Haber / Özge Günerken

Hayvanlar da tıpkı insanlar gibi problem çözme, empati kurma ve iletişim konusunda yeteneğe sahip. İnsanlara göre her ne kadar bu yetenekler basit seviyede kalsa da iş, birlikte uyum içinde yaşamaya gelince hayvanların bizden bir adım önde olduklarını gösteren yeni bir araştırma Avustralya’daki Sidney Üniversitesi tarafından gerçekleştirildi.

ZAYIF OLANI DIŞLAMADILAR

ABC’nin haberine göre, araştırma, balıkların, kuşların, krillerin ve diğer memelilerin davranışlarına odaklandı. Sidney Üniversitesi'nde Hayvan Davranışı Profesörü Dr. Ashley Ward, Kuzey Atlantik'teki bir grup ada olan Azor Adaları'nda dünyanın en büyük yırtıcısı olan ispermeçet balinaları ile yüzdüklerini belirterek, “Beş ispermeçet balinasından oluşan bu grup, kesinlikle inanılmazdı. Kızı ve torunlarıyla birlikte büyük bir lider balina etrafımızda yüzmeye başladı. Balina sürüsünde bir de yunus vardı. Yunusun skolyozu vardı, omurgası ciddi şekilde bükülmüştü ve yine de ispermeçet balinalarıyla çok özgürce etkileşime giriyordu" diyor.

BİRLİKTE ÇALIŞ, BİRBİRİNİ KOLLA

Hayvanlar arasındaki sosyal uyumun iyi bir örneği de kuşlar… Mesela Harris şahinleri, birbirlerinin sırtlarında durarak bir sonraki yemek için manzaraya bakarlar. En tepedeki kuş, av aramak için çevresini daha iyi görebilir ve ardından gruplar halinde birlikte avlanırlar.

Hayvanlar aleminde sürüde kalmanın hayatta kalmak için önemli bir koşul olduğunu dile getiren Dr. Ward, “Kalabalığın bilgeliğini, grubun kolektif zekasını kullanmak, hayattaki büyük sorunları çözmenin mükemmel bir yoludur. Örneğin bazı kuşların uçuş sırasında oluşturdukları V şekli aslında enerji tasarrufu yapmaya yardımcı olan bir sistemdir. Kuşlar bir süre bu pozisyonu alırlar ve sonra yer değiştirirler. Ancak bu, hiçbir şekilde zorunlu tutulmaz. Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla bu pozisyonu almayı tercih ediyor gibi görünüyorlar ve sürüde yorulan kuşlarla yer değiştiriyorlar. Bunu yaparak, çok büyük miktarda enerji tasarrufu yapmıyorlar belki ama uzun bir göçte, bu küçük tasarruf bile yaşamla ölüm arasında fark anlamına gelebilir" diye aktarıyor.

SÜRÜCÜSÜZ ARABALARA İLHAM; BALIKLAR

Hayvanlar arasındaki etkileşim yolları, teknolojiye de ilham veriyor. Örneğin, otomobil üreticisi Nissan, kendi kendini süren ilk nesil otomobiller üzerinde çalışırken, geliştiriciler çarpışmadan kaçınma teknikleri için balık sürülerinden fikir aldı. Dr. Ward şöyle anlatıyor:

“Balık sürüleri birkaç temel kuralı izler. Yakın komşunuza çok yakınsanız, uzaklaşın; yakın komşunuzdan çok uzaktaysanız birlikte hareket edin. Ve eğer mükemmel bir mesafe aralığındaysanız, komşunuzun ne yaptığını kopyalayın. Nissan, evrimin bu hayvanlara trafik için mükemmel bir sistem verdiğini fark etmiş. Eğer sistem doğru yapılırsa robotik arabalar balıklar kadar mükemmel şekilde birlikte hareket edebilecek.”

EMPATİYİ GÖZLEMLEMEK

Empati de birlikte uyum içinde yaşamanın önemli bir koşulu. Örneğin filler de dahil olmak üzere bazı hayvanlar, ölümün yasını tutuyor.

Prof. Dr. Ward, Kenya'nın Masai Mara Ulusal Parkı'ndaki bir korucudan, yaşlı bir ana fil hakkında duyduğu hikayeyi anlatıyor:

“Afrika'da bir fil ailesi kuru ve açık bir arazide toplanıyor. Korucu, yaşlı anne filin son günlerine yaklaştığını fark ediyor. Ve bir akşam öldüğünde, beraberindeki filler cesediyle birlikte kalıyor ve onu dallarla kaplıyor. Birkaç gün sonra, bütün sürü geri dönüyor ve ölen fil için bir tür cenaze töreni düzenleniyor. Hayvanların ne düşündüklerini ve hissettiklerini kesin olarak bilmiyoruz - ama ölümü ve yas tutmayı anladıkları görünüyor."

Bilim adamlarının empati gösterme kabiliyetini tartıştığı bir başka yaratık da fare. Prof. Ward, 2015 yılında farelerin yan yana yerleştirildiği iki kafeste yapılan deneyi şöyle anlatıyor:

"Bir kafesteki fare, sıcak ve kuru bir yerde; bir farenin ihtiyaç duyabileceği her şeye sahip. Yanındaki kafesteki fare ise ıslak, soğuk bir yerde tutuluyor ve hiçbir şeyi yok. Kafesler arasında bitişik bir kapı var. Keyfi yerinde olan fare lüks kafesinde eğlenerek diğerini görmezden gelebilir ya da kapıyı açarak isterse komşusuna güvenli bir sığınak sunabilir.

Hemen hemen her seferinde, kafesin kuru tarafındaki farenin kapıyı açtığı ve ıslak farenin içeri girmesine izin verdiği görüldü. Farenin ne düşündüğünü bilmiyoruz. Empati olup olmadığını kesin olarak söyleyemeyiz. Ama beni gerçekten ikna eden şeylerden biri; kuru kafesteki farenin ıslak kafeste olma deneyimini yaşadıktan hemen sonraki deneyde çok daha hızlı bir şekilde kapısını ıslak fareye açmasıydı."