İkinci el araç fiyatları Mayıs'ta 5 arttı... Piyasa yaz aylarında hareketlenecek
İkinci el araç fiyatları Mayıs'ta 5 arttı... Piyasa yaz aylarında hareketlenecek
İçeriği Görüntüle

Yaz aylarının kendini iyice hissettirmesiyle birlikte, Türkiye'nin en sıcak ve en yakıcı gündem maddesi bir kez daha değişmedi: Asgari ücrete ara zam yapılıp yapılmayacağı. Yılbaşında belirlenen ücretin, aradan geçen altı ayda yüksek enflasyon karşısında eridiğini hisseden milyonlarca çalışan ve aileleri, temmuz ayında maaşlarına bir nebze olsun nefes aldıracak bir düzenleme yapılıp yapılmayacağını merakla bekliyor. Sosyal medyadan kahvehanelere, fabrika yemekhanelerinden ev sohbetlerine kadar her yerde, "Temmuz'da asgari ücrete zam gelecek mi?" sorusu yankılanırken, gözler bir yanda enflasyon verilerini, diğer yanda ise hükümet kanadından gelecek açıklamaları takip ediyor. Ekonomi yönetiminin önceliği fiyat istikrarını sağlamak olurken, dar ve sabit gelirlinin önceliği ise ay sonunu getirebilmek. Bu iki beklenti arasındaki hassas denge, önümüzdeki günlerde Türkiye'nin ekonomi politikasının en zorlu sınavlarından biri olacak.

Hükümetin 'enflasyonla mücadele' kalkanı

Milyonlarca çalışanın beklentisi temmuz ayında bir ara zam yapılması yönünde olsa da, hükümet kanadından gelen sinyaller, bu beklentinin karşılanmasının pek de kolay olmayacağını gösteriyor. Ekonomi yönetiminin ve özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in liderliğinde yürütülen Orta Vadeli Program'ın (OVP) temel önceliği, yüksek enflasyonla mücadele. Bu mücadeledeki en önemli argümanlardan biri ise, ücret artışlarının enflasyonu tetikleyici bir sarmal yaratmasını önlemek. Bu perspektifle, hükümet artık yılda tek bir asgari ücret zammı uygulamasını kalıcı hale getirmeyi hedefliyor.

Bu duruşu en net dile getiren isimlerden biri ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan oldu. Bakan Işıkhan, geçtiğimiz haftalarda yaptığı bir açıklamada, "Asgari ücretle ilgili bir ara zammı konuşmak için çok erken. Zamanı geldiğinde gerekli değerlendirmeyi yaparız" diyerek, temmuz ayı için kapıyı net bir şekilde kapatmasa da, bir ara zammın gündemlerinde öncelikli bir konu olmadığının sinyalini vermişti. Bu açıklama, hükümetin dezenflasyon programından taviz vermek istemediği ve ücret artışlarının yaratabileceği talep yönlü enflasyonist baskıdan çekindiği şeklinde yorumlanıyor. Kısacası, ekonomi yönetimi, kısa vadeli bir rahatlamanın, uzun vadeli enflasyonla mücadele hedefine zarar verebileceği endişesini taşıyor.

Çarşıda, pazarda eriyen maaşlar: Emekçinin beklentisi 'zaruret'

Hükümetin makroekonomik dengeler ve enflasyonla mücadele perspektifine karşın, sokağın ve çalışanın gerçeği ise çok daha farklı ve yakıcı. Yılbaşında yapılan zamla belirlenen 17.002 TL'lik asgari ücretin alım gücü, özellikle gıda, kira ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerindeki durdurulamayan artışlar karşısında aydan aya eriyor. Kiraların ortalama maaş seviyesine yaklaştığı büyükşehirlerde yaşayan bir asgari ücretli için, temel barınma ihtiyacını karşılamak dahi bir lüks haline gelmiş durumda. Pazar ve market fiyatlarındaki artışlar, mutfak masraflarını her geçen gün daha da kabartırken, bir ailenin sadece temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmesi bile zorlaşıyor.

Bu nedenle, asgari ücretle geçinen milyonlarca emekçi için temmuz ayında yapılması talep edilen ara zam, bir lüks değil, temel yaşam standartlarını koruyabilmek için bir "zaruret" olarak görülüyor. Aksi takdirde, yılın ikinci yarısında enflasyonun baz etkisiyle düşüşe geçmesi beklense bile, bu düşüşün alım gücündeki reel kaybı telafi etmeye yetmeyeceği ve sosyal refahın daha da gerileyeceği endişesi hakim. Bu tablo, asgari ücretin sadece bir ekonomik veri değil, aynı zamanda ülkenin en temel sosyal adalet ve refah göstergesi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Muhalefetten 'yoksulluk sınırı' çıkışı

Çalışanların bu haklı beklentisi, siyaset arenasının da en önemli gündem maddelerinden biri. Muhalefet partileri, hükümetin enflasyonla mücadele programının faturasının sadece dar ve sabit gelirliye kesilmemesi gerektiğini belirterek, asgari ücrete acil bir güncelleme yapılması çağrısında bulunuyor. Bu çağrıların en dikkat çekenlerinden biri ise Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan'dan geldi. Kayseri'de yaptığı bir konuşmada konuya değinen Arıkan, asgari ücretin açlık sınırında değil, bir ailenin insanca yaşayabileceği yoksulluk sınırında olması gerektiğini savundu. Arıkan, "Bugün asgari ücret açlık sınırında değil, yoksulluk sınırında olması gerekir; bugün emekli maaşı 14 bin TL değil en az 35 bin TL olması gerekir" diyerek, hem çalışanların hem de emeklilerin yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekti.

Arıkan, konuşmasında konuyu daha geniş bir perspektife taşıyarak, ülkedeki tarım politikalarını da eleştirdi. Çiftçinin mutsuz olduğu bir ülkede topyekûn bir refahtan bahsedilemeyeceğini belirten Arıkan, "Yaptığım Anadolu ziyaretlerinde olabildiğince çiftçilerle bir araya gelmeye çalışıyorum. Bir ülkede çiftçi mutlu değilse o ülkenin mutlu olması mümkün değil. Nereye gidersek gidelim çiftçi perişan vaziyette" sözleriyle, tarımsal üretimdeki sorunların gıda enflasyonunu tetiklediğini ve bunun da en çok asgari ücretlinin sofrasını vurduğunu ima etti. Bu çıkış, asgari ücret tartışmasının sadece bir maaş zammı meselesi olmadığını, aynı zamanda ülkenin genel tarım ve üretim politikalarıyla da doğrudan ilişkili olduğunu gözler önüne seriyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