eğilime işaret ediyor. Listenin devamında sırasıyla Arnavutluk, Sırbistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Hırvatistan yer alıyor. Ancak Türkiye’nin sahip olduğu diyabetli nüfus yoğunluğu, diğer ülkelere kıyasla sağlık sistemi üzerinde çok daha büyük bir baskı oluşturuyor.

Genç nüfus avantajı hastalığa yenik düşüyor

Raporun sonuçlarını ve Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu değerlendiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Spor İstanbul Genel Müdürü Prof. Dr. Bilge Donuk, tablonun düşündürücü olduğunu vurguladı. Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi olmamıza rağmen, yaşlı nüfusun daha yoğun olduğu Avrupa ülkelerini geride bırakarak zirveye yerleşmemizin bir paradoks olduğunu belirten Donuk, "Kronik diyabet, toplum sağlığı açısından artık görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir tehdittir. Bu noktada ilaç tedavisinden önce koruyucu hekimlik ve yaşam tarzı değişikliği, yani fiziksel aktivite devreye girmelidir. Daha fazla hareket etmemiz bir tercih değil, kaçınılmaz bir zorunluluktur" ifadelerini kullandı.

İBB Spor İstanbul olarak bu tehdide karşı sahada aktif bir mücadele verdiklerini belirten Prof. Dr. Donuk, 3 yaşından itibaren toplumun her kesimine spor yapma alışkanlığı kazandırmaya çalıştıklarını söyledi. İstanbul genelindeki 70 tesis ve yüzlerce açık alanda hizmet verdiklerini hatırlatan Donuk, "Öğrencilere, emeklilere ve 65 yaş üzeri vatandaşlarımıza tesislerimizde sadece 1 TL gibi sembolik bir ücretle hizmet sunuyoruz. Amacımız hareketsizliği yenmek" dedi.

Hastalığın ekonomiye faturası milyar dolarları aşıyor

Diyabet sadece sağlığı değil, ülke ekonomisini de derinden sarsıyor. Diyabet Atlası verilerine atıfta bulunan Prof. Dr. Donuk, Türkiye’de diyabetli bir hastanın yıllık ortalama sağlık harcamasının 3.019 dolar seviyesinde olduğunu belirtti. Türkiye’deki 9,6 milyon hasta sayısı ile bu rakam çarpıldığında, diyabetin ülkeye yıllık maliyeti 29 milyar dolar gibi devasa bir bütçeye ulaşıyor. Bu rakam, pek çok bakanlığın yıllık bütçesinden bile fazla.

Reçete belli: Haftada 150 dakika hareket

Ekonomik yükü hafifletmenin en etkili yolunun spor olduğunu bilimsel verilerle açıklayan Prof. Dr. Donuk, Spor İstanbul tarafından hazırlanan "Fiziksel Aktivitenin Ekonomik Etkisi: İstanbul Örneği" araştırmasından çarpıcı sonuçlar paylaştı. Araştırmaya göre, haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz yapan her 100 bin kişi, sağlık sistemi üzerinden tam 250 milyon dolarlık bir yükü kaldırıyor.

İlaç fiyatlarına zam geliyor
İlaç fiyatlarına zam geliyor
İçeriği Görüntüle

İstanbul özelinde yapılan çalışmaların meyvelerini vermeye başladığını da aktaran Donuk, "2024 Fiziksel Aktivite Raporu’na göre 18 yaş üstü İstanbulluların fiziksel aktivite oranı yüzde 37,1’e yükseldi. Bu artışın ekonomimize yıllık katkısı yaklaşık 4 milyar dolar. Ancak bu yeterli değil. Yıl yıl artış kaydetsek de hedefimiz bu oranı yüzde 50’nin üzerine çıkarmak olmalı. Bunun için tüm kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği içinde çalışması gerekiyor" diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: HABER MERKEZİ