Türkiye'de çalışma hayatının en önemli gündem maddelerinden biri olan ve kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan yaklaşık 600 bin işçinin mali ve sosyal haklarını doğrudan etkileyecek olan 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde kritik bir aşamaya gelindi. Karayolları, demiryolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastaneler gibi hayati öneme sahip kamu kurumlarında çalışan yüz binlerce emekçinin gözü kulağı, hükümet kanadından gelecek olan ilk resmi zam teklifinde. TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ konfederasyonlarının, 27 Şubat 2025 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na sundukları ortak zam taleplerini içeren taslakla başlayan müzakere süreci, aradan geçen yaklaşık üç aylık zamana rağmen henüz somut bir teklifle sonuçlanmadı. Bu durum, işçi sendikalarının sabrını taşırma noktasına getirirken, grev söylemlerinin de giderek daha yüksek sesle dile getirilmesine neden oluyor.

Sendikaların sabrı taşıyor: "Mayıs bitmeden teklif masaya gelmeli, aksi halde grev sürecine yaklaşıyoruz!"

Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleri kapsamında, işçi ve işveren tarafı bugüne kadar 16 Nisan, 24 Nisan ve son olarak 16 Mayıs tarihlerinde, kamu işverenini temsil eden Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası'nın (TÜHİS) ev sahipliğinde bir araya geldi. Bu toplantılarda, sözleşmenin idari maddelerinin büyük bir bölümü üzerinde müzakereler yürütüldü ve önemli ölçüde uzlaşma sağlandı. Ancak, işçilerin en çok merak ettiği ve hayatlarını doğrudan etkileyecek olan ücret zamları ve mali haklar konusundaki somut bir teklif, henüz hükümet kanadından sendikalara iletilmedi.
Bu durum karşısında tepkisini dile getiren TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, yaptığı son açıklamada, hükümetten bir an önce ilk zam teklifini sunmasını talep etti. Ağar, "Yaklaşık 3 aydır hükümetten teklif bekliyoruz. Gözümüz Hazine ve Maliye Bakanlığının tavrında, kulağımız TÜHİS'in çağrısında. Birçok iş yerinde grev sürecine yaklaşıyoruz, mayıs ayı bitmeden ilk teklif kesinlikle masaya gelmeli. Teklifin gelmesi pazarlık sürecinin başlaması için gerekli. 600 bin işçi, aileleriyle birlikte 2-3 milyon insan gelecek teklife odaklandı. Hükümetten beklentileri karşılayacak bir teklif sunmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.
 

HAK-İŞ konfederasyonu yetkilileri de benzer şekilde, işçilerin sabırsızlandığını, artan hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında yaşam koşullarının giderek zorlaştığını belirterek, kamu işvereninin bir an önce elle tutulur, somut ve kabul edilebilir bir teklif sunması gerektiğini dile getirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise daha önceki açıklamalarında, sürecin yavaş yavaş sonuna gelindiğini ve önce işveren kesiminin teklifini yapacağını, ardından işçi kesiminin bu teklif üzerinde müzakerelerde bulunacağını ifade etmişti.

İşçi tarafının talepleri net: günlük en düşük ücret 1800 TL, ilk altı ay için yüzde 50 zam ve refah payı!

TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ konfederasyonlarının, 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü için ortaklaşa hazırlayarak 27 Şubat'ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na sundukları zam talepleri oldukça net ve iddialı. Sendikaların ortak talepleri şu şekilde sıralanıyor:

  • Halihazırda kamuda en düşük seviyede bulunan günlük brüt taban ücretin, öncelikle 1800 Türk Lirası'na yükseltilmesi (Bu, yaklaşık %40'lık bir artış anlamına geliyor).

    TMSF, HES Kablo'yu satışa çıkardı TMSF, HES Kablo'yu satışa çıkardı
  • Bu taban ücret artışının ardından, tüm kamu işçilerinin mevcut ücretlerine 2025 yılının ilk altı aylık dönemi için (1 Ocak 2025 - 30 Haziran 2025) yüzde 50 oranında bir zam yapılması.

  • 2025 yılının ikinci altı aylık dönemi (1 Temmuz 2025 - 31 Aralık 2025) ve takip eden diğer altı aylık dönemler için ise, o dönemin enflasyon oranına ek olarak yüzde 25 oranında bir zam yapılması.

