Haber / Burcu Özkaya Günaydın

Kahramanmaraş merkezli Türkiye’de 10 ilde yaşanan deprem felaketini yaşayan Antakyalı gazeteci Burcu Özkaya Günaydın, Defne ilçesinde ilk 3 gün donma tehlikesi, açlık ve susuzlukla mücadele ettiklerini anlattı. Günaydın, deprem anında eşiyle beraber zorlukla evleri yıkılmadan çıktıklarını söyleyerek, terlik ve pijamayla çıktıkları evlerinden 3 gün ve gece sokakta donma tehlikesi geçirdiklerini paylaştı. Enkazdan çıktıklarında ilçelerinde neredeyse tüm evlerin yıkıldığını gördüklerini anlatan Günaydın, kendi imkanlarıyla yakınlarını enkazdan çıkarmaya çalıştıklarını söyledi:

“Tüm komşularım, yakınlarım enkaz altında kaldı. Gazetecilik refleksiyle Antakya yıkıldı diye tweet attım. Kendi mahallemizde 2 kişiyi canlı biz çıkardık. Tüm enkazlardan ‘yardım edin’ çığlıkları yükseliyordu. Çok çaresizdik. Deprem gece olduğu için ateş yakarak ısınmaya çalıştık. Donma tehlikesi geçirdik. Günlerce aç ve susuz kaldık.” 
Antakya’da bulunduğu 3 gün boyunca ulaşabildikleri her yerden yardım istediklerini anlatan Günaydın, yağmur sularını biriktirerek içenler olduğunu depremin ikinci günü sadece Karadeniz’den gelen bir kurtarma ekibi dışında kimsenin gelmediğini şöyle anlattı: “Ne bir kurtarma ekibi, ne de sağ kalanlar için ekmek ve su vardı. Yağmur suyunu biriktirip içenler oldu. Gönüllü kurtarma ekiplerinden 2. gün gelenler oldu. Karadeniz’den gönüllü ekip gelmişti. Yolların kapalı olduğunu söylediler. Ancak Karadeniz’den nasıl geldiler anlayamadık. Onlar gelebildiyse diğerleri nereydi?” 

Terlikle ve pijama ile sokakta kaldıklarını anlatan gazeteci Günaydın, arabasında tesadüfen  benzini olan bir arkadaşının yardımı sayesinde kurtulduklarını söyledi: “Antakya’dan zor çıktık, nakit paramız yoktu, benzin alamadık. Antakyalı bir depremzede arkadaşım Mersin’e gidip bize ekmek, su, benzin getirdi. 3. Gün sonunda ekmeği bölüşerek yedik. Bulduğumuz arabaya doluşup, Mersin’e geçtik. Orada biraz arkadaşımızda dinlenip, Samsun’a akrabamıza geçtik. Hala orada kalıyoruz” 
Antakya’da bulunduğu süre boyunca elektrik olmadığı için iletişim kurmakta çok zorlandıklarını da anlatan Günaydın, “Cep telefonumun şarjım bitti. Ne elektrik, internet bulamadık. Gazetecilik refleksiyle Defne’de dolaştık. Dolaşırken de korkuyorduk. Armutlu mahallesi yıkılmıştı. Biz sınıra yakın olduğumuz için yardımların gelmediğini düşündük.”

“Antakya’da eski yeni ayakta kalan bina yok”

 Antakya’da tarihi binaların bile yıkıldığını anlatan depremzede gazeteci, “Antakya’nın o güzel tarihi binaları, kültürü her şey yıkıldı. Eski valilik binası, hiç yıkılmaz diye düşündüğümüz görkemli tarihi Kore Kilisesi yok. Eski binaların kolonlarını yıkık da olsa görüyoruz. Ama yeni binalar kum yığını gibiydi.” 
Birçok yakınını kaybettiğini, her gün birinin ölüm haberi ile tekrar sarsıldığını anlatan depremzede Günaydın, “Duygusal olarak bir çöküntü yaşıyorum. Her dakika bir yakınımın ölüm haberini alıyorum. Sürekli hala sarsıldığımı hissediyorum. Her gece 4’te uyanıyorum. Antakya’ya dönmeyi istiyoruz. Ama her şey şu an çok belirsiz. Antakya benim ikinci memleketim. İlk fırsatta tekrar Antakya’ya dönüp, Antakya’nın tarihi kültürü ile var olmaya devam etmesi için çalışacağız” dedi. 

Editör: Cem Özer