Uluslararası medya devi Time Out, her yıl yayımladığı geleneksel "Dünyanın En İyi Şehirleri" anketinde bu yıl bir ilke imza atarak, sonuçları 30 yaş altı katılımcıların, yani Z kuşağının yanıtlarına göre yeniden filtreledi. Ocak ayında dünya genelinde 18 bin 500'den fazla şehir sakininin katılımıyla yapılan anketin genel sonuçlarında Güney Afrika'nın incisi Cape Town birinci seçilmişti. Ancak veriler, geleceğin dünyasını şekillendirecek olan Z kuşağının perspektifinden incelendiğinde, listenin adeta baştan aşağı yeniden yazıldığı görüldü. Bu yeni sıralama, gençlerin bir metropolden beklentilerinin sadece iyi bir iş veya lüks bir yaşamdan ibaret olmadığını; kültürel çeşitlilik, sosyal adalet, uygun fiyatlı bir yaşam ve en önemlisi anlamlı insan ilişkileri kurabilme kolaylığı gibi faktörlerin ne kadar ön plana çıktığını ortaya koydu. Bu liste, sadece bir seyahat rehberi değil, aynı zamanda yeni neslin hayallerini, korkularını ve bir şehri "ev" olarak benimsemek için aradığı temel değerleri yansıtan sosyolojik bir manifesto niteliği taşıyor.
Zirvenin sürpriz şampiyonu: Bangkok neden bir numara?
Z kuşağının oylarıyla şekillenen listenin en tepesine, tüm beklentileri altüst ederek Tayland'ın başkenti Bangkok yerleşti. Peki, bu kaotik ve enerjisi hiç bitmeyen Asya metropolünü gençler için dünyanın en iyi şehri yapan neydi? Cevap, Time Out anketinin üç temel kriterinde gizli: mutluluk, uygun maliyet ve yeni insanlarla tanışma fırsatları. Bangkok, 30 yaş altı katılımcılar arasında "arkadaş edinme" açısından dünyada en yüksek puanı alarak, sosyal izolasyonun küresel bir sorun haline geldiği günümüzde, gençlerin en çok neye özlem duyduğunu gösterdi: gerçek ve samimi insan bağlantıları.
Ankete katılan gençlerin büyük bir çoğunluğu, Bangkok'u hem mutlu oldukları hem de yaşamın finansal olarak sürdürülebilir olduğu bir yer olarak tanımladı. Özellikle dışarıda yeme-içme ve eğlence maliyetlerinin düşüklüğü, genç gezginler ve "dijital göçebeler" için şehri bir cazibe merkezi haline getiriyor. Ancak Bangkok'un cazibesi sadece ucuz olmasından kaynaklanmıyor. Wat Arun (Şafak Tapınağı) ve Grand Palace gibi görkemli kültürel simgelerin, sokak yemeklerinin sunduğu inanılmaz lezzet çeşitliliğinin ve şehrin her köşesinde hissedilen enerjinin birleşimi, gençlere unutulmaz ve otantik bir deneyim vaat ediyor. Z kuşağı, gösterişli ve steril Batı şehirleri yerine, hayatın tüm renkleriyle ve kaosuyla yaşandığı, her an yeni bir keşfe olanak tanıyan Bangkok'u tercih ederek, kendi önceliklerini net bir şekilde ortaya koydu.
İkinci perde: Melbourne'un kapsayıcılığı ve Cape Town'un cazibesi
Listenin ikinci sırasında, Z kuşağının değerleriyle ne kadar örtüştüğünü kanıtlayan bir başka şehir yer aldı: Avustralya'dan Melbourne. Genel listede dördüncü sırada olan Melbourne, gençler arasında iki basamak birden yükselerek ikinciliğe oturdu. Şehrin bu başarısının arkasındaki en önemli faktörler, kapsayıcılık ve sanat. Ankete katılan gençlerin yüzde 80'i şehri son derece kapsayıcı ve çeşitliliğe açık bulurken, yüzde 96'sı sanat ve kültür sahnesine hayran kaldığını belirtti. Z kuşağının yüzde 90'ından fazlasının yaşam kalitesini "iyi" ya da "mükemmel" olarak tanımlaması, Melbourne'ün sadece eğlenceli değil, aynı zamanda yaşanabilir ve insan odaklı bir şehir olduğunu da kanıtlıyor.
