Türkiye ekonomisinde son haftaların en önemli gündem maddesi, beklentilerin altında gelen mayıs ayı enflasyon rakamları oldu. Aylık bazda %2'nin üzerinde bir artış öngörülürken, rakamın %1,53 olarak gerçekleşmesi, piyasalarda temkinli bir iyimserlik yarattı. Özellikle enflasyon sepetinde yaklaşık %25'lik bir ağırlığa sahip olan gıda fiyatlarının, nisan ayındaki %2,01'lik artışın aksine mayıs ayında %0,71 oranında gerilemesi, bu sürpriz düşüşün arkasındaki ana etken olarak öne çıktı. Bu olumlu gelişme, gözlerin bir anda para politikasının dümenindeki kuruma, yani Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na (TCMB) çevrilmesine neden oldu. Piyasalar şimdi, 19 Haziran'da gerçekleştirilecek olan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından çıkacak karara kilitlenmiş durumda. Enflasyonla mücadelede atılan adımların ilk meyvelerinin alınmaya başlandığı bu dönemde, "faiz indirimi yolda mı?" sorusu, hem ekonomistlerin hem de milyonlarca yatırımcının zihnini meşgul ediyor.

Zirai donun ağır faturası: Kuru kayısı ihracatında sert düşüş!
Zirai donun ağır faturası: Kuru kayısı ihracatında sert düşüş!
İçeriği Görüntüle

Enflasyondaki sürpriz düşüş beklentileri değiştirdi

Mayıs ayında TÜFE'nin beklentilerin altında kalması, ekonomi çevrelerinde farklı senaryoların konuşulmasına zemin hazırladı. Her ne kadar tek bir aylık veri, genel trendin değiştiği anlamına gelmese de, özellikle gıda fiyatlarındaki gerilemenin yarattığı etki, Merkez Bankası'nın elini bir miktar rahatlatmış olabilir. Ancak ekonomi uzmanları, TCMB'nin karar alırken sadece manşet enflasyondaki anlık bir düşüşe odaklanmayacağı konusunda hemfikir. Merkez Bankası'nın karar mekanizmasında, enflasyonun ana eğilimi, hizmet sektöründeki katılık, döviz kurlarındaki istikrar, yurt içi talep koşulları ve en önemlisi rezerv birikimi gibi çok daha geniş bir veri setinin etkili olduğu biliniyor. Dolayısıyla, piyasalarda bir faiz indirimi beklentisi filizlenmiş olsa da, TCMB'nin temkinli duruşunu koruyarak "bekle-gör" politikasını sürdürmesi daha olası bir senaryo olarak değerlendiriliyor. Bu noktada, enflasyonla mücadelenin sürdürülebilirliği ve kazanımların kalıcı hale getirilmesi, bankanın öncelikli hedefi olmaya devam edecektir.

Gözler 19 haziran'daki kritik toplantıda

Piyasa aktörleri, 19 Haziran'daki PPK toplantısında doğrudan bir politika faizi indirimi beklemiyor. Ancak beklentiler, TCMB'nin para politikasında ince bir ayar yapabileceği yönünde yoğunlaşıyor. Uzun bir süredir piyasayı ağırlıklı olarak politika faizinin üzerindeki faiz koridorunun üst bandı olan %49 seviyesinden fonlayan TCMB'nin, likidite koşullarını bir miktar gevşeterek fonlamayı politika faizi olan %46 seviyesine çekebileceği konuşuluyor. Teknik bir adım gibi görünse de bu hamle, piyasaya "sıkı duruş devam ediyor ancak koşullar normalleşiyor" mesajı verebilir ve gelecekteki faiz indirim döngüsünün ilk sinyali olarak algılanabilir. Bu kararın alınmasında, son dönemde ekonomik göstergelerde yaşanan olumlu gelişmelerin büyük payı bulunuyor. Özellikle TCMB'nin rezervlerindeki güçlü artış ve vatandaşın dövizden TL'ye dönüş eğiliminin hızlanması, bu tür bir "normalleşme" adımı için uygun bir zemin yaratıyor.

