Türkiye'nin en büyük medya patronlarından biri olan Acun Ilıcalı, hakkında açılan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran yasa dışı bahis davası için bugün İstanbul Adliyesi'ne geldi. "Yasa dışı bahis reklamı yaparak insanları teşvike azmettirme" suçuyla yargılanan Ilıcalı'nın, 5 yıl 3 aya varan hapis cezasıyla karşı karşıya olduğu bu dava, medya ve hukuk çevreleri tarafından yakından takip ediliyor. İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma için adliyeye gelen Ilıcalı'nın yüzündeki gergin ifade dikkatlerden kaçmadı. Bu dava, sadece Ilıcalı'nın kişisel geleceği için değil, aynı zamanda Türkiye'deki yayıncılık ve dijital platformların yasal sorumlulukları açısından da bir emsal teşkil etme potansiyeli taşıyor. Soruşturma, Ilıcalı ile birlikte sahibi olduğu TV8 televizyon kanalı ve Exxen dijital platformunun yetkililerinden oluşan toplam 8 sanığı kapsıyor. Sanıkların tamamı, Temmuz ayında başlayan yargılama süreciyle birlikte adalet önünde hesap veriyor.

İddianamede şok eden 'dijital uyuşturucu' detayı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu tarafından titizlikle hazırlanan iddianame, davanın ciddiyetini gözler önüne seriyor. Savcılığın re'sen başlattığı soruşturma kapsamında, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nden gelen raporlar, dosyanın temelini oluşturuyor. İddianamede en dikkat çeken unsur, yasa dışı bahsin "dijital uyuşturucu" olarak nitelendirilmesi oldu. Savcılık, bu tür reklamların özellikle gençler ve çocuklar üzerinde yıkıcı etkileri olabileceğine, toplumsal bir tehdit oluşturduğuna vurgu yapıyor.

Dosyaya göre, suçlamaların merkezinde 19 Kasım 2024 tarihinde oynanan Karadağ - Türkiye futbol karşılaşması yer alıyor. Maçın Exxen platformu üzerinden yayınlandığı sırada, stadyumdaki reklam panolarına ve kalelerin yanlarına "sanal reklam teknikleri" kullanılarak ruhsatsız ve yasa dışı bahis sitelerinin reklamlarının yerleştirildiği tespit edildi. RTÜK'ün bu yayın nedeniyle kanala daha önce idari yaptırım uyguladığı da iddianamede belirtilen detaylar arasında. Savcılık, bu eylemin "kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etmek" suçunu oluşturduğunu belirterek, Acun Ilıcalı ve diğer 7 sanık için 1'er yıldan 3'er yıla kadar hapis ve 3 bin güne kadar adli para cezası talep etmiş, ancak kabul edilen iddianamede ceza istemi 5 yıl 3 aya kadar yükseltilmişti. Bu durum, davanın sadece bir reklam ihlali olarak görülmediğini, organize bir teşvik faaliyeti olarak değerlendirildiğini gösteriyor.

Ilıcalı'dan mahkemede duygusal savunma

Hayatında ilk kez bir suçlama ile hakim karşısına çıktığını belirten Acun Ilıcalı, savunması sırasında oldukça duygusal anlar yaşadı. "Aylardır bu davanın şaşkınlığı içerisindeyim, neden burada olduğumu anlamış değilim," diyerek sözlerine başlayan Ilıcalı, yaşadığı üzüntüyü ve hayal kırıklığını dile getirdi. Suçlamaların temel dayanağı olan maç yayınlarındaki reklamlar konusunda yayıncı kuruluşun herhangi bir müdahale şansının olmadığını savundu. Ilıcalı, "Yaklaşık 8-10 yıldır ülkemizde yayımlanan uluslararası maçlarda, yayıncının kontrol edemediği yayın sinyalleri nedeniyle buradayım. Bu durum sadece bizim kanalımızda değil, bu maçları yayınlayan 6-7 farklı kanalda da yaşanıyor ama bugün sanık sandalyesinde oturan biziz," ifadelerini kullandı.

Savunmasında teknik detaylara da giren Ilıcalı, uluslararası maç yayınlarının yayın haklarını elinde bulunduran UEFA gibi kuruluşlardan "kirli sinyal" olarak geldiğini ve bu sinyal üzerindeki reklamlara müdahale etmenin teknik olarak imkansız olduğunu belirtti. Hatta duruşmadan bir gün önce UEFA'dan gelen bir mektubu mahkemeye sunarak, maç yayınlarının kendilerine iletildiği şekilde, herhangi bir değişiklik yapılmadan yayınlanması gerektiğine dair bir zorunluluk olduğunu kanıtlamaya çalıştı. Kendisiyle birlikte yargılanan çalışma arkadaşları için de büyük üzüntü duyduğunu belirten Ilıcalı, "Onların burada olmasının sorumluluğunu da kendimde hissediyorum. Biz sadece masum bir şekilde bir maç yayınlamak istedik. Parasını verdik, yayın haklarını aldık ve yayınladık. Sonunda da buradayız işte. Bana en çok acı veren şey, dün akşam bile aynı tür yayınların devam etmesi ve bizim buna hala müdahale edemiyor olmamız," diyerek yaşadığı çaresizliği anlattı.

Çeşme'de korkunç yangın: Alaçatı'ya doğru alevler ilerliyor
Çeşme'de korkunç yangın: Alaçatı'ya doğru alevler ilerliyor
İçeriği Görüntüle

Acun Ilıcalı'nın aylık geliri ne kadar?

Duruşmanın en çok dikkat çeken anlarından biri, kimlik tespiti sırasında yaşandı. Mahkeme başkanının mesleği ve aylık geliri hakkındaki sorusuna yanıt veren Acun Ilıcalı, aylık gelirinin 5 milyon Türk Lirası olduğunu beyan etti. Bu rakam, sosyal medyada ve kamuoyunda kısa sürede en çok konuşulan konulardan biri haline geldi. Ilıcalı'nın bu denli yüksek bir gelire sahipken, yasa dışı bahis gibi yollarla gelir elde etmeye ihtiyaç duymayacağı yönündeki yorumlar, savunmasını destekler nitelikte bir argüman olarak öne sürüldü. Ancak hukuki süreçte gelirin yüksekliği, suçun işlenip işlenmediği konusundaki kararı doğrudan etkileyen bir faktör olarak görülmüyor. Yine de bu açıklama, davanın magazinel boyutunu daha da artırarak kamuoyunun ilgisini canlı tuttu.Acun Ilıcalı ve yöneticilerinin yargılandığı bu dava, aslında Türkiye'de dijital yayıncılık ve spor müsabakaları üzerinden yürütülen yasa dışı bahis faaliyetlerine yönelik daha geniş bir mücadelenin parçası olarak görülüyor. İddianamede de belirtildiği gibi, özellikle milli takımların ve spor kulüplerinin UEFA organizasyonlarındaki maçları, yasa dışı bahis siteleri için önemli bir "eylem alanı" haline gelmiş durumda. Gerek stadyumlardaki fiziki panolar gerekse sanal reklam yerleştirmeleriyle milyonlarca izleyiciye ulaşan bu reklamlar, ciddi bir kamu sağlığı ve güvenlik sorunu olarak kabul ediliyor.

Kaynak: haber merkezi