Aktif faz dizinli radar olarak bilinen AESA teknolojisi 5. Nesil olarak adlandırılan uçaklar için temel bir sınıflandırma kriteridir. Boş gibi duran gökyüzü başta olmak üzere deniz ve kara üstündeki her hareketi pilotun durumsal farkındalığını arttırmak için bir çok farklı radar modülü ile beraber çalışır. Ve geleceğin radar teknolojisidir.

Amerika Birleşik Devletleri ile yaşanan F-35 krizi ile beraber 5. nesil uçak deyimi artık her Türk vatandaşının hayatının bir yerinde oldu. 5. nesil uçak dendiğinde ilk akla gelen özellik ise Stealth, yani radara yakalanmama özelliğidir. Ancak uzmanlar bir uçağı 5. nesil uçak olarak tanımlamak için sadece radara yakalanmama özelliğini yeterli görmemektedir.

5. Nesil uçak tanımlaması nasıl yapılmaktadır?
Kısaca özetlersek, bir uçağın 5. Nesil olarak tanımlanması için radarda görünmezlik özelliğinin dışında, bu amaca hizmet edecek silah podlarının gövde içinde yer alması, kızılötesi sensörler ile teşhisi zor bir motor ısı yayım teknolojisi, art yakıcı (after burner) kullanmadan ses hızı hızlarını aşabilmelidir. Ayrıca itki yönlendirmeli egsoz çıkışlarının olması, savaş alanında diğer savaş birimlerinden bilgi alabilmesi ve buna göre bir plan ve strateji bilgisini pilota aktarabilmesi gibi birkaç özellik 5. Nesil uçak sınıflandırılmasına dahil edilir. Bu sınıflandırma içinde görüleceği gibi savaş sahasına hakim olmak en az görünmezlik teknolojisi kadar önemli bir kriterdir. İşte burada AESA radar teknolojisinin geliştirildiğini görmekteyiz.

AESA radar nedir?
Klasik radarlar sistemleri genellikle kısa bir sinyal sinyali göndermek için anteni güçlü bir radyo vericisi kullanır. Vericiden sinyaller gönderilir. Daha sonra vericiden bağlantı kesilir ve anten bu sefer, hedef nesnelerden gelen yansımaları görmek için bu yansımaları (eko) yükselten hassas bir alıcıya bağlanır. Radar alıcısı sinyalin hedeften geri dönme zamanını ölçerek nesneye olan mesafeyi belirler.
Alıcı daha sonra ortaya çıkan çıktıyı bir ekrana gönderir. Verici elemanları, tipik olarak, yüksek güç seviyelerinde dar bir frekans aralığını yükseltmek veya oluşturmak için uygun olan klystron tüpleri veya mıknatıslardır. Gökyüzünün bir bölümünü taramak için, radar anteninin farklı yönlere işaret etmek için fiziksel olarak hareket ettirilmesi gerekir. Elektronik Taramalı Aktif Dizili radarlar antenleri fiziksel olarak hareket ettirmeden farklı yönlere yönlendirilebilecek bir radyo dalgası ışını oluşturan bir dizi diziden oluşan aşamalı bir dizi sistemi olarak kabul edilir. AESA teknolojisinin birincil kullanımı radar sistemlerindedir.

AESA radar sistemi

ASEA teknolojisinin gelişimi PESA radar teknolojisinin gelişimi ile başlar. PESA ( Pasif elektronik taramalı dizin) tek bir kaynaktan sinyal alan ve belirli parçaları seçici olarak geciktirmek için faz değiştirici modülleri kullanan katı hal sistemi olarak 1960 yılların başında icat edildi.
Bu sistem klasik radar sistemlerinde olduğu gibi vericinin gecikmeden yayın yapmasına izin vermesinin yanında farklı şekillerde sinyaller üreterek te sinyal ışınını farklı yönlerde etkili bir şekilde gönderir. Buna ışın direksiyonu da denmektedir.

İlk AESA sistemleri ise 1980'lerde geliştirildi ve eski PESA sistemlerine göre birçok avantaja sahipti. Bir verici / alıcı modülü kullanan bir PESA'nın aksine, AESA, anten elemanları ile arayüzler kullanan ve farklı frekanslarda birden fazla ve aynı anda radar ışınları üretebilen birçok verici / alıcı modülü kullanır.

Bu sebeple AESA sistemleri şu anda üstün durumsal farkındalık sağlamak için gelişmiş askeri uçaklar başta olmak üzere birçok askeri platformda kullanılmaktadır.

AESA'nın en önemli 4 avantajı şunlardır;

1. Elektronik bozmaya karşı direnç
Bir AESA sisteminin en önemli avantajlarından biri, elektronik sıkışma tekniklerine karşı yüksek derecede dayanıklı olmasıdır. Radar jamming (radar bozma, boğma) genellikle bir düşman radarının yayın yapma frekansını belirleyerek ve ardından karıştırmak için aynı frekansta bir sinyal ileterek yapılır. Zaman içerisinde mühendisler, her radar atımı darbesi için frekansları değiştirebilecek radar sistemleri tasarlayarak bu bozma biçimini önlemenin bir yolunu buldular. Ancak radarın gelişimi ilerledikçe, düşmanın radar bozma teknikleri de ilerledi. AESA sistemleri değişen frekanslara ek olarak, frekansları geniş bir bant boyunca, “darbeli” olarak adlandırılan bir radar tekniği olan her bireysel darbe içinde bile dağıtabilir. Bu özellik kombinasyonu, bir AESA sistemini, bozma tekniklerine sıkışmasını karşı diğer radar biçimlerinden göre daha zorlaştırır.

