İzmir’in gözde ilçesi Urla, yazdan sonbahara geçerken kültür-sanat takvimini hız kesmeden sürdürüyor. Oyuncu çift Ercan Kesal ve Nazan Kesal’ın hayata geçirdiği UrlaDam, Eylül 2025 boyunca birbirinden farklı disiplinleri aynı çatı altında buluşturan canlı bir sahneye dönüşüyor. Sinemadan edebiyata, konserlerden tiyatro gösterilerine uzanan yoğun program, “yakınlık” hissini salonun merkezine koyuyor; sanatçıyla izleyici arasındaki mesafeyi kısaltıyor. İlçenin kentsel ritmine uyumlu bu yaklaşım, Urla’nın son yıllarda yükselen kültür kimliğine yeni bir halka daha ekliyor.
Ziyaretçisini içine alan bir mekan
UrlaDam, klasik bir gösteri salonunun ötesinde, günün farklı saatlerinde yaşayan bir buluşma noktası. Bir yanda atölyelerle çocukların hayal gücüne alan açılırken, öte yanda yetişkinler için söyleşiler, gösterimler ve konserler sıralanıyor. Mekânın ölçeği, sahnedeki performansın nüanslarını yakalamaya elverişli. Bu yüzden burada bir şarkının tonu, bir kelimenin vurgusu, bir repliğin duygusu seyircinin içine işliyor. Eylül takvimi, tam da bu “yakından temas” fikrini doğrulayan başlıklardan oluşuyor: Muhammed Ali, Seyir, Bir Anason Hikayesi, Yasemin Eğinlioğlu ile imza-söyleşi, Fırat Tanış–Cem Erdost konseri, Sunay Akın’ın Memleket Kumaşı gösterisi ve Erkek Aklı… Her biri farklı bir iz bırakmaya aday.
3 Eylül: Ringe çıkan bir efsanenin izinde
Eylül perdesi 3 Eylül 2025 Çarşamba akşamı “Muhammed Ali” başlığıyla aralanıyor. Dünyanın en tanınan spor figürlerinden biri olan Ali’nin hikâyesi; ringdeki gücünün ötesinde, sözünün ağırlığı ve cesaretiyle hatırlanıyor. UrlaDam sahnesinde bu efsanenin izini sürmek, bir sporcunun ötesinde bir çağın vicdanını dinlemek anlamına geliyor. Programın açılışında, izleyiciye hem ritmi yüksek hem de düşünceye alan açan bir anlatı öneriliyor. Sporun estetiği, direnişin sesi ve insanın kendi kaderine müdahale edişi, bu seçkinin omurgasını oluşturuyor. Efsanenin adı Muhammed Ali olduğunda, salonda yankılanan her cümle, tarihle günceli bir araya getiriyor.
5 Eylül: Yola bakan bir ‘seyir’
5 Eylül 2025 Cuma akşamı sırayı “Seyir” alıyor. Adı üstünde; bakışa, görmeye, görmenin değiştirici gücüne odaklanan bir akşam bu. Seyir, yolculuğun kendisini bir anlatı malzemesi hâline getirirken izleyiciye de birlikte yol alma hissi veriyor. Urla’nın sahil şeridinden esen rüzgâr, içerideki hikâyenin ritmine karışıyor.
6 Eylül: Sofraların hafızası ‘bir anason hikayesi’
6 Eylül 2025 Cumartesi akşamı “Bir Anason Hikayesi” ile sahne, toplumsal belleğin masasına dönüyor. Anason, bu coğrafyanın mutfağında yalnızca bir tat değil, anıların, sohbetlerin, şarkıların çağrışımıdır. Bu gösteri/performans, içecek kültürünün etrafında örülen anları, şarkıları ve göz göze sohbetleri sahneye taşıyor. Ritüellerin, gündelik yaşamın ve mevsimlerin hafızası, UrlaDam’ın sıcak atmosferinde yeniden şekilleniyor. Başlık, izleyiciye tanıdık bir koku gibi yanaşıyor; anlatı ilerledikçe, kendi aile masalarımızdan yükselen kahkahalar ve fısıltılar sahnede görünür oluyor. “Bir Anason Hikayesi” yalnızca bir lezzetin değil, bir kültürün duygusunu taşıyor.