Genel listenin birincisi olan Cape Town ise gençler arasında üçüncülüğe gerilemiş olsa da, cazibesinden pek bir şey kaybetmediğini gösterdi. Güney Afrika'nın bu eşsiz sahil şehri, özellikle doğal güzellikleri ve uygun fiyatlı gece hayatı ile gençlerden tam puan aldı. Gençlerin yüzde 75'inin dışarıda içki içmenin uygun fiyatlı olduğunu söylemesi, şehrin özellikle bütçesi kısıtlı gençler için ne kadar çekici olduğunu ortaya koyuyor. Masa Dağı'nın görkemi ve okyanusun ferahlığı, Cape Town'u hem macera hem de eğlence arayan gençler için vazgeçilmez kılıyor.
Klasiklerin gençlerle imtihanı: New York ve Londra hâlâ popüler
Z kuşağının listesi sürprizlerle dolu olsa da, dünyanın klasik metropolleri de listedeki yerlerini korumayı başardı. Amerika Birleşik Devletleri'nden New York, dördüncü sıraya yerleşerek gençler tarafından en çok "heyecan verici" olarak tanımlanan şehir oldu. "Asla uyumayan şehir" lakabının hakkını veren New York, özellikle yürünebilirliği, 7/24 devam eden gece hayatı ve her an bir etkinliğe denk gelme olasılığı ile dinamizm arayan gençleri cezbetmeye devam ediyor.
Listenin dokuzuncu sırasında yer alan Londra ise gençler için bir paradoks sunuyor. İngiltere'nin başkenti, kültür (yüzde 96) ve yeme-içme (yüzde 95) sahneleriyle neredeyse zirveye oynasa da, fahiş yaşam maliyetleri nedeniyle sıralamada geriye düşüyor. Ancak şehrin sunduğu sayısız ücretsiz müze, park ve kültürel etkinlik, bütçesini düşünen gençlere alternatifler sunarak Londra'yı hala popüler bir destinasyon olarak tutmayı başarıyor. Gastronomik çeşitlilik de, farklı lezzetleri denemeyi seven Z kuşağı için önemli bir çekim noktası.
Listenin diğer yıldızları ve ortak değerler
Time Out'un listesi, dünyanın dört bir yanından gençlerin favorisi olan şehirleri bir araya getiriyor. İspanya'dan Barcelona (6. sıra), gece hayatı, sahil yaşamı ve Melbourne ile birlikte paylaştığı "en kapsayıcı şehir" unvanıyla öne çıkıyor. Danimarka'dan Kopenhag (5. sıra), "iyi yemek, iyi insanlar ve birbirine sahip çıkma" kültürüyle ve hatta katılımcıların yarısından fazlasının "aşkı bulmanın kolay olduğu bir yer" olarak tanımlamasıyla dikkat çekiyor. İskoçya'dan Edinburgh (7. sıra) ise yürünebilirliği ve kolay erişilebilir yeşil alanlarıyla huzur ve doğayı bir arada arayan gençlere hitap ediyor.
Listenin Asya kanadında Çin'in modern yüzü Şanghay (10. sıra), yüzde 96'lık memnuniyet oranıyla toplu taşıma sisteminde sınıfı geçerken, Tokyo (14. sıra) teknoloji ve güvenliğiyle ilgi çekiyor. Listenin en uygun fiyatlı ikinci şehri olarak öne çıkan Mexico City (8. sıra) ise bütçe dostu bir macera arayanların adresi oluyor. Tüm bu şehirlerin ortak noktası ise, Z kuşağının bir şehirden ne beklediğini özetliyor: otantik deneyimler, sosyal bağlantılar, kültürel zenginlik, çeşitliliğe saygı ve hepsinden önemlisi, hayallerini gerçekleştirebilecekleri uygun maliyetli bir yaşam.