2025’e 2 bin 623 dolardan başlayan ons altın, jeopolitik riskler, borç sürdürülebilirliği tartışmaları ve Fed’in faiz politikasına dair beklentilerle adım adım yükseldi. Aylık bazda bakıldığında ocakta %6,67, şubatta %2,17, martta %9,26, nisanda %5,26 artış kaydeden altın, yalnızca temmuz ayında küçük bir düşüş yaşadı. Ağustosta %4,8, eylülde ise %8,5 yükselen ons fiyatı, yıl içinde rekorunu 3 bin 791 dolara taşıdı.
Böylece yılın başından bu yana altının yatırımcısına sağladığı kazanç yaklaşık %43’e ulaştı. Bu oran, 1979’daki %126,5’lik tarihi artışın ardından en yüksek yıllık getirilerden biri olarak kayda geçmek üzere.
Uzmanların değerlendirmesi
Capital Economics İklim ve Emtia Ekonomisti Hamad Hussain, altındaki hızlı yükselişi şu faktörlerle açıkladı:
-
Fed’in 2026’ya sarkan faiz indirim beklentileri
-
Bankanın bağımsızlığına dair tartışmalar
-
Küresel borç sürdürülebilirliği kaygıları
-
Çin’de artan bireysel yatırımcı talebi
-
Büyük merkez bankalarının altın rezervlerini hızla artırması
Hussain, “Altın fiyatlarının yükselişini destekleyen faktörler hâlâ güçlü. Bu nedenle önümüzdeki yıl ons fiyatının 4 bin dolara ulaşması mümkün” değerlendirmesinde bulundu.
Neden güvenli liman oldu?
Altının yeniden öne çıkmasında üç temel dinamik öne çıkıyor:
-
Jeopolitik gerilimler: Orta Doğu’daki krizler ve büyük güçler arasındaki ekonomik rekabet, yatırımcıyı güvenli limana yöneltiyor.
-
Küresel belirsizlikler: ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin borç yükü ve enflasyon endişeleri, altına olan talebi canlı tutuyor.
-
Merkez bankaları: 2024 ve 2025 boyunca altın alımlarında rekor kıran merkez bankaları, fiyatların istikrarlı şekilde yükselmesinde rol oynuyor.
Yatırımcıların gözü 2026’da
Piyasa uzmanları, altının yalnızca kısa vadeli bir yükseliş trendinde olmadığını, uzun vadede de güçlü görünümünü koruduğunu belirtiyor. Özellikle Fed’in önümüzdeki yıl faiz indirimlerine başlaması halinde altının 4 bin dolar eşiğini test edebileceği öngörülüyor.
Yatırımcılar için altın, 2025’in en çok kazandıran enstrümanlarından biri olarak öne çıkarken, 2026’ya dair beklentiler daha da güçlü bir tabloya işaret ediyor.