  • Tüm bu ücret zamlarının üzerine, işçilerin refah seviyesini artırmak amacıyla ayrıca yüzde 10 oranında bir refah payı verilmesi.
    Sendikalar, bu taleplerinin yanı sıra, mevcut sosyal yardımların (yemek, yol, giyim yardımı, ikramiye vb.) günün koşullarına göre iyileştirilmesi, fazla mesai ücretlerinde artış yapılması ve çalışma koşullarının daha insani hale getirilmesi gibi idari ve sosyal maddelerde de önemli iyileştirmeler talep ediyorlar.

Gözler Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TÜHİS'in ilk teklifinde

İşçi sendikalarının bu kapsamlı ve iddialı taleplerini masaya yatıran kamu işverenini temsil eden TÜHİS, sendikaların sunduğu taslağa yönelik olarak detaylı bir maliyet analizi çalışması yürütüyor. Bu çalışmanın tamamlanmasının ardından, TÜHİS'in hazırlayacağı ilk resmi zam teklifinin, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından da değerlendirilip onaylanmasının ardından önümüzdeki günlerde işçi tarafına sunulması bekleniyor. Kamu işvereninin sunacağı ilk teklif, taraflar arasındaki gerçekçi pazarlık sürecinin de başlangıcı olacak ve müzakerelerin seyrini belirleyecek en önemli adım olarak görülüyor.
Tarafların beklentisi, zam teklifinin Mayıs ayı bitmeden, hatta önümüzdeki hafta içinde netleşerek kamuoyuyla paylaşılması yönünde. Sendikalar, sürecin daha fazla uzamaması ve işçilerin mağduriyet yaşamaması için hükümet kanadına baskı yaparken, TÜHİS'in bu hafta içinde ilk resmi teklifini sunabileceği konuşuluyor.

Bu sözleşme neden bu kadar önemli? Milyonlarca kişiyi etkileyecek domino etkisi!

Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçinin ücret ve sosyal haklarını doğrudan belirleyecek olan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü, sadece bu kesimi değil, aynı zamanda dolaylı olarak milyonlarca kişiyi etkileyecek olması bakımından da büyük bir önem taşıyor.
Bu protokolde belirlenecek olan zam oranları ve sosyal haklar, öncelikle yaklaşık 4 milyon memur ile 2,5 milyon memur emeklisinin maaşlarına yapılacak zam oranlarının belirleneceği ve 1 Ağustos itibarıyla başlayacak olan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri için de önemli bir referans ve gösterge niteliği taşıyacak. Kamu işçilerine yapılacak olan zam oranı, genellikle memur zamları için de bir taban veya beklenti oluşturuyor.
Bunun yanı sıra, söz konusu Protokol, özel sektörde imzalanacak olan birçok toplu iş sözleşmesini de yakından ilgilendiriyor. Özellikle, 160 binden fazla metal işçisini kapsayan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Grup Toplu İş Sözleşmesi başta olmak üzere, özel sektördeki birçok büyük ve önemli iş yerinde yapılacak olan toplu iş sözleşmesi müzakerelerinde, kamu kesimindeki bu çerçeve protokolü emsal teşkil edebiliyor.
Ayrıca, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü'nün imzalanmasının ardından, her bakanlık ve kamu kurumu, kendi bünyesinde çalışan işçiler için ayrı ayrı toplu iş sözleşmeleri imzalayacak. Örneğin, Sağlık Bakanlığı'nda yetkili olan Öz Sağlık İş Sendikası, bu çerçeve protokolüne dayanarak kendi bakanlığındaki işçiler için ek kazanımlar (örneğin, fazla mesai ücretlerinde daha yüksek artış, nöbet ücretlerinde iyileştirme, sosyal yardımlarda ek artışlar vb.) elde etmeye çalışacak. Bu aşama, işçilerin unvanlarına, görev yerlerine ve yaptıkları işin niteliğine göre özel haklar kazanabilmeleri açısından da önem taşıyor.
Sonuç olarak, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleri, sadece 600 bin kamu işçisinin değil, aynı zamanda Türkiye'deki genel ücret seviyeleri, çalışma koşulları ve endüstri ilişkileri açısından da son derece kritik ve belirleyici bir süreç niteliğinde. Bu nedenle, görüşmelerin sonucu ve hükümetin sunacağı zam teklifi, tüm çalışma hayatı ve ekonomi tarafından büyük bir dikkat ve merakla bekleniyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