2. Düşük Kesişme
AESA sistemleri ayrıca, bir düşman radar uyarısı alıcısı (RWR) tarafından yakalanma olasılığının düşük olduğunu gösterir. RWR, bir uçağın veya aracın, dışarıdaki bir kaynaktan gelen bir radar ışınının kendisine çarptığını tespit etmesine izin verir. Bunu yaparken, kirişin çıkış noktasını ve dolayısıyla düşmanın konumunu da belirleyebilir. AESA sistemleri RWR'lerin üstesinden gelme de oldukça etkilidir. Yukarıda belirtildiği gibi frekansları çok hızlı bir şekilde ve tamamen rasgele bir sırayla değiştirdiğinden, bir RWR’nin AESA radar ışınının aslında bir radar sinyali veya ortamın bir parçası olup olmadığını söylemesi çok zorlaşır. Tüm dünyada bulunan “beyaz gürültü” radyo sinyalleri gibi görünmesini sağlar.

3. Artan güvenilirlik
AESA sistemlerinin kullanılmasının bir başka yararı da, her bir modülün bağımsız olarak çalışmasıdır, dolayısıyla tek bir modüldeki bir arıza, genel sistem performansı üzerinde önemli bir etkiye sahip olmayacaktır. AESA teknolojisi, uçakla diğer donanımlı sistemler arasında yüksek bant genişliğine sahip veri bağlantıları oluşturmak için de kullanılabilir.

4. Çok modlu yetenek
Bu radar teknolojisi ayrıca, sistemin aşağıdakileri de içeren çok çeşitli görevleri üstlenmesini sağlayan çoklu modları da destekler:

•    Gerçek ışın haritalama
•    Sentetik Açıklıklı Radar (SAR) eşlemesi
•    Deniz yüzeyi araması
•    Kara hareketli hedef göstergesi ve takibi
•    Havadan havaya arama ve takip

Neden üretimi zordur ve gelişmiş bir teknoloji olarak kabul edilir?
Kombine teknolojilerin kullanılmasının dışında bu teknolojinin uçaklara uygulanmasında çoğu teknolojide olduğu temel zorluklar vardır. Üreticilerin, AESA radar teknolojisinin gelişimi sırasında karşılaştığı temel zorluklar özetle radara güç sağlama, radarı soğutma, radar ağırlığı ve yüksek maliyetlerdir.

Ancak teknoloji iyileşmeye devam ettikçe devrim nitelikli gelişmeler zaten yapılmıştır. (ve yapılmaya devam ediyor). Örneğin, bu radarların ağırlığı son birkaç yıl içinde yarıdan daha az ve aynı zamanda büyüklükte bir azalış gösterdi. Bu, AESA'nın sadece bir uçağın burnu değil, dışındaki alanlara da monte edilmesini sağlar. Radar birden çok yöne yönlendirilebilecek ve daha geniş bir perspektif sağlayabilecektir.

AESA'nın geleceği
Daha önce de belirtildiği gibi, AESA teknolojisi ilerledikçe, daha küçük ve daha uygun fiyatlı hale geldi. Bu, birçok ülkenin AESA'yı yerdeki, denizdeki ve havada bulunan eski sistemlere dahil etmesine izin verdi.

Raytheon, 2016 yılında galyum nitrat (GaN) tabanlı AESA’nın ABD Ordusu’nun kış fuarında yer alan Patriot hava ve füze savunma sistemine yükseltilmesiyle ilk günkü savunmasını yaparak savunma teknolojisi dünyasında manşetlere girdi. İlk çıkışından beri, sistem 1000 çalışma saatini başarıyla tamamladı. Bu yükseltilmiş sistemlerin ikisini zıt yönlere bakacak şekilde eşleştirerek 360 derecelik eksiksiz kapsama sağlayan bir ürün ortaya konabilir.

Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler askeri uçaklarına ve gemilerine AESA radarı eklemektedir. Dünyadaki üreticiler bu talebi karşılamak için acele etmektedir. Hindistan kısa süre önce Jaguar savaş uçağı filosunu yeni AESA radar sistemleri ile donatmak için İsrailli bir firma ile sözleşme imzaladı. Bu jetler eskiyken, AESA radar yeteneklerinin dahil edilmesi, bu ve diğer eski gemilerin, elektronik savaşın daha da önem kazandığı bir dünyada alakalı kalmasını sağlayacaktır. Basitçe söylemek gerekirse: AESA olmadan, hiçbir radar sistemi kullanan sistem modern değildir.
Bu artık isteğe bağlı bir durumda değildir. Ve zaman geçtikçe daha yaygın hale gelecektir.

Türkiye ve AESA Radar Teknolojisi
Ülkemizde AESA Radar teknolojisinde dışa bağımlı olmamaya kararlıdır. Aselsan bu konuda başı çeken göz bebeği firmamızdır. Hali hazırda F-16 uçaklarımız, Milgem sınıfı fırkateynlerimiz için AESA radar teknolojisini üretmekte ve yaygınlaştırmaktadır.