SEÇKİN KOÇ
Bilirsiniz. Ya da bir yerlerde okumuş olabilirsiniz. Sigmund Freud’a bir söyleşi esnasında “Akıl sağlığı yerinde bir insanı tanımlayabilir misiniz?” diye sorarlar. “Sevebilen ve üretebilen insan” yanıtını verir. Geçtiğimiz hafta yazdığım “Dikkat Nereye, Yaşam Oraya” başlıklı yazımdaki yaşamı sürdürebilmek için aklı başında olmak ve dikkati nereye yönlendirdiğimize bakabilmek üzerine yazdığım satırlara bir okuyucumuz “akıl sağlığı mı kaldı?” diye bir yanıt vermiş. İşte o zaman hemen Freud’un bu meşhur yanıtı zihnimde çağrıştı ve şöyle bir ekleme düştü kalbime: İnsan desteklendiği oranda hem severek hem de üreterek ruh (akıl?) sağlığına kavuşabilir.
***
Biz insan ırkı için bütüncül sağlığımız bu desteklenme mekanizmasına bağlı büyük oranda. Bunun altyapısı meşhur “insan sosyal bir varlıktır ve güvenlik en temel ihtiyacıdır” önermesine dayanıyor. İşin kusursuz örneği önce çekirdek ailemizde, sonra akranlarımızın ve öğretmenlerin varlığı ile okulda, bizim için sevgi dolu iyilik besleyen topluluklar tarafından beslenmek ve yüreklendirilmekten geçiyor tabi ki. Ancak girişimlerimizin ve çabamızın takdir edilmek yerine baltalandığı bir yolculuktan geliyor olanlarımızın sayısı azımsanmayacak kadar fazla ne yazık ki. Hal böyle iken, ruh sağlığımızı yeniden kazanmaya yönelik o sevebilen ve üretebilen insan olma olgusunu tesis edebilmek, desteklenmediğimiz topluluklarda çok ama çok zor.
Bir de tabi, olayın içerisinde tüm bu senaryo sonucundan edindiğimiz “gölge” parçalarımız var. Adına kimisi öğrenilmiş çaresizlik diyor. Oysa okuyucumuzun sorusundaki saklı yanıt gibi, akıl sağlığımızın varlığı artık olanak dışı gözüküyorken, ona oldukça yüksek bir bedel ödemek üzerine etiket yapıştırmış olma olasılığımız nedir? Üstelik bu bedeli öderken muhakkak bir tercih yapma zaruretimiz olduğu yanılsamasına düşüyorsak?
***
*Ya “o” olacaksın, ya da “bu”!
-Hem “o”, hem de “bu” olamıyor muyum?
*Bedel ödemen gerekli…
- ….???
Sağlığınız için size ne tür ruhsal ya da rasyonel başarı ilkeleri söylendi bilemiyorum ama bendeki formül basit: içinizdeki müttefiki çağırın masaya ve yeniden onunla sohbete başlayın. Kendinize indirim yapmayın! Size çaresizliğinizi güçlendiren ertelemeler ile gelen “ya / ya da” dayatmaları yerine, “hem / hem de” penceresine açılın. Bu pencere size içinde bulunduğunuz topluluklarda aradığınız ama bulamadığınız güvenlik ihtiyacınızı karşılamaya, umudu yeşertmeye destek sunacaktır. Sizi bu desteği bulabileceğiniz başka topluluklara yönlendirecektir. Bu pencere size sağlığınızdan kaybetme bahasına ödediğiniz yüksek etiketli bedelleri gözden geçirmek için fırsat tanıyacaktır. Bu pencereden bakmayı bir kere denediğinizde, sevebilen ve üretebilen insan olarak kendi ruh teknenizle denizlere açılıp, dilediğiniz limanda demir atma özerkliğinin sorumluluğunu elinize alabilirsiniz.
(instagram: seckinberberkoc)