Eylem ASLAN

Mayıs ayından itibaren kıpkırmızı açan eşsiz çiçekleriyle büyüler bizi… Sanki başka bir alemden, masal ülkesinden gelmiştir. Sonbahara doğru kızıllaşan ve dolgunlaşan meyveleri yiyenlere sağlık ve mutluluk verir, çatlayan meyvelerinden kırmızı bir ışıltıyla gülümseyen taneleri sanki bir mücevherdir. Bol güneşli ve ılıman iklimlerde yetişen, boyu 2-6 metreye kadar erişebilen nar ağacının bilimsel adı “Punica granatum”. Akdeniz’den Himalayalar’a kadar olan bölge narın vatanı.

Fenike elması

Nar, M.Ö. 4.000-3.000 yıllarında İran’dan Hindistan’ın kuzeyine, oradan Çin’e, Suriye ve Kıbrıs’a, ilerleyen yıllarda İtalya ve Fenikelilere ulaşmış. Fenikeliler narı Kuzey Afrika, batı Akdeniz’e ve Yunanistan’a götürerek diğer coğrafyalara yayılmasında etkili olmuşlar. O yüzden narın bilimsel ismi olan Latince “Punica granatum” adı “Fenike elması” anlamına gelir.

Hititlerde nar “nuurmu” ya da “norma” olarak isimlendirilmiş ve ilaç olarak kullanılmış. M.Ö. 1.500’lerde, Mısırlılar narın “Dünyanın ilk meyvesi” olduğuna inanmışlar ve nar tanelerini yaşamın sembolü olarak görmüşler. Ölenleri ikinci yaşamın umuduyla, narla birlikte gömmüşler, Şifa amaçlı kullanmışlar, edebi eserlerinde de yer vermişler.

Osmanlı’da erkekler, evlenme teklifi için nar verirmiş, işte nar bu yüzden dinlediğimiz şarkının içine girivermiş. Bugün sevgiliye kutu içindeki tek taş ile sunulan evlilik teklifi, o zamanlar küre şeklinde derimsi bir dış kabuğu olan narın içindeki ateş kırmızısı mücevherlerle yapılırmış. Demek ki narın, Farsça’da “ateş” ve “kırmızı” anlamına gelmesi bir tesadüf değil. Boncuk narı, devedişi, gök milesi, kara nar, karaköprü, katırbaşı, kızıl, kuş nan, nizip narı, ekşi nar, tatlı nar, zivzik narı, nuznar, çüngüş nar gibi pek çok çeşidi olan narın içinde sahiden kaç tane nar tanesi var?

Hani nar deyince hemen aklımıza gelen “Pazardan aldım bir tane, eve geldim bin tane” bilmecesindeki “1000” doğru mu derseniz, nar meyvesinin içinde yaklaşık 600 tane var. Tevrat’ta 613 emirin bulunması narın kutsal sayıldığı Yahudi inancında, meyvenin tam 613 tanesinin olduğunun düşünülmesinden dolayı Kudüs Tapınağı’nın süslemelerinde, Kral Süleyman’ın sarayının sütunlarında nar motifleri yer alır. Kur’an’da nar sözcüğü üç kez geçiyor: Enam Suresi 99 ve 141, Rahman Süresi 68. Nar Hıristiyanlıkta da kutsal. Yahudi ve Hıristiyan folkloruna göre, Âdem ile Havva’ya yasak olan cennet meyvesi elma değil, nar. Bu yüzden nar, dini süsleme sanatında çok kullanılan bir motif.

Şifa kaynağı

Hıristiyanlıkta bereket simgesi olan nar; yarılmış haliyle İsa’nın çekeceklerini, ölümünü ama sonra yeniden canlanıp göğe yükselmesini simgeler. Rönesans döneminin en önemli ressamlarından Sandro Bottiçelli’nin 1487 yılına ait Meryem tablosundan bahsetmenin tam sırası. Bu adı Meryem’in Çocuk İsa’yı kucaklayan sol elinde yarılmış bir nar tutuyor olmasından alır.

Nar, ayrıca kültürümüze ait masalların da kahramanı. “Tavuk Kız” masalında bir şifa kaynağı, “Nar Tanesi Nur Tanesi” masalında sevgililerin birbirlerini sınama aracı, “Ağlayan Narla Gülen Ayva” masalında çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara yardımcı bir meyve, “Sultan Mahmut’a Armut Veren Köylü” masalında padişahtan, halka verilen bir ikram.

Nar ekşisi, Güney Anadolu'nun ekşi tadı elde etmek için limonun yerine yaygın biçimde kullandığı bir madde. Tıpkı koruk suyu gibi. Nar suyu salataya, çeşitli sebze yemeklerine konur.

