Yıl başında büyük umutlarla 22 bin 104 TL olarak açıklanan asgari ücret, o dönemki kurla yaklaşık 628 dolarlık bir değere sahipti. Hükümet yetkilileri, bu artışla alım gücünün önemli ölçüde yükseleceğini vurgulamıştı. Ancak aradan geçen beş ayda yaşananlar, bu iyimser tabloyu tersine çevirdi. Türk Lirası’nın dolar karşısındaki hızlı değer kaybı, asgari ücretin dolar bazında ciddi şekilde erimesine neden oldu. Mayıs 2025 itibarıyla dolar/TL kuru 38,74 seviyesine ulaşırken, asgari ücretin dolar karşılığı 570 dolara kadar düştü.
Beş ayda 57 dolarlık kayıp, alım gücünü vurdu
Asgari ücrette dolar bazında yaşanan bu 57 dolarlık düşüş, Türk Lirası cinsinden yaklaşık 2 bin 200 TL’lik bir alım gücü kaybına denk geliyor. Yani asgari ücretli bir çalışan, yılbaşına göre aynı maaşla 57 dolar daha az ürün ve hizmet alabiliyor. Bu durum, özellikle temel tüketim maddelerindeki fiyat artışlarıyla birleşince, dar gelirli vatandaşların yaşam standartlarını olumsuz etkiliyor.
2024’ten bugüne süregelen değer kaybı
Asgari ücretin dolar karşısındaki erimesi yeni bir durum değil. 2024 yılında 17 bin 2 TL olan asgari ücret, yıl içinde dolar kurunun 29,53 TL’den 35,25 TL’ye yükselmesiyle 482 dolara kadar gerilemişti. 2025 yılında yapılan zamla birlikte bir miktar toparlanma yaşansa da, Türk Lirası’ndaki değer kaybının sürmesi bu kazanımı kısa sürede ortadan kaldırdı.
Enflasyon ve kur baskısı devam ediyor
Ekonomi uzmanları, asgari ücretteki alım gücü kaybının temel nedenleri olarak yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki oynaklığı gösteriyor. Yurt içinde son aylarda dönem dönem artan kur oynaklığı, Merkez Bankası’nın faiz artışları ve döviz satışları gibi müdahalelerine rağmen tam anlamıyla kontrol altına alınabilmiş değil. Uzmanlara göre, yapısal ekonomik sorunlar ve siyasi belirsizlikler, Türk Lirası üzerindeki baskıyı sürdürüyor.
Vatandaşın cebindeki yangın büyüyor
Asgari ücretin dolar karşısında erimesi, en çok dar gelirli vatandaşları etkiliyor. Temel gıda maddelerinden enerjiye, ulaşımdan kiraya kadar birçok kalemde yaşanan fahiş fiyat artışları, asgari ücretlinin geçimini her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Alım gücündeki bu düşüş, sosyal adaletsizliği derinleştirirken, toplumsal huzursuzluğu da artırıyor.