Rezervler güçleniyor, dövizden tl'ye dönüş hızlandı

Ekonomi yönetiminin attığı adımların piyasada karşılık bulduğunun en net göstergelerinden biri de döviz hesaplarındaki gerileme ve rezervlerdeki artış oldu. Mart ayındaki yerel seçimler öncesinde yaşanan türbülans sırasında yurt içi yerleşiklerin döviz hesaplarının büyüklüğü 178,73 milyar dolar seviyesindeydi. Bu rakam, 18 Nisan haftasında 195,56 milyar dolarla zirve yapmıştı. Ancak sıkı para politikası ve TL'nin cazibesini artıran adımlar sonrası, 30 Mayıs haftası itibarıyla döviz hesapları 191,83 milyar dolara kadar geriledi. Bu, vatandaşın TL'ye olan güveninin yeniden tesis edilmeye başlandığını gösteren önemli bir veri. Buna paralel olarak, TCMB'nin toplam rezervlerinde de dikkat çekici bir toparlanma yaşandı. 2 Mayıs haftasında 138,53 milyar dolara kadar gerileyen rezervler, 30 Mayıs haftasında 153,19 milyar dolara yükselerek piyasalara güçlü bir güven mesajı verdi. Bu iki olumlu gelişme, TCMB'nin kur üzerindeki kontrol gücünü artırırken, para politikasında daha rahat hareket etmesine olanak tanıyor.

Mevduat faizlerinde son fırsat olabilir mi?

Piyasalardaki faiz indirimi veya "gevşeme" beklentisinin ilk yansımalarının mevduat faizleri üzerinde görülmesi bekleniyor. Bankacılık kaynakları, TCMB'nin atacağı olası bir adımın mevduat oranlarında aşağı yönlü bir baskı yaratabileceği konusunda yatırımcıları uyarıyor. Halihazırda %50'nin üzerinde seyreden cazip mevduat faizlerinin, önümüzdeki dönemde bu seviyeleri koruyamayabileceği belirtiliyor. Bu nedenle uzmanlar, mevcut yüksek oranlardan faydalanmak isteyen mevduat yatırımcılarının artık uzun vadeye odaklanması gerektiğini vurguluyor. Bankacılar, "Her ne kadar uzun vadeli mevduat oranları şu anda kısa vadeye göre bir miktar düşük kalsa da, faizlerdeki olası bir düşüş döngüsüne karşı yatırımcılar ancak uzun vadeye geçerek kendilerini koruma altına alabilirler. Mevcut oranları daha uzun bir süre için sabitlemek, gelecekteki getiri kayıplarını önleyebilir" şeklinde tavsiyelerde bulunuyor.

1 milyon liranın 32 günlük getirisi ne kadar?

Mevcut piyasa koşullarında, parasını TL mevduatta değerlendirmek isteyen bir yatırımcı için bankalar arasındaki rekabet devam ediyor. Bu hafta itibarıyla bazı bankaların "hoş geldin" faizi olarak da bilinen kampanyalı mevduat ürünlerinde sunduğu oranlar zirve yapmış durumda.
En yüksek oranları sunan bankalar arasında Alternatif Bank (VOV Hesap), Anadolubank (Renkli Hesap) ve Türkiye Finans (Günlük Hesap) %53,00'lük oranlarla başı çekiyor. Onları %52,00'lik oranlarla TEB (Marifetli Hesap), Odea Bank (Oksijen Hesap), Denizbank (Kaptan Hesap) ve Fibabanka (Kiraz Hesap) takip ediyor.

Peki, en yüksek oran olan %53,00 üzerinden bir hesaplama yapıldığında 1 milyon TL'nin getirisi ne oluyor? 1 milyon liralık bir anaparanın, yıllık %53,00 brüt faiz oranıyla 32 günlük brüt getirisi yaklaşık olarak 46.466 TL'ye tekabül ediyor. Ancak bu tutar, yatırımcının eline net olarak geçen miktar değil. Bu brüt getiri üzerinden yasal vergi kesintisi olan stopajın düşülmesi gerekiyor. Stopaj kesintisi yapıldıktan sonra yatırımcının 32 gün sonunda elde edeceği net getiri ise yaklaşık 37.241 TL seviyesinde gerçekleşiyor. Bu hesaplama, yatırımcıların getiri potansiyelini değerlendirirken brüt ve net rakamlar arasındaki farkı göz önünde bulundurmalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