Hürriyet'te yayınlanan Çınar Oskay imzalı yazıda, İzmir tüm yönleriyle ele alındı. Yazıda, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile bir röportaja da yer verildi. İzmir'in en büyük farkının, kadınlarının hayatın içinde yer alması olduğunu belirten Kocaoğlu 'Gavur İzmir' için ise "Bir yaşam biçimimiz var, bu gavursa yapacak bir şey yok" dedi.

Bazı şehirler size dünyanın merkezinde olduğunuzu hissettirir. Geçmişinden gelen; havasında, suyunda hissettiğiniz bir gücü vardır. Zor dönemlerde bile ışığını, rengini kaybetmeyen, umudu devam ettiren... Burası Homeros’un, hümanizmin, demokrasinin doğduğu yer. Yaşam tarzıyla, nüfus yapısıyla, gücün sultasından uzak... Sokaklarında 16 dil konuşulan, tarihi bir liman kenti... Sembolü bile bir Amazon olan gerçek bir kadın kenti...* İnsanların birbirine gülümsediği, her yerin kadın kahkahalarıyla çınladığı, en çağdaş, en Avrupai şehrimiz... Son iki yılda İzmir’e müthiş bir akın başladı. 2017’de 18 bin 506 kişi İstanbul’dan buraya göç etti. Büyük çoğunluğu beyaz yakalı ve üniversite mezunuydu. Bu bir ilk. Brookings Enstitüsü’ne göre İzmir, dünyanın en hızlı büyüyen 4’üncü metropolü. Emlak fiyatları artışında dünyada ikinci sırada. Konut fiyatları bir yılda yüzde 18.5 değer kazandı. İstanbul yolunu üç buçuk saate indirecek otoyol açılmadı bile! Peki İzmir gerçekten İstanbul’un pabucunu dama atacak mı? Taşınan binlerce kişi aradığını buldu mu?
Hürriyet'ten Çınar Oskay'ın bu cümlelerle başlayan yazısında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da 15 yıldır yönettiği İzmir'i anlatıyor. Kocaoğlu'na göre bu kentte tolerans nesilden nesle geçiyor.

İşte o röportaj:

- Dün gece arabadayız. Bir baktık, yandaki Mercedes’te siz... Bayağı trafikte beklediniz, sonra da yanımızdan geçerken el salladınız...
Sirenle, eskortla yol açtırmıyoruz. Trafik neyse o.
- İnsanlarla şakalaşmayı, muhabbeti seviyorsunuz. Ama buraya yürürken bir-iki kere “Oof, of!” diye iç çektiniz. Zor mu İzmir’i yönetmek?
Bir kentte ne kadar iş varsa hepsiyle uğraşıyorsunuz. Yoruluyorsunuz, biraz da espriye vurmak gerekiyor. Hep ciddi olursanız siz de gerilirsiniz, sistem de gerilir.
- İzmir’in en büyük farkı ne?
Bence İzmir’in kadınlarının hayatın içinde olması... Kenti ve yaşam biçimini koruyor, savunuyor ve mücadelede en önde duruyorlar.
- Neden bunu diğer şehirlerimizde İzmir’deki kadar göremiyoruz?
Burası Akdeniz ticaretinin dünyayı domine ettiği zamanlardan beri bir liman kenti. Her kültürden insan yaşamış. Tolerans, tahammül nesilden nesle geçiyor. Yönetimler de bunu desteklerse ayakta duruyor, desteklemezse gidiyor.

- ‘Gâvur İzmir’ ne demek?
Yaşam biçimi olarak Anadolu’ya uymuyor, özgür diye siyasetçiler böyle dedi. İzmirliler de “Bir yaşam biçimimiz var, bu gâvursa yapacak bir şey yok” diyor.
- İstanbullu göçünü nasıl görüyorsunuz?
İzmir sıçrama yaptı, altyapısını tamamladı. 15 senedir ciddi uğraş veriliyor. Tarihteki gibi görünür hale geldi.
- Bu göçün siyasi boyutu var mı?
Tabii ki; özgürlükten, demokrasiden, Atatürk’ten yanadır İzmir’in yaşam biçimi. Bundan taviz vermez, sahip çıkar.
- İstanbul’a rakip olmak gibi bir derdiniz var mı?
İstanbul bir dünya kenti. İzmir’in İstanbul’la yarışması söz konusu olamaz. Bu, doğru bir hedef değildir. İzmir, 13-15 milyon nüfusun yaşadığı Ege Bölgesi’nin merkezi. Denizli’deki hali vakti yerinde olan insanların İzmir’de ya da Çeşme’de evi barkı vardır. Manisa, Uşak, Aydın’dakiler için de geçerli bu. Sıçrama, hizmet ve turizm sektöründe olacak. Kentimizin dokusunu bozmadan ama...