12 Eylül: Yasemin Eğinlioğlu ile imza ve söyleşi
Eylül ortasında, 12 Eylül 2025 Cuma günü Yasemin Eğinlioğlu imza ve söyleşi etkinliğiyle edebiyat meraklıları UrlaDam’da buluşuyor. Yazar-okur temasının en sahici hâli burada kuruluyor; okur, kitabın sayfalarıyla kurduğu ilişkinin izlerini doğrudan yazara sorabiliyor. Yasemin Eğinlioğlu’nun kaleminden dökülen karakterlerin motivasyonları, yazma disiplininin ayrıntıları, hikâyelerin çıkış noktaları… Hepsi samimi bir diyalog içinde açılıyor. İmza masasında paylaşılan birkaç cümle bile okurun o kitaba yeniden, başka bir yerden bakmasına vesile oluyor. Edebiyatın Urla’daki bu duruşu, ilçenin kültür haritasını daha da zenginleştiriyor.
17 Eylül: Fırat Tanış ve Cem Erdost bir arada
17 Eylül 2025 Çarşamba akşamı, sahne ışıkları müziğe dönüyor. Oyuncu ve müzisyen kimliğiyle sahnede ayrı bir yer edinen Fırat Tanış, uzun yıllardır üretimlerine katkı veren Cem Erdost ile UrlaDam’da buluşuyor. Akustik dokunuşların ve hikâye anlatıcılığının öne çıktığı bir repertuvar, dinleyiciyi adım adım içine çekiyor. Konser, şarkılar arası kısa anlatılarla köklerini ve ilhamını açık ediyor; bazen bir şehir manzarası, bazen bir yol hikâyesi, bazen de bir ayrılık cümlesi şarkıların arasında geziniyor. Küçük-ölçekli sahnenin sıcaklığı, Fırat Tanış–Cem Erdost ikilisinin performansını daha da yakından duyumsatıyor; bir şarkının son notasından sonra salonda kalan sessizlik bile bir duygu olarak paylaşılıyor.
18 Eylül: Sunay Akın’la ‘Memleket kumaşı’
18 Eylül 2025 Perşembe, sahnede bu kez Sunay Akın var. “Memleket Kumaşı”, küçük bir eşyanın peşine düşerek büyük bir hikâyeye varmanın mümkün olduğunu hatırlatan bir anlatı. Sunay Akın, yıllardır sürdürdüğü sahne anlatıcılığında olduğu gibi bu kez de hafızanın dolaplarını tek tek açıyor; hatıra defterlerinden, evlerin çekmecelerinden, müzelerin sessiz köşelerinden taşıdığı öykülerle salonda ortak bir hafıza kuruyor. “Memleket Kumaşı” başlığı, izleyiciyi nesnelerin dünyası üzerinden memleketin ruhuna yaklaştırıyor; kumaşın dokusu gibi katmanlı, sıcak ve yumuşak bir anlatı dili kuruluyor. UrlaDam’da bu akşam, bilginin merakı, merakın da neşesi var.
26 Eylül: ‘Erkek aklı’ sahnede
Eylül ayının son cuma akşamı, 26 Eylül 2025’te “Erkek Aklı” başlığıyla toplumsal rollere, alışkanlıklara ve ilişki dinamiklerine bakan bir gösteri yer alıyor. Adı kışkırtıcı, soruları doğrudan; sahnede mizahın yardımıyla gündelik hayatın kör noktaları görünür kılınıyor. “Erkek Aklı” kimi zaman kahkahayla, kimi zaman içten bir iç çekişle izleyiciyi diyaloga davet ediyor. Urla’nın rahat ve açık sözlü seyircisiyle buluştuğunda, sahnede kurulan ortak dil daha da zenginleşiyor. Eleştirel bakışın mizahla harmanlandığı akşam, sezonun unutulmazları arasına girmeye aday.
Her Cumartesi: Çocuklar için drama atölyesi
Eylül ayı boyunca her cumartesi çocuklar için drama atölyesi düzenleniyor. Küçük izleyicilerin oyunla öğrenmesine, sahne üzerinde hareket ve duygu keşfetmesine alan açan atölye, UrlaDam’ın çok katmanlı yapısının en kıymetli parçalarından biri. Drama atölyesi, çocuğun kendini ifade etme becerisini geliştirirken paylaşma, dinleme ve empati kurma alışkanlıklarını da pekiştiriyor. Aileler için ise haftasonu rutininin yaratıcı bir durağı. Birlikte üretmenin sevincini tadan çocuklar, sahneyi yalnızca “izlenen” bir yer değil, aynı zamanda “oluşturulan” bir alan olarak algılıyor. Böylece Urla’da kültür-sanatın sürdürülebilir bir izleyici kuşağına kavuşması için erken yaşta güçlü bir adım atılıyor.