Saray mutfağında

Osmanlı Devleti zamanında tatlı ve ekşi nar cinsinin bulunduğunu, beyaz narın tanelerinin pembemsi ve tatlı olduğunu, Bağdat’tan gelen siyah narın kabuğunun koyu mor renginde, iri taneli ve ekşi olduğu bilinmekte. Osmanlı'da narın, limondan önce yiyeceklerde, ekşi soslarda kullanıldığını biliyoruz.

Saray mutfağında birçok yemekte kullanılan ve sağlık kaynağı olarak bilinen nar ekşisi, sofralara renk katmaya devam ediyor. Yetiştirilen narlarıyla ünlü olan Oğuzeli’nde üreticiler hasatla beraber şimdilerde nar ekşisi yapımına da başladı. Nar ekşisini ortaya çıkarabilmek oldukça zor olduğundan aileler imece usulü hep birlikte çalışır. Tarlalardan toplanan narlar, evlerde ekşi ve tatlı olarak ayrıldıktan sonra sopalarla vurularak tanelenir. Taneleme işlemi ardından çuvallara doldurulan narların 'curun' adı verilen küçük havuzlarda ayaklarla basılarak suyu çıkarılır. Çıkan suyun daha sonra büyük bakır leğenlerde saatlerce kaynatılarak kıvam alması beklenir. Belli kıvama gelen nar suyu son olarak soğutularak nar ekşisine dönüşür.

Batılı kaynakların “Hâkim-i Tıb”, diğer bir deyişle “Hekimlerin Piri ve Hükümdarı” olarak nitelendirdikleri İbn-i Sina’nın bin yıl önce kaleme aldığı Küçük Tıp Kanunu (El Kanun El-Sağir fi’t Tıbb)’nda sağlıkla ilgili önemli öğütlerde nara da rastlarız. ‘’Yazın kendisinde hem ekşilik ve hem buruculuk bulunan koruk gibi gıdaları ye. Yine nar tanesi ve koruk suyu ve demirhindi gibi gıdaları ye, iç.’’

Akdeniz ve Ege yöresindeki düğünlerde halen nar parçalama töreni yapılır. Parçalanan narın tanelerini en çok yiyen genç kızın ilk önce evleneceğine inanılır. Yılbaşından önce (1 Aralık’ta) evin önünde hızla yere atılarak patlatılan narın taneleri ne kadar geniş ve uzak alana yayılırsa, o kadar bereket ve bolluk getireceğine inanılır. Anadolu geleneği sandığımız bu nar patlama geleneği, aslında Yunan mitolojisinde yer alan, dünyada pek çok bölgeye yayılan hoş bir inanış.

Bolluk ve bereketin sembolü olan nara birçok şairin ve yazarın dizelerinde rastlarız.

Atilla İlhan’ın ‘’Nar Şiiri’’nde;

Ne kadar seviyorsun dersen;

“Nar” kadar derim.

Dışımdan bir ben görünürüm,

İçimden binlerce sen dökülür.

Biz de Persephone gibi narımızdan dört tanecik atsak ağzımıza sonra da Anadolu’muzdan bir ninniyle dalsak rüyalara. Hem rüyada nar görmek bolluk ve bereket demek.

“Nar ağacı narsız olmaz,

Ninni kuzum,

Gül ağacı kuzum gülsüz olmaz,

Uyusun da büyüsün,

Tıpış tıpış yürüsün,

Ninni, ninni, e!”

Yunan mitolojisinde nar

Yeraltı Tanrısı Hades’in, nar ile ilgili bir hikâyesi var ki, anlatmadan olmaz... Hades, Bereket Tanrıçası Demeter’in kızı Persephone’yi kaçırır ve geri dönmesini engellemek için ona bir nar hediye eder. Çünkü kural odur ki, yeraltına girdikten sonra bir şey yiyen bir daha oradan çıkamaz. Hades’in kendisine uzattığı narı yiyen Persephone yeraltında kalakalır. Kızının kaybolmasıyla Demeter yas tutmaya başlayınca, toprak küser, kıtlık yaşanmaya başlar. Bu durumda Hades’in orta yol bulması gerekir. Neyse ki, Persephone sadece dört tanecik nar tanesi yemiştir. Böylece yılın sadece dört ayı Hades’in yanında, geri kalan aylarını annesiyle yeryüzünde geçirmesine izin verilir. Efsaneye göre Demeter kızından uzak kaldığı dört ay boyunca üzüntüsünden bereket dağıtmayı bırakınca kış ayları oluşur, Persephone da her yıl baharda yeryüzüne dönerek doğada yaşamın yeniden canlanmasını sağlar.