İş dünyasının gözde (!) kavramlarından biridir “geri bildirim”. Ben kavramla tanıştığımdan bu yana mesafeliyim dürüst olmak gerekirse; üstelik hayli geç karşılaştık kendisiyle. Bornova Anadolu Lisesi yıllarımda herhangi bir geri bildirim sürecinden geçtiğimi hatırlamıyorum. Üniversite ve akademisyenlik yolculuğundaysa geri bildirime dair hafızamdaki örnekler “yıkıcı eleştiri” başlığı altına toplanabilir. İş dünyasının çok önemsediği ancak yüzde 99’unun yetkin olmadığını gördüğüm bu yaklaşımın tohumlarını eğitim dünyasından çok önce ailede aramak gerekiyor; hadisenin başlangıcı burası elbette. Ancak bugün biraz kendi köyüme, iş dünyasına ve akademiye doğru yol alalım istiyorum. Zira pandemi başladığından bu yana “çatışma”, “iletişim sorunları”, “stres” ve bir vites daha arttırılmış haliyle “yıldırma (mobbing)” konu başlıklarında o kadar çok üzücü hikaye işitiyorum ki, geri bildirim olgusu artık bir sorunsala dönüşmüş durumda. Bu nedenle ben uzunca bir süredir içeriği yıpranan bu kavram yerine “ileri besleme”yi kullanmayı tercih ediyorum ve öneriyorum.

***

Öncelikle çerçeveyi belirginleştirelim; yaşamın hangi üretim aşamasında olursanız olun, söz konusu yaratım evresini zehirleyen her türlü sözlü-sözsüz, koşullu-koşulsuz temas ileri besleme değildir. Yaptığınız eşki maya ekmeğin tadına bakanlardan aldığınız bildirimler, akademik bir çalıştaydaki tebliğinize ilişkin yazılan sonuç bildirgesi, amatör marangoz tezgahınızdan çıkan sehpanızın şekli ya da projenizi teslim ettiğiniz yöneticinizin değerlendirmeleri hırçın, kapsamayan ve hatta çemberin dışına iterek reddeden, kınayan bir temas tadındaysa, bunun adı ileri besleme değildir. Zira daha önceleri de yazdığım gibi yaratıcılığın beslendiği en önemli kaynak üretim evresidir. Ürettiğiniz şeyin muhakkak bir değeri vardır ve ileri besleme veren kişinin öncelikli sorumluluğu bu değeri görmektir, duymaktır, dokunmaktır. Bu değerle temas kuramayan kişi ister genel müdürünüz ya da doktora tez danışmanınız olsun ister yan komşunuz, yukarıda verdiğim tanımlama ekseninde bir ileri besleme almadığınızı düşünüyorsanız kendi kişisel sınırlarınızı gözeterek bu yıkıcı geri bildirimi kabul etmeme sorumluluğunuzu üstlenin. Zira bugün sizin üretim gücünüzü zehirleyen bu deneyimi kabulünüz sizi dile gelmeyen utanç, suçluluk duygusu, kaygı, öfke ve haset gibi duyguların cenderesine almanın temellerini atar. Yaratıcılık ve keşif ancak geliştiren ve besleyen temas ile kendisine bir kanal bulup coşkuyla akar.

***

İş dünyasında ve akademide bu çerçevede çalışmak daha öznel zorluklar barındırıyor, sıkça gözlemliyorum. Kusursuzluğu arayan bir yönetici ile çalışmak, virgüllere takılarak yürüttüğünüz akademik çalışmanın ilerlemesini engelleyen akademisyenlerle mesai paylaşmak, duygusal okur yazarlık yaklaşımının yakınından bile geçemeyen bir kurum kültürünün içinde var olmak için çaba sarf etmek hayli yıpratıcı, farkındayım. Lakin sizi ve çalışmanızı zenginleştiren, deneyiminizin içerisindeki aksaklıkları bir kazanıma dönüştürmeye destek sunan her kişinin, takımın ya da kurumun sunduğu ileri beslemeyi zamanında ve doğru okuyabilmek, böylesi toplulukların içinde bulunmayı seçmek sizin sorumluluğunuz. İçinizdeki çocuğun mevcudiyetine şahitlik ederek bu yıkıcı döngüyü yapıcı bir sürece dönüştürebilirsiniz. Geri bildirim sorunsalının ötesine geçebileceğiniz nokta işte burada başlıyor.