9 Eylül TV’de moderatörlüğünü Zafer Ertem’in yaptığı ve spor yazarı Erkut Şahin’in de katıldığı ‘Spor Servisi’ programının konuğu Altay’da iki dönem başkanlık yapan camianın sembol isimlerinden Ahmet Taşpınar’dı. 20 milyon Euro’yu aşan borcu, FIFA’daki 20’den fazla dosyası yüzünden büyük bir çıkmaza giren kulübü, yönetimsel hatalar ve iç çekişmelerin bu duruma getirdiği savunan Taşpınar, ‘’Altay ne yazık ki, ‘camia’ kimliğini yitirdi ve bir ‘topluluk’ haline geldi. Artık Altay geleneğinden gelen kimse kulübe yönetici olmak istemiyor” dedi.
‘KÖR BİR TÜNELİN İÇİNDEYİZ’
‘Tablo her ne kadar son derece karanlık da olsa da pes etmemek gerektiğinin’ altını çizen Taşpınar, Altay’ın kurtuluş reçetesinin yine de öz Altaylılar tarafından yazılması gerektiğine dikkat çekti. Taşpınar, “Altay ismi burada sadece bir kulübü değil Türkiye’nin en büyük üçüncü kentini temsil ediyor. Kuruluşu cumhuriyet öncesine dayanan çok önemli bir değerden söz ediyoruz. Her ne kadar bugün karanlık bir tünelin içinden geçsek de, eğer doğru bir yol çizmeyi başarabilirsek, Altayımızı yeniden düzlüğe çıkarabiliriz. Zor mu çok zor ama imkansız değil” ifadelerini kullandı.

‘SORUN YILLARDIR SÜRÜYOR’
Altay’ın 20 milyon Euro’yu aşan borç yükü, transfer yasakları, yönetimsel istikrarsızlığın altında ezildiğini belirten Taşpınar, “Bu durum sadece Altay'a özgü değil, Türk futbolunun genel bir hastalığı. Gelir gider dengesi bu kadar bozuk bir düzende kulübün sürdürülebilirliği mümkün değil. Altay 3. Ligden başlayıp büyük bir mücadeleyle Süper Lige kadar çıkmıştı ama orada tutunamadı. Süper Lige yükselmenin mali yükünü taşıyamadı ve harcama disiplinini koruyamadı. Gelirler artarken giderler de kontrolsüz arttı. Yönetimsel hatalar nedeniyle sonrasında düşüş kaçınılmaz oldu” diye konuştu.
‘KAYNAK BULUNAMADI, ŞİRKETLEŞME ASKIDA KALDI’
Altay'ın kurtuluş reçetesi olarak görülen şirketleşme projesini 1914 Spor Yatırımları A.Ş. adıyla hayata geçirdiklerini aktaran Ahmet Taşpınar, şöyle devam etti: ‘’Amaç yatırımcı çekmek ve kulübü modern futbolun gerekliliklerine uygun hale getirmekti. Şirketleşme için alınan genel kurul kararı umut verse de proje kaynak bulunamadığı için askıda kaldı ve süreç tıkandı. Geçen sezon Mahmut Özgener öncülüğünde bir komisyon kurarak takımı dağılmaktan kurtarmak için 25 milyon liralık bir kaynak yaratmıştık. Ancak bu uzun vadeli bir çözüm değildi.’’
SAHTE DEKONTLAR, ALLHASSAN DOSYASI
Özellikle Alhassan dosyasının kulübün mali krizinin simgesi haline geldiğini kaydeden Taşpınar, ‘’Geçen sezon biterken oluşturduğumuz komite, Alhassan’a olan borç konusunda futbolcuyla tarafıyla 35 bin euroya anlaşmıştık. Ama sonra gördük ki, sahte dekontlarla ödeme yapılmış gibi gösterilmiş. Durum böyle olunca borç 100 bin Euro oldu’’ dedi. Taşpınar, ‘’Altay camiası yıllar boyunca yetiştirdiği güçlü karakterleri kaybetti. Bir dönem Altay'ın en büyük gücü olan birlik duygusu bugün yerini iç çekişmelere bırakmış durumda’’ ifadesini kullandı.

26 KASIM’A KADAR 80 MİLYONU KİM BULACAK
Taşpınar, ‘’Kasım sonuna kadar ödenmesi gereken 80 milyon liralık bir borç var. Yönetim elinden geleni yapıyor ama mesele artık kişisel çabanın önüne geçmiş durumda. Sinan Kanlı başkanlığındaki mevcut yönetimin özveriyle çalıştığını görüyoruz. Ama bu artık İzmir'in meselesi. Altay 1914 de kurulmuş, cumhuriyet öncesine ait bir değerdir. Böyle bir kulübün yok olmasına kimsenin gönlü razı olmaz. Yeter ki doğru insanlar bir araya gelsin, eski hırsları bir kenara bırakıp ortak hedefe odaklanalım. Altay sadece kendi taraftarını değil, İzmir'i temsil ediyor. Altay yaşarsa İzmir'in ruhu yaşar’’ dedi.
Ertem: İsyan gözlerde
Altay Spor Kulübü’nde iki dönem başkanlık, çok uzun yıllar da Futbol Şube Sorumlusu olan camianın sembol isimlerinden Ahmet Taşpınar’dı 9 Eylül TV ‘Spor Servisi’ programı’nın bu haftaki konuğu. Taşpınar’la ben gazeteci o spor yöneticisi konumunda geçmişe yönelik 35 yıllık sağlam bir dostluğumuz vardır, sakin adamdır. Ama dün Altay’ı anlatırken gözlerinden isyan fışkırıyordu. BÜYÜK ALTAY’ın bugünkü konumunu kabullenemiyordu. Altay için çok iyi şeyler yaptıklarını da anlattı, yönetici olarak hatalarını da ve camia olarak kırılma noktasında olduklarını da. Geçmişte Altayla var olanların bugün Altay’ı görmezden gelme şansları yok. Evet, zor bir süreç , Altay kör tünelde ama ışıksız da yaşanmaz ki, siyah-beyazlı camia el ele verip ışığı aramalı.
Şahin: Kuvayı Milliye’nin kulübü Altay
Binlerce maçta yüzlerce koreografi gördüm. Ancak biri beni diğerlerinden çok farklı etkilemişti. Alsancak Mustafa Denizli Stadı’nın açılışında eski açık tribündeki o muhteşem koreografi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, soyadını Altay’dan alan Fahrettin Altay Paşa, kulübün kurucularından Şükrü Saracoğlu, Mustafa Necati Uğural ve kurtuluş savaşının başlangıcında düşmana ilk kurşunu atan Altaylı Gazeteci Hasan Tahsin’in fotoğrafları kullanılmıştı. Mesaj çok açıktı, “Burası Altay, Burası Kuvayi Milliye’nin kulübü.” Kurtuluş ateşi yakılacaksa eğer, önümüzdeki ilk maçta aynı koreografi sergilenip, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri hatırlanmalı: Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.





