Hıfzısıhha’da 28 yıldan bu yana kundura tamirciliği yapan Bahattin Işık, “Kösele taban, pençe artık hayal oldu. Hem ucuz ayakkabı var, hem de satın alabilecek imkanlar. Artık bize uğrayan yok” dedi.


Röportaj/ Engin YAVUZ

“Çırağa emek versem, mesleğin inceliklerini öğretsem ne işe yarayacak. Bu meslekte bir gelecek yok ki…”


İzmir’de umudu giderek azalan meslek sahiplerinden kundura tamircisi Bahattin Işık’ın kapısını Esenyalı Mahalle Muhtarı Ali Riza Üner ile birlikte tıklattık.
Hatay Caddesi’nden Hıfzısıhha yoluna girişte bir apartmanın zemin katında 5 metrekarelik küçücük bir dükkanı var Bahattin Işık’ın. Doğuştan engelli ama bütün engellerini aşmış, bizim gibi, herkes gibi sürdürebiliyor hayatını…
Sıvas’ın Zara ilçesinin yoksul köylerinden birinden, henüz 13 yaşındayken ailesiyle birlikte, büyük hayaller kurarak göçmüş İzmir’e… Büyüdükçe hayallerini bir yana bırakıp, hayat ne sunduysa onu kabullenmiş. Tam 28 yıldır kundura tamirciği yapıyor.
55 yaşında Bahattin Işık, yüzünde geçen yılların izleri… Evli ve bir delikanlı babası. Soruyoruz:

KUNDURA09Niye geldiniz İzmir’e, başka bir kente de gidebilirdiniz?

Köyde ufacık bir toprağımız vardı. Kaç kişiyi besler ki o kadar toprak. Herkes gibi babam da büyük kente gidelim, orada daha çok iş var diye düşünmüş. İstanbul çok büyüktü, orada kaybolmaktan korktuk. Geldik İzmir’e yerleştik. İmkanlarımız kısıtlıydı, okuyamadım ben. Girdim bir ayakkabı tamircisinin yanına çırak oldum. Bir daha da bu meslekten başka bir işim olmadı. Okuyabilseydim avukat olmak isterdim ama şartlar böyle gerektirdi, ancak kundura tamircisi olabildim.

KÜÇÜCÜK DÜKKANDA

Üstüste yığılmış ayakkabıların, içinde ayakkabıların bulunduğu torbaların, astarların, tabanların, ayakkabı bağcıklarının, cila kutularının ağırlaştırdığı rafların ortasında, o küçücük dükkandaki üzeri malzeme yığılı masanın başında, elindeki eski bir ayakkabının ayrılmış tabanını yeniden yapıştırmaya çalışırken, Bahattin Işık’a “Memnun musun halinden” diye sorduk, anlattı:

Memnundum, müşterim çoktu. Önce kiradaydım, sonra bu küçük dükkanın sahibi oldum. Ardından başımızı sokacak bir evin sahibi olduk. Ama bazen her şey hayal ettiğiniz gibi gitmiyor. Sonra Çin ayakkabıları girdi piyasaya. Ucuzdular, herkesin satın alabileceği fiyatları vardı. Eskidi mi atılabilecek türden ayakkabılar. Sonra kredi kartları yaygınlaştı. Vatandaş 10 takside, 20 takside ayakkabı almaya başladı. İstediğini satın alabileceği imkanı varken, eskimiş yıpranmış ayakkabılarını bana niye getirsin. Bu yüzden müşterilerim giderek azaldı. Gerçekten dar gelirli olanlar, öyle canının istediği anda ayakkabı alamayacak durumda olanlar yine gelip benim kapımı çalıyor. Ama hiçbir şey artık eskisi gibi değil.

SÖKÜK DİKİYORUM

Artık ayakkabısına pençe yaptıran yok mu?

Eskiden, çok değil 5 yıl öncesine kadar tabanı eskimiş kösele ayakkabıların altına taban yapardım. Bazen günde 3-4 müşteri gelirdi. Kösele taban bitti, plastik taban bile taktıran yok. Çünkü insanların artık buna ihtiyacı yok. Lastik pençe yok. Ayakkabısının topuklarını değiştiren de kalmadı. Bir zamanlar kösele ayakkabıların topuklarına ve burunlarına çivi çakardık unutuldu gitti. Genelde altı açılmış ayakkabı getiriyorlar yeniden yapıştırayım diye. Bazen dikişleri sökülmüş ayakkabı getiriyorlar dikiyorum. Hep böyle ufak tefek işler. Sökükleri dikiyorum, yapıştırıyorum. Hele yaz mevsimlerinde neredeyse kimse gelmiyor. Tabii kışın yaz mevsimlerine göre işler biraz daha iyi. İyi ki bu dükkanın sahibiyim ve bir evim yok. Yoksa karnımı zor doyurabilirdim. Bu mesleği sürdürerek dükkan kirası ödemek, ev kirası ödemek mümkün değil. Açlıktan ölürsün. Bu yüzden kundura tamircileri mesleklerine birer birer veda ediyor. Ben ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum.

KUNDURA08Bu süreçte hiç çırak yetiştirmeyi düşünmediniz mi?

Çırak mı? Emek versem, mesleğin inceliklerini öğretsem ne işe yarayacak. Bu meslekte bir gelecek yok ki. Niye gencecik bir insanı boş yere umutlandırayım. Çırak yetiştirmek aklımın ucundan bile geçmedi.

İzmir’de ulaşım sizin için sorun oluyor mu?

Evim biraz uzakta ama hiç sorun değil. Otobüse ya da minibüse binerek herkes gibi evime gidip gelebiliyorum. Hiçbir şikayetim yok. Ben engellerimi çoktan aştım, herkes gibiyim.