Eylem ASLAN

Ünlü yazar Mark Twain, “Karpuz bir nimettir ve sıradan şeylerle anılmaması gereken bir şeydir. Bu dünyanın lükslerinin başında gelir. Tanrı'nın yeryüzünün tüm meyveleri üzerindeki lütfu. Kişi onu tattığında meleklerin ne yediğini bilir” demiş.

Fakat melekler yabani karpuzu yeselerdi, muhtemelen mideleri bulanırdı. Çünkü ilk karpuzların etli kısmı açık yeşil renkte sert ve acımsı bir meyve imiş.

Sıcak yaz günlerinin ortasındayız, sofralar renklendi. Renk demek, sağlık demek. Tabağımızda ne kadar renk olursa o kadar iyi. Çünkü yiyeceklerdeki her renk başka bir yarara işaret eder. Bol renkli, çok sağlıklı sofralar kurmanın şimdi tam zamanı.

5 BİN YILLIK TARİH

Eski çağlardan kalma İbranice yazılar, Mısır mezarlarındaki buluntular ve Orta Çağ çizimlerini de içeren ipuçları karpuzun 5 bin yıllık tarihini ve muhteşem değişiminin kaydını ortaya koyar. Karpuzun rengi ıslahla zaman içinde değişir. Kırmızı rengin geni şeker oranını belirleyen gen ile eşleşir.

Bilim insanları, ilk karpuzun Afrika’da yetiştirildiği, oradan Akdeniz ülkelerine doğru kuzeye ve sonra da Avrupa’nın başka yerlerine yayıldığı konusunda hemfikir.

Atalık karpuz aslen Batı Afrika’da mı yetişiyordu, Güney Afrika’da mı yoksa Kuzeydoğu Afrika’da mı? Teoriler haritanın her tarafına yayılmış durumda. Fikir birliği de bu noktada sona erer.

Afrika’nın güneyinde yetişen beyaz karpuz, şimdiki karpuzun eski çağlardaki atası olmaya en güçlü aday.

Mısırlılar'ın 4 bin yıl önce karpuz yetiştirdiğine dair kanıtlar bulunmuş. Bu da Afrika’nın güney kesimlerinde tarımın başlamasından önceki dönemlere rastlar.

İki numaralı aday, batı Afrika’dan egusi karpuzu.

Ancak yayımlanan yeni bir araştırma, Doğu Afrika ülkesi Sudan'a özgü küçük, yuvarlak Kordofan karpuzunun genetik açıdan modern karpuzla çok daha yakın akraba olduğunu ortaya koyar.

Mısır’da, Kral Tutankamun’un mezarı da dahil 4 bin yıl önce inşa edilen mezarlarda karpuz resimlerinin yanı sıra karpuz çekirdekleri de bulunur. Bir mezar resmi ise özellikle öne çıkar. Çizimde betimlenen karpuz, yabani olanlar gibi yuvarlak değil. Şimdikilere benzeyen oval biçimi, ıslah edilmiş bir çeşit olduğunu gösterir. Servis tabağının en üstünde duran oval bir karpuzun görüldüğü mezar resmi, meyvenin nasıl değişim geçirdiğine dair ipucu verir. Taze olarak servis yapıldığına göre kesip yenecek kadar yumuşak olması gerek.

Milattan Önce 2000 yılından sonra karpuzun geçirdiği tarihi yolculuğu tıp kitapları, seyahat günlükleri, yemek tarifleri ve dini yazılardan öğrenebiliriz. Farklı kaynakları inceleyen ve tanımları karşılaştıran araştırmacılar, karpuzun antik isimlerini ve çeşitli kullanım yollarını bulmayı böylelikle başarmış.

Karpuza eski Yunancada pepon denilir. Hipokrat ve Dioskorides de dahil birçok doktor, sağaltıcı özelliklerinden dolayı karpuzu över. Bu dönemde karpuz idrar söktürücü olarak kullanılır, serinletici ıslak kabuğunu kafaya koymak suretiyle güneş çarpmasına uğrayan çocukları iyileştirmek için önerilir.

Romalı doğa araştırmacısı Baba Pliny, karpuzu birinci yüzyılda hazırladığı Historia Naturalis ansiklopedisinde “maksimum soğutucu” -son derece serinletici bir yiyecek- olarak tanımlamış.

İbranice yazılar arasında en ilginç olanı, Milattan Sonra 200 civarında yazılmış bir risale. Bu belge, vergi olarak alınmış karpuzları incir, üzüm ve nar ile aynı kategoriye koyar.

Peki tüm bu meyvelerin ortak noktası ne? Hepsi tatlı. Üçüncü yüzyıla gelindiğinde tatsız karpuz bir tatlı meyveye dönüşmüş.

EN GÜZEL ZAMANI

Günümüzde dünya karpuz üretimi 110 milyon tonu geçmiş durumda, üretimin yaklaşık üçte ikisi Çin tarafından gerçekleşir. Çin’de 2017 yılında 80 milyon ton karpuz üretilmiş. İran ve Türkiye, Çin’den sonra en fazla karpuz üreten ülkeler.

“Büyükanneniz size hiç “karpuzun en güzel zamanı şimdi” demiş miydi?” Haklı diyebiliriz. 5 bin yıldır evcilleştirilen karpuzun şimdi en güzel zamanı.

İYİ KARPUZ NASIL SEÇİLİR?

Pazardan, marketten karpuz alanları seyredin. Karpuzu okşamaktan tıklamaya kadar birçok yöntem kullanılır. Sizin en iyi karpuz seçme yönteminiz ne?

Kesilmemiş iyi bir karpuz seçmenin günümüzde üç önemli kuralı var:

Önce karpuza genel bir bakış atın. İyi bir karpuz, şekli simetrik olandır. Egeliler'in “Karpuzun yamuğu iyidir” düşüncesi pek de doğru değil. Bir tarafı yamuk, düz ya da küçük kalmış olmamalı. Karpuzun gelişmemiş, daralmış kısımları susuz kalmış olduğunu gösterir. Ayrıca karpuzun rengi de ne aşırı parlak ne de aşırı donuk olmalı.

İkinci kural karpuzu yerinden kaldırıp elinizle bir tartın. Ağırlığı mutlaka büyüklüğüyle orantılı olmalı. Yani büyük bir karpuz çok hafif ise içe geçmiş; küçük bir karpuz beklenenden daha ağırsa kabak olma ihtimali yüksek. Bu arada unutmayın karpuzun ağırlığının yüzde 92'si sudur.

Üçüncü kural ise karpuzu ters çevirip altındaki göbeğine bakın: Güneşin altında olgunlaşıp olgunlaşmadığını anlamak için karpuzun toprağa temas ettiği yeri inceleyin. Karpuzun göbeği kremsi ya da soluk sarı renkli bir nokta şeklinde olmalı; beyaz ya da açık yeşil renkte olmamalı. Eğer karpuzda bu işaret yoksa, karpuz erken hasat edilmiş olabilir. Bu da meyvenin tat, doku ve sululuk durumunu olumsuz etkiler.

KARPUZUN FAYDALARI

Kuşkusuz her yiyeceğin bir fonksiyonu var. Meyve ve sebzelerde renk demek, yararlı polifenol, antioksidan demek. Her renk, faydalı ayrı bir fitokimyasal anlamına gelir ve ağırlıklı olarak farklı bir sistemi etkiler. Kırmızılar bağışıklık sistemini güçlendirir, yeşil yapraklı yiyecekler kalp ve damar sağlığına iyi gelir, sarı sindirim sistemi için önemli, turuncu üreme, mavi-mor ise beyin fonksiyonlarını destekler. O nedenle günün sonunda her rengin farklı tonlarından yemiş olmak sağlığınızı daha iyiye götürecektir. O zaman gelsin kıpkırmızı domatesler, karpuzlar, capcanlı yeşillikler, sapsarıdan turuncuya dönen kayısılar şeftaliler, mor mürdümler, üzümler... O zaman renk. O zaman sağlık!

Sefa Saygılı, “Vücudumuzu Temizleyen Gıdalar’’ isimli yazısında, Karpuzun; su muhtevası yüksek ve sodyum, potasyum, kalsiyum, demir gibi çeşitli mineral ve vitaminleri ihtiva eden faydalı bir meyve olduğundan bahseder.

Sıcaktan bunalan vücudumuzun su ihtiyacını en iyi karpuz karşılar. Böbrekleri çalıştırarak kum ve taşı döktürür. İçindeki madeni tuzlar sayesinde bedeni zehirleyen üre, ürat tuzları gibi zararlı artıkların kandan atılmasını sağlar.

Yazımızı bir Cemal Süreya şiiri ile bitirelim isterim;

“İnsanlığımızdan ötürü, güzelliğimizden, çirkinliğimizden

Bize kavun karpuz veren Tanrıyı
Sevmek gerektiğini biliriz…”

KARPUZ TURŞUSU

Bu mevsim en çok karpuz kabuğu ve patlıcanın yeşil taç yapraklarını atarız. İkisi de çok değerli. Karpuz kabuğu ile reçel, zeytinyağlı ya da turşu yapabiliriz. Karpuz kabuğu kolay dokusunu kaybetmez, birleştiği malzemelerle lezzetlenir.

Sizlere tarifini vereceğimiz çabuk turşu 2-3 gün içinde hazır olur. Turşu olarak da yenebilir ama taze kişniş ve zeytinyağı-limonla kütür kütür bir salataya da dönüşür. Kişniş sevmeyenler nane, maydanoz, roka gibi başka otlarla da deneyebilir.

Turşu için gerekli malzemeler;

½ ölçü kabı sirke

½ ölçü kabı su

1 tatlı kaşığı tuz

2 tatlı kaşığı bal

1 tatlı kaşığı kişniş tohumu

1 adet acı biber

Salata için gerekli malzemeler;

1 demet taze kişniş

1 adet limon

¼ ölçü kabı zeytinyağı

1 tatlı kaşığı çörek otu

Yapılışına gelince; Karpuz kabuklarının dış yeşil kısımlarını meyve soyma aletiyle alın. Kalan kabukları inceltin ve çubuklar halinde doğrayıp kenara alın. Sirke, su, tuz, bal ve kişniş tohumlarını bir kapta karıştırın. Karpuz kabuklarını steril ettiğiniz kavanoza yerleştirin. Üzerlerine sirkeli suyu dökün. Aralarına acı biberi yerleştirin. Buzdolabında 2-3 gün bekletin. Kabuklar yumuşayınca hazır demektir